92406 kayıt bulundu.
1. isim , isim , eskimiş , eskimiş , isim , isim , eskimiş , eskimiş , Ürünler
2. mecaz , mecaz , mecaz , mecaz , Ortaya çıkan, elde edilen şeyler
Lisan : Arapça maḥṣūlāt
Telaffuz : mahsu:la:tı, l ince okunur
1. sıfat , sıfat , eskimiş , eskimiş , sıfat , sıfat , eskimiş , eskimiş , Verimli
1. İstediğiniz kadar cennet köyler, sevişen insanlar, mahsuldar topraklar tahayyül edebiliriz.
1. İstediğiniz kadar cennet köyler, sevişen insanlar, mahsuldar topraklar tahayyül edebiliriz.
Lisan : Arapça maḥṣūl + Farsça -dār
1. sıfat , sıfat , eskimiş , eskimiş , sıfat , sıfat , eskimiş , eskimiş , Hesap edilmiş, hesaba geçirilmiş
Lisan : Arapça maḥsūb
1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Kuşatılmış, sarılmış, çevrilmiş
Lisan : Arapça maḥṣūr
kendine mahsus, zata mahsus
1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Özgü
1. Kanun, gizli eşyayı bulmaya mahsus bir fal kitabı değildir.
1. Kanun, gizli eşyayı bulmaya mahsus bir fal kitabı değildir.
2. Biri veya bir şey için ayrılmış, münhasır
1. Vatan bizim kılıcımızın ekmeğidir. Daima kendimize mahsus, kendimize münhasır biliriz.
1. Vatan bizim kılıcımızın ekmeğidir. Daima kendimize mahsus, kendimize münhasır biliriz.
3. Özel
1. Kayseri'nin sayın valisine, mahsus selam ederim.
1. Kayseri'nin sayın valisine, mahsus selam ederim.
4. zarf , zarf , zarf , zarf , Özellikle
1. Buraya, mahsus bunun için geldim.
1. Buraya, mahsus bunun için geldim.
5. zarf , zarf , zarf , zarf , Bilerek, isteyerek, kasten
1. Kapıyı mahsus açık bırakmıştı.
1. Kapıyı mahsus açık bırakmıştı.
6. zarf , zarf , zarf , zarf , Şakadan
1. Ciddi mi yapıyordu, mahsus mu söylüyordu, aptallık veya hilekârlık mıydı, bunları da anlayamadım.
1. Ciddi mi yapıyordu, mahsus mu söylüyordu, aptallık veya hilekârlık mıydı, bunları da anlayamadım.
Lisan : Arapça maḫṣūṣ
1. sıfat , sıfat , eskimiş , eskimiş , sıfat , sıfat , eskimiş , eskimiş , Duyulan, anlaşılan, hissedilen
2. Belli, ortada, aşikâr
Lisan : Arapça maḥsūs
1. zarf , zarf , eskimiş , eskimiş , zarf , zarf , eskimiş , eskimiş , Özellikle
Lisan : Arapça maḫṣūṣen
Telaffuz : mahsu:sen
1. zarf , zarf , zarf , zarf , İsteyerek, özellikle
1. Eve gelmeden her zamanki yolumdan saptım ve ıhlamurların altından geçtim, mahsustan.
1. Eve gelmeden her zamanki yolumdan saptım ve ıhlamurların altından geçtim, mahsustan.
Telaffuz : ma'hsustan
1. isim , isim , bitki bilimi , bitki bilimi , isim , isim , bitki bilimi , bitki bilimi , İki çeneklilerden, çiçekleri sarı renkte, kokulu ve salkım durumunda olan, köklerinden sarı boya çıkarılan bir süs bitkisi (Mahonia)
Lisan : Fransızca mahonia
Telaffuz : mahu'nya
1. isim , isim , müzik , müzik , isim , isim , müzik , müzik , Klasik Türk müziğinde bir makam
Lisan : Farsça māhūr
Telaffuz : ma:hu:ru
1. isim , isim , müzik , müzik , isim , isim , müzik , müzik , Klasik Türk müziğinde bir makam
Lisan : Farsça māhūr + bū-selīk
Telaffuz : ma:hurbu:selik
1. sıfat , sıfat , eskimiş , eskimiş , sıfat , sıfat , eskimiş , eskimiş , Bilinen, adı geçen, sözü geçen
1. Kümbetin duvarı içinden mahut kutuyu çıkaran bendim.
1. Kümbetin duvarı içinden mahut kutuyu çıkaran bendim.
Lisan : Arapça maʿhūd
Telaffuz : ma:hut
1. -i , -i , -i , -i , Mahvetme ihtimali veya imkânı bulunmak
2. Mahvetme gücü bulunmak
Lisan : Arapça maḥv + Türkçe edebilmek
Telaffuz : ma'hvedebilmek
1. -i , -i , -i , -i , Yok etmek
2. Bozup işe yaramaz duruma getirmek
1. Kuraklık ekinleri mahvetti.
1. Kuraklık ekinleri mahvetti.
3. Onmaz duruma getirmek
1. Beni bu güzel havalar mahvetti / Böyle havada istifa ettim / Evkaftaki memuriyetimden
1. Beni bu güzel havalar mahvetti / Böyle havada istifa ettim / Evkaftaki memuriyetimden
4. Boşa gitmesine sebep olmak, heba etmek
1. Ufak bir dikkatsizlik bütün emeklerimi mahvetti.
1. Ufak bir dikkatsizlik bütün emeklerimi mahvetti.
Lisan : Arapça maḥv + Türkçe etmek
Telaffuz : ma'hvetmek
1. isim , isim , eskimiş , eskimiş , isim , isim , eskimiş , eskimiş , Alçak gönüllülük
1. Mahviyet ve tevazu ile beraber vakar ve zarafet bu sohbetlerde en çok dikkat edilecek şeylerdendi.
1. Mahviyet ve tevazu ile beraber vakar ve zarafet bu sohbetlerde en çok dikkat edilecek şeylerdendi.
Lisan : Arapça maḥviyyet
1. isim , isim , isim , isim , Mahvolmak işi
1. Ülkemiz mahvolmanın eşiğinde, baylar!
1. Ülkemiz mahvolmanın eşiğinde, baylar!
1. nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , Yok olmak
1. Bu derece intibak kabiliyeti, tekâmül kuvveti olan dinamik bir millet olmasak mahvolurduk.
1. Bu derece intibak kabiliyeti, tekâmül kuvveti olan dinamik bir millet olmasak mahvolurduk.
2. Bozulup yararsız duruma gelmek
3. Onulmaz duruma gelmek
4. Boşa gitmek, heba olmak
Lisan : Arapça maḥv + Türkçe olmak
Telaffuz : ma'hvolmak
mahya ışıklığı, mahya kiremidi, mahya şenliği
1. isim , isim , isim , isim , Ramazan gecelerinde, camilerde iki minare arasına gerilen ipler üzerine kandil veya elektrik ampulleriyle yazılan yazı veya yapılan resim
1. Japon fenerlerinin, mahyaların ve yıldızların renk renk birbirine karıştığı bir gece buraya gelmişlerdi.
1. Japon fenerlerinin, mahyaların ve yıldızların renk renk birbirine karıştığı bir gece buraya gelmişlerdi.
2. mimarlık , mimarlık , mimarlık , mimarlık , Çatılarda iki eğik yüzeyin birleştiği bölüm
Lisan : Farsça māh + Arapça -iyye
Telaffuz : ma'hya