Sözlük

Her geçen gün büyüyen ve güncellenen TDE sözlüğü...

92406 kayıt bulundu.

Sırala
mal adama hem dost hem düşmandır
Anlamı:

1. `malın insana yararı olduğu gibi zararı da vardır` anlamında kullanılan bir söz


mal beyanı
Anlamı:

1. isim , isim , hukuk , hukuk , isim , isim , hukuk , hukuk , Mal bildirimi


mal bildirimi
Anlamı:

1. isim , isim , hukuk , hukuk , isim , isim , hukuk , hukuk , Mülkiyeti altında bulunan taşınır ve taşınmaz malların listelenerek istenen makama sunulması, mal beyanı, deklarasyon


mal birliği
Anlamı:

1. isim , isim , hukuk , hukuk , isim , isim , hukuk , hukuk , Hukuk bakımından karı ve kocanın mallarının bir bütün sayılması


mal bulmuş Mağribî gibi
Anlamı:

1. `büyük bir zenginliğe kavuşmuşçasına aşırı sevinç ve coşku ile` anlamında kullanılan bir söz

Örnek:

1. Başka bir gazeteci olsa bu fırsata mal bulmuş Mağribî gibi atlardı.

1. Başka bir gazeteci olsa bu fırsata mal bulmuş Mağribî gibi atlardı.


mal canı kazanmaz, can malı kazanır
Anlamı:

1. `insan mal kazanacağım diye sağlığını tehlikeye atmamalıdır` anlamında kullanılan bir söz


mal canın yongasıdır
Anlamı:

1. `insan, malına gelen zarardan, canına gelmişçesine acı duyar` anlamında kullanılan bir söz


mal canlısı
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , mecaz , mecaz , sıfat , sıfat , mecaz , mecaz , Mala çok düşkün, malı çok seven


mal da yalan mülk de yalan, var biraz da sen oyalan
Anlamı:

1. `bu dünya gelip geçicidir, mala mülke fazla değer vermemek gerekir` anlamında kullanılan bir söz


mal edinmek
Anlamı:

1. kendine mal sağlamak, mal sahibi olmak


mal etmek
Anlamı:

1. bir değer karşılığında sahip olmak

Örnek:

1. Sen şimdilik buna karşılık diyeceksin ki dün yüze mal ettiğin arsaları bine, bine olanları on binlere sattın.

1. Sen şimdilik buna karşılık diyeceksin ki dün yüze mal ettiğin arsaları bine, bine olanları on binlere sattın.

2. kendi malı, eseri, buluşu gibi benimsemek veya saymak

Örnek:

1. Nereden, kimden almış olursak olalım, bin yıldır onu kendimize mal etmişiz, benimsemişiz.

1. Nereden, kimden almış olursak olalım, bin yıldır onu kendimize mal etmişiz, benimsemişiz.

3. yüklemek, ait olduğunu göstermek

Örnek:

1. Başkalarından kazandığı iki çocuğu da bu zengin ihtiyara mal ederek mirasa sokacak.

1. Başkalarından kazandığı iki çocuğu da bu zengin ihtiyara mal ederek mirasa sokacak.


mal kaldırmak
Anlamı:

1. ürün elde etmek

Örnek:

1. Kendisi şu kadarcık tarla sayesinde ancak akşamları bir kaşık sıcak çorba içecek kadar mal kaldırabiliyor.

1. Kendisi şu kadarcık tarla sayesinde ancak akşamları bir kaşık sıcak çorba içecek kadar mal kaldırabiliyor.


mal kapatmak
Anlamı:

1. para karşılığında herhangi bir üretim alanındaki verimin sırf kendisine ayrılmasını sağlamak


mal meydanda
Anlamı:

1. bir işin gizli bir yönünün olmadığını belirten bir söz


mal mülk
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Her türlü taşınır ve taşınmaz maddi varlık

Örnek:

1. Bizde mal mülk sahipleri, malın mülkün değerini anlamış değillerdir.

1. Bizde mal mülk sahipleri, malın mülkün değerini anlamış değillerdir.


mal olmak
Anlamı:

1. bir şeye bir değer karşılığında sahip olmak

Örnek:

1. Bu kitap bana yirmi liraya mal oldu.

1. Bu kitap bana yirmi liraya mal oldu.

2. bir iş, bir davranış sonucu zarara uğramak

Örnek:

1. Babamın hayatta iken en çok sevdiği yemek, bütün bir senenin tasarrufuna mal olsa da o gece mutlaka pişerdi.

1. Babamın hayatta iken en çok sevdiği yemek, bütün bir senenin tasarrufuna mal olsa da o gece mutlaka pişerdi.

3. bir yeri, bir şeyi benimsenmek

Örnek:

1. Gerçi Meclisimebusandaki bağımsızlarla hizipçiler henüz tamamıyla bu partiye mal olmamışlardı.

1. Gerçi Meclisimebusandaki bağımsızlarla hizipçiler henüz tamamıyla bu partiye mal olmamışlardı.


mal sahibi
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Bir malı kendi mülkiyeti altında bulunduran kimse


mal sahibi mülk sahibi, hani bunun ilk sahibi
Anlamı:

1. malı mülkü yüzünden kendini üzüntüye kaptırmamak veya malı mülkü ile övünmemek gerektiğini anlatan bir söz


mal sandığı
Anlamı:

1. isim , isim , eskimiş , eskimiş , isim , isim , eskimiş , eskimiş , Para alıp veren devlet dairesi


mal varlığı
Anlamı:

1. isim , isim , hukuk , hukuk , isim , isim , hukuk , hukuk , Bir kişiye ait para ile ölçülebilen hakların bütünü, mamelek


mal yapmak
Anlamı:

1. servet sahibi olmak


mala
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Harç alıp sürmeye yarayan, çoğu üçgen biçiminde, yassı, demirden, üstten tahta saplı sıvama aracı


Lisan : Farsça māle

malafa
Anlamı:

1. isim , isim , teknik , teknik , isim , isim , teknik , teknik , Önceden delinmiş parçaları tornalamaya özgü torna tezgâhı bağlama aleti


malaga
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , İspanya'nın Malanga yöresinde yapılan bir şarap türü

2. İri taneli misket üzümü


Lisan : Fransızca malaga

malak
Anlamı:

1. isim , isim , halk ağzında , halk ağzında , isim , isim , halk ağzında , halk ağzında , Manda yavrusu