Sözlük

Her geçen gün büyüyen ve güncellenen TDE sözlüğü...

92406 kayıt bulundu.

Sırala
mahkeme kadıya mülk değil
Anlamı:

1. `hiç kimse, bulunduğu kamu hizmetinde ömrünün sonuna kadar kalamaz` anlamında kullanılan bir söz


mahkeme kapısı
Anlamı:

1. isim , isim , halk ağzında , halk ağzında , isim , isim , halk ağzında , halk ağzında , Mahkeme

Örnek:

1. Yıllarca mahkeme kapılarında süründü.

1. Yıllarca mahkeme kapılarında süründü.


mahkeme kararı
Anlamı:

1. isim , isim , hukuk , hukuk , isim , isim , hukuk , hukuk , Dava sonunda açıklanan karar


mahkeme masrafı
Anlamı:

1. isim , isim , hukuk , hukuk , isim , isim , hukuk , hukuk , Dava gideri


mahkemede dayısı olmak
Anlamı:

1. yüksek bir makamda koruyucusu, kayırıcısı bulunmak


Ön Takı : (birinin)

mahkemeleşme
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Mahkemeleşmek işi


mahkemeleşmek fiil
Anlamı:

1. nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , Karşılıklı olarak birbirini dava etmek


mahkemeli
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Mahkemeye düşmüş


mahkemelik
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Mahkemede yargılanması, çözümlenmesi gereken

Örnek:

1. Mahkemelik bir iş.

1. Mahkemelik bir iş.


mahkemelik olmak
Anlamı:

1. istemediği hâlde dava konusu olmak


Ön Takı : (biri ötekiyle)

mahkemeye düşmek
Anlamı:

1. mahkemelik olmak

Örnek:

1. Korkma, ona zırnık vermem. İcap ederse mahkemeye düşeriz.

1. Korkma, ona zırnık vermem. İcap ederse mahkemeye düşeriz.


mahkemeye vermek
Anlamı:

1. dava açmak


mahkûk
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , eskimiş , eskimiş , sıfat , sıfat , eskimiş , eskimiş , Kazılmış, hakkedilmiş


Lisan : Arapça maḥkūk

mahkûkât
Anlamı:

1. isim , isim , eskimiş , eskimiş , isim , isim , eskimiş , eskimiş , Kazılmış, hakkedilmiş şeyler


Lisan : Arapça maḥkūkāt

Telaffuz : mahkû:kâ:tı

mahkûm

İlgili Kelimeler:

eli mahkûm, pranga mahkûmu

Anlamı:

1. sıfat , sıfat , hukuk , hukuk , sıfat , sıfat , hukuk , hukuk , Hükümlü

Örnek:

1. Müebbet hapse mahkûm bir suçlu.

1. Müebbet hapse mahkûm bir suçlu.

2. mecaz , mecaz , mecaz , mecaz , Zorunda olan, mecbur

Örnek:

1. Bu konularda yeni kuşağın yanında her zaman cahil kalmaya mahkûmuz.

1. Bu konularda yeni kuşağın yanında her zaman cahil kalmaya mahkûmuz.

3. mecaz , mecaz , mecaz , mecaz , Kötü bir sonuca varması kaçınılmaz olan


Lisan : Arapça maḥkūm

mahkûm etmek
Anlamı:

1. hüküm giydirmek

Örnek:

1. On beş yıl hapse mahkûm ettiler.

1. On beş yıl hapse mahkûm ettiler.

2. kötü bir duruma sürüklemek

Örnek:

1. Herkes kadını mahkûm etmeye çalıştı.

1. Herkes kadını mahkûm etmeye çalıştı.

3. mecbur etmek

Örnek:

1. Böylece bu medeniyete mahkûm edilmiş olan insanlar kendileri için çekilmiş iki çizgi arasında yalpalayıp duruyorlar.

1. Böylece bu medeniyete mahkûm edilmiş olan insanlar kendileri için çekilmiş iki çizgi arasında yalpalayıp duruyorlar.


mahkûm olmak
Anlamı:

1. hüküm giymek

Örnek:

1. Hakkında söylenti çıkan, derhâl dibine kadar incelenir, ya mahkûm olur ya temize çıkardı.

1. Hakkında söylenti çıkan, derhâl dibine kadar incelenir, ya mahkûm olur ya temize çıkardı.

2. kötü bir duruma düşmek

3. mecbur olmak

Örnek:

1. Fakat mensup olduğu içtimai sınıf, musiki ile hayatını kazanmayı ayıp saydığı için işsizliğe mahkûm olmuştu.

1. Fakat mensup olduğu içtimai sınıf, musiki ile hayatını kazanmayı ayıp saydığı için işsizliğe mahkûm olmuştu.


mahkûmane
Anlamı:

1. zarf , zarf , eskimiş , eskimiş , zarf , zarf , eskimiş , eskimiş , Mahkûma yaraşır bir biçimde

Örnek:

1. Onun emrini yerine getirmekten mahkûmane bir zevk alıyor.

1. Onun emrini yerine getirmekten mahkûmane bir zevk alıyor.


Lisan : Arapça maḥkūm + Farsça -āne

Telaffuz : mahkû:ma:ne

mahkûmiyet
Anlamı:

1. isim , isim , hukuk , hukuk , isim , isim , hukuk , hukuk , Hükümlülük

Örnek:

1. Hiçbir mahkûmiyeti yoktur.

1. Hiçbir mahkûmiyeti yoktur.

2. Hüküm giyilen süre

Örnek:

1. Mahkûmiyetini bitirmeden öldü.

1. Mahkûmiyetini bitirmeden öldü.


Lisan : Arapça maḥkūmiyyet

Telaffuz : mahkû:miyet

mahkûmluk
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Hükümlülük


mahlas
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Takma ad


Lisan : Arapça maḫlaṣ

Telaffuz : l ince okunur

mahlep
Anlamı:

1. isim , isim , bitki bilimi , bitki bilimi , isim , isim , bitki bilimi , bitki bilimi , Gülgillerden, 6-10 metre yüksekliğinde bir ağaç, kokulu kiraz, İdris ağacı (Prunus mahaleb)

2. Bu ağacın bahar olarak kullanılan, nohut büyüklüğündeki yemişi


Lisan : Arapça maḥleb

mahluk
Anlamı:

1. isim , isim , eskimiş , eskimiş , isim , isim , eskimiş , eskimiş , Yaratık

Örnek:

1. İnsanlar, koku duygusunun çeşitlerini ve manalarını görmekte her mahluktan daha fazla miyopturlar.

1. İnsanlar, koku duygusunun çeşitlerini ve manalarını görmekte her mahluktan daha fazla miyopturlar.


Lisan : Arapça maḫlūḳ

Telaffuz : mahlu:ku, l ince okunur

mahlukat
Anlamı:

1. isim , isim , eskimiş , eskimiş , isim , isim , eskimiş , eskimiş , Yaratıklar

Örnek:

1. Daha doğrusu, cümle mahlukat tabiatla mücadele ediyor.

1. Daha doğrusu, cümle mahlukat tabiatla mücadele ediyor.


Lisan : Arapça maḫlūḳāt

Telaffuz : mahlu:ka:tı, l ince okunur

mahlul
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , eskimiş , eskimiş , sıfat , sıfat , eskimiş , eskimiş , Hallolmuş, çözülmüş, dağılmış

2. hukuk , hukuk , hukuk , hukuk , Mirasçısı olmayan bir kimseden hükûmete kalan (mülk)

3. isim , isim , kimya , kimya , isim , isim , kimya , kimya , Eriyik


Lisan : Arapça maḥlūl

Telaffuz : l ince okunur