Sözlük

Her geçen gün büyüyen ve güncellenen TDE sözlüğü...

92406 kayıt bulundu.

Sırala
mahya ışıklığı
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Mahya üzerine yazılan ışıklı yazı


mahya kiremidi
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Çatılarda mahyayı örtmek için dizilen, uzunca ve oluk biçiminde kiremit


mahya şenliği
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Batı Trakya'da et ve pilav yemeğinin topluca yenmesi geleneği


mahyacı
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Mahya yapan kimse

2. Kiremit aktarıcısı


mahyacılık
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Mahya yapma işi


mahyalık
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Bir çatının köşelerini örten kurşun levha


mahzar
Anlamı:

1. isim , isim , eskimiş , eskimiş , isim , isim , eskimiş , eskimiş , Yüksek makamlı bir kimsenin yanı, huzuru

2. Yüksek bir makama sunulmak için yazılan çok imzalı dilekçe

3. hukuk , hukuk , hukuk , hukuk , Mahkeme sicil defteri


Lisan : Arapça maḥżar

mahzen
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Yapılarda yer altı deposu

Örnek:

1. Gözleri karanlık bir mahzende yolunu şaşırmış gibi dalgın.

1. Gözleri karanlık bir mahzende yolunu şaşırmış gibi dalgın.


Lisan : Arapça maḫzen

mahzun

İlgili Kelimeler:

melul mahzun

Anlamı:

1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Üzgün

Örnek:

1. Bir gün gayet mağmum ve mahzun, bir gün de son derece neşeli ve uçarı.

1. Bir gün gayet mağmum ve mahzun, bir gün de son derece neşeli ve uçarı.


Lisan : Arapça maḥzūn

mahzun etmek
Anlamı:

1. üzüntü vermek

Örnek:

1. Harap mezarlığın öyle bir hâli vardır ki insanı ister istemez mahzun eder, dalgınlaştırır.

1. Harap mezarlığın öyle bir hâli vardır ki insanı ister istemez mahzun eder, dalgınlaştırır.


mahzun olmak
Anlamı:

1. üzgün durumda olmak, boynu bükülmek


mahzunane
Anlamı:

1. zarf , zarf , eskimiş , eskimiş , zarf , zarf , eskimiş , eskimiş , Mahzunca


Lisan : Arapça maḥzūn + Farsça -āne

Telaffuz : mahzu:na:ne

mahzunca
Anlamı:

1. zarf , zarf , zarf , zarf , Mahzun bir biçimde, üzgün olarak, mahzunane


Telaffuz : mahzu'nca

mahzunlaşma
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Mahzunlaşmak işi


mahzunlaşmak fiil
Anlamı:

1. nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , Mahzun duruma girmek, mahzun olmak


mahzunluk
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Mahzun olma durumu

Örnek:

1. Garipliğim, mahzunluğum duyurmayın anama.

1. Garipliğim, mahzunluğum duyurmayın anama.


mahzur
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Sakınca

Örnek:

1. Artık söylemekte bir mahzur olmadığından gizlemek abes.

1. Artık söylemekte bir mahzur olmadığından gizlemek abes.

2. Engel


Lisan : Arapça maḥẕūr

mahzur doğurmak
Anlamı:

1. ortaya engel çıkarmak, sakınca yaratmak

Örnek:

1. Ne gibi mahzurlar doğurabileceğini görmemezlikten gelmek mümkün değildi.

1. Ne gibi mahzurlar doğurabileceğini görmemezlikten gelmek mümkün değildi.


mahzur görmek
Anlamı:

1. sakıncalı bulmak


mahzurlu
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Sakıncalı


mahzursuz
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Sakıncası olmayan


mai
Anlamı:

1. isim , isim , eskimiş , eskimiş , isim , isim , eskimiş , eskimiş , Mavi


Lisan : Arapça māʾī

Telaffuz : ma:i:

mail
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , eskimiş , eskimiş , sıfat , sıfat , eskimiş , eskimiş , Eğilimi olan

Örnek:

1. Türk ruhu, çocukluğu anından itibaren mücerrede maildir.

1. Türk ruhu, çocukluğu anından itibaren mücerrede maildir.

2. Eğik

3. Benzeyen, andıran


Lisan : Arapça māʾil

Telaffuz : ma:il

mail olmak
Anlamı:

1. hayran kalmak, vurulmak

Örnek:

1. Şu kışlanın kapısına / Mail oldum yapısına

1. Şu kışlanın kapısına / Mail oldum yapısına


maile
Anlamı:

1. isim , isim , eskimiş , eskimiş , coğrafya , coğrafya , isim , isim , eskimiş , eskimiş , coğrafya , coğrafya , Aklan


Lisan : Arapça māʾile

Telaffuz : ma:ile