Sözlük

Her geçen gün büyüyen ve güncellenen TDE sözlüğü...

92406 kayıt bulundu.

Sırala
mahrek
Anlamı:

1. isim , isim , eskimiş , eskimiş , gök bilimi , gök bilimi , matematik , matematik , isim , isim , eskimiş , eskimiş , gök bilimi , gök bilimi , matematik , matematik , Yörünge

Örnek:

1. Hareket eden tramvay beni alıştığım bir mahrekten ayırmıştı.

1. Hareket eden tramvay beni alıştığım bir mahrekten ayırmıştı.


Lisan : Arapça maḥrek

mahrem
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Yakın akrabadan olduğu için nikâh düşmeyen (kimse)

2. Başkalarına söylenmeyen, gizli

Örnek:

1. Müdür, dosyadan başka bir rapor çıkardı. Kenarında kırmızı bir damga: Mahrem.

1. Müdür, dosyadan başka bir rapor çıkardı. Kenarında kırmızı bir damga: Mahrem.

3. isim , isim , isim , isim , Sırdaş

Örnek:

1. Az vakitte mahremlerimden biri oldu.

1. Az vakitte mahremlerimden biri oldu.


Lisan : Arapça maḥrem

mahremiyet
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Gizlilik

Örnek:

1. Mahremiyetinin böylesi bir yolla ihlal edilmesi onu adamakıllı öfkelendirmiş, kendine olan güvenini kırmıştı.

1. Mahremiyetinin böylesi bir yolla ihlal edilmesi onu adamakıllı öfkelendirmiş, kendine olan güvenini kırmıştı.


Lisan : Arapça maḥremiyyet

mahremiyetine girmek
Anlamı:

1. bir kimsenin özel hayatını öğrenecek kadar ona yakın olmak

Örnek:

1. Türkünün bir tarafında kapılar açılıyor ve siz durup dururken hiç tanımadığınız bir insanın mahremiyetine girmiş oluyorsunuz.

1. Türkünün bir tarafında kapılar açılıyor ve siz durup dururken hiç tanımadığınız bir insanın mahremiyetine girmiş oluyorsunuz.


mahremlik
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Mahrem olma durumu


mahrukat
Anlamı:

1. isim , isim , eskimiş , eskimiş , isim , isim , eskimiş , eskimiş , Yakacak


Lisan : Arapça maḥrūḳāt

Telaffuz : mahru:ka:tı

mahrum
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Yoksun

Örnek:

1. Esef olunur ki memleket, ilmî ehliyeti haiz, üstün insanlardan mahrumdu.

1. Esef olunur ki memleket, ilmî ehliyeti haiz, üstün insanlardan mahrumdu.


Lisan : Arapça maḥrūm

mahrum etmek
Anlamı:

1. yoksun bırakmak

Örnek:

1. Nitekim allem ettiler, kallem ettiler, beni buradan mahrum etmek için her şeyi yaptılar.

1. Nitekim allem ettiler, kallem ettiler, beni buradan mahrum etmek için her şeyi yaptılar.


mahrum kalmak
Anlamı:

1. yoksun kalmak

Örnek:

1. Bir söylenişe göre, arazi tamamıyla kireçli olduğu için ağaçlar serpilme gücünden mahrum kalıyormuş.

1. Bir söylenişe göre, arazi tamamıyla kireçli olduğu için ağaçlar serpilme gücünden mahrum kalıyormuş.


mahrum olmak
Anlamı:

1. yoksun kalmak

Örnek:

1. Servet, ondan mahrum olanların ahlaklarını bozmakta büyük bir amil değil midir?

1. Servet, ondan mahrum olanların ahlaklarını bozmakta büyük bir amil değil midir?


Ön Takı : (bir şeyden)

mahrumiyet
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Yoksunluk

Örnek:

1. Sebepsizce ağlamamak hayatta nafile yere katlandığımız mahrumiyetlerden biridir.

1. Sebepsizce ağlamamak hayatta nafile yere katlandığımız mahrumiyetlerden biridir.


Lisan : Arapça maḥrūmiyyet

Telaffuz : mahru:miyet

mahrumluk
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Yoksunluk


mahrut
Anlamı:

1. isim , isim , eskimiş , eskimiş , matematik , matematik , isim , isim , eskimiş , eskimiş , matematik , matematik , Koni


Lisan : Arapça maḫrūṭ

Telaffuz : mahru:tu

mahruti
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , eskimiş , eskimiş , matematik , matematik , sıfat , sıfat , eskimiş , eskimiş , matematik , matematik , Konik


Lisan : Arapça maḫrūṭī

Telaffuz : mahru:ti:

mahşer

İlgili Kelimeler:

mahşer günü, mahşer midillisi

Anlamı:

1. isim , isim , din bilgisi , din bilgisi , isim , isim , din bilgisi , din bilgisi , Kıyamet günü dirilenlerin toplanacaklarına inanılan yer

2. mecaz , mecaz , mecaz , mecaz , Büyük kalabalık

Örnek:

1. Yangın yeri bir mahşer.

1. Yangın yeri bir mahşer.

3. mecaz , mecaz , mecaz , mecaz , Kargaşa

Örnek:

1. Yolcular, içimdeki mahşerden habersiz, yanımdan geçip gidiyorlardı.

1. Yolcular, içimdeki mahşerden habersiz, yanımdan geçip gidiyorlardı.


Lisan : Arapça maḥşer

mahşer gibi
Anlamı:

1. çok kalabalık


mahşer günü
Anlamı:

1. isim , isim , din bilgisi , din bilgisi , isim , isim , din bilgisi , din bilgisi , Kıyamet


mahşer midillisi
Anlamı:

1. isim , isim , argo , argo , isim , isim , argo , argo , Kısa boylu, fitneci kimse


mahşere dönmek
Anlamı:

1. çok kalabalıklaşmak


Ön Takı : (bir yer)

mahşerî
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , eskimiş , eskimiş , sıfat , sıfat , eskimiş , eskimiş , Mahşeri andıran

Örnek:

1. Konser günü gelip çattığındaysa stadyumda mahşerî bir kalabalık vardı.

1. Konser günü gelip çattığındaysa stadyumda mahşerî bir kalabalık vardı.


Lisan : Arapça maḥşerī

Telaffuz : mahşeri:

mahşerleşme
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Mahşerleşmek durumu


mahşerleşmek fiil
Anlamı:

1. nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , Çok kalabalık olmak

Örnek:

1. Şehir son elli yılda zaten mahşerleşmişti.

1. Şehir son elli yılda zaten mahşerleşmişti.


mahsuben
Anlamı:

1. zarf , zarf , zarf , zarf , Hesaba geçirilerek, alacağa sayılarak, hesabına sayılmak üzere

Örnek:

1. Bazen sıkışınca da ileride getireceği reklamlara mahsuben avans olarak şarap istiyordu.

1. Bazen sıkışınca da ileride getireceği reklamlara mahsuben avans olarak şarap istiyordu.


Lisan : Arapça maḥsūben

Telaffuz : mahsu:ben

mahsubunu yapmak
Anlamı:

1. hesabını yapmak, hesabına geçirmek

2. borcunu alacağından düşürmek


mahsul
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Ürün

Örnek:

1. Ankara'ya geldiği zaman Hacı Bayram'ı müritleriyle ovada mahsul toplarken görür.

1. Ankara'ya geldiği zaman Hacı Bayram'ı müritleriyle ovada mahsul toplarken görür.

2. Verim

3. mecaz , mecaz , mecaz , mecaz , Ortaya çıkan, elde edilen şey

Örnek:

1. Her yeni âlem bir eski kıyametin mahsulü değil midir?

1. Her yeni âlem bir eski kıyametin mahsulü değil midir?


Lisan : Arapça maḥṣūl

Telaffuz : mahsu:lü