Sözlük

Her geçen gün büyüyen ve güncellenen TDE sözlüğü...

92406 kayıt bulundu.

Sırala
mahcup etmek
Anlamı:

1. utandırmak


mahcup kalmak
Anlamı:

1. utanmış olmak

Örnek:

1. Bu tekdir karşısında mahcup kalmak şöyle dursun, geniş geniş güldü.

1. Bu tekdir karşısında mahcup kalmak şöyle dursun, geniş geniş güldü.


mahcup olmak
Anlamı:

1. utanmak


mahcupça
Anlamı:

1. zarf , zarf , zarf , zarf , Mahcup bir biçimde, mahcubane


Telaffuz : mahcu'pça

mahcupluk
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Mahcup olma durumu, utangaçlık


mahcur
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , eskimiş , eskimiş , hukuk , hukuk , sıfat , sıfat , eskimiş , eskimiş , hukuk , hukuk , Kısıtlı


Lisan : Arapça maḥcūr

mahcuz
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , eskimiş , eskimiş , hukuk , hukuk , sıfat , sıfat , eskimiş , eskimiş , hukuk , hukuk , Hacizli


Lisan : Arapça maḥcūz

mahdum
Anlamı:

1. isim , isim , eskimiş , eskimiş , isim , isim , eskimiş , eskimiş , Oğul(I)

Örnek:

1. Fakat ne olmuşsa olmuş, geçen gün bizim mahdum top oynarken koca alameti devirmiş.

1. Fakat ne olmuşsa olmuş, geçen gün bizim mahdum top oynarken koca alameti devirmiş.


Lisan : Arapça maḫdūm

Telaffuz : mahdu:mu

mahdut
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , eskimiş , eskimiş , sıfat , sıfat , eskimiş , eskimiş , Çevrilmiş, sınırlanmış

3. mecaz , mecaz , mecaz , mecaz , Dar, basit

Örnek:

1. Heyhat, dedi, siz de mahdut fikirli bir muharrirmişsiniz!

1. Heyhat, dedi, siz de mahdut fikirli bir muharrirmişsiniz!


Lisan : Arapça maḥdūd

mahfaza

İlgili Kelimeler:

mücevher mahfazası

Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , İçinde küpe, yüzük, bilezik vb. değerli süs eşyalarının saklandığı kutu, koruncak

Örnek:

1. Kadife bir mahfazayı usulcacık karısının yastığının altına koydu.

1. Kadife bir mahfazayı usulcacık karısının yastığının altına koydu.


Lisan : Arapça maḥfaẓa

mahfazalı
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Mahfazası olan

2. Korunan, mahfuz

Örnek:

1. Mahfazalı köy.

1. Mahfazalı köy.


mahfazasız
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Mahfazası olmayan


mahfe
Anlamı:

1. isim , isim , eskimiş , eskimiş , isim , isim , eskimiş , eskimiş , Deve, fil vb. hayvanların sırtına konulan, üzerine oturmaya yarayan sepet

Örnek:

1. Mahfeye o kadar ok saplanmıştı ki gören onu kocaman bir kirpi sanabilirdi.

1. Mahfeye o kadar ok saplanmıştı ki gören onu kocaman bir kirpi sanabilirdi.


Lisan : Arapça maḥaffe

mahfi
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , eskimiş , eskimiş , sıfat , sıfat , eskimiş , eskimiş , Saklanmış, gizli

Örnek:

1. Bu hatıra kalbin mahfi bir köşesinde saklanır.

1. Bu hatıra kalbin mahfi bir köşesinde saklanır.


Lisan : Arapça maḫfī

Telaffuz : mahfi:

mahfil
Anlamı:

1. isim , isim , eskimiş , eskimiş , isim , isim , eskimiş , eskimiş , Toplantı yeri

Örnek:

1. Merdivenleri inerken öğretmenler arasında, gençlik mahfilinde kimlere güvenilebileceğini gözden geçirdi.

1. Merdivenleri inerken öğretmenler arasında, gençlik mahfilinde kimlere güvenilebileceğini gözden geçirdi.

2. Toplanmış kimseler

3. din bilgisi , din bilgisi , din bilgisi , din bilgisi , Camilerde parmaklıkla ayrılmış yüksek yer


Lisan : Arapça maḥfil

mahfuz
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , eskimiş , eskimiş , sıfat , sıfat , eskimiş , eskimiş , Saklanmış, korunmuş, korunan, saklı


Lisan : Arapça maḥfūẓ

mahfuzen
Anlamı:

1. zarf , zarf , eskimiş , eskimiş , zarf , zarf , eskimiş , eskimiş , Gözaltında olarak

Örnek:

1. İstanbul'dan mahfuzen getirmişler.

1. İstanbul'dan mahfuzen getirmişler.


Lisan : Arapça maḥfūẓen

Telaffuz : mahfu:zen

mahir
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Becerikli, yetenekli

Örnek:

1. Erkek aldatmakta çok mahirsin.

1. Erkek aldatmakta çok mahirsin.

2. Uzman, işini iyi bilen, usta

Örnek:

1. Hiçbir hareketi tanımıyor, sadece mahir bir madrabaz edasıyla çıkarına bakıyor.

1. Hiçbir hareketi tanımıyor, sadece mahir bir madrabaz edasıyla çıkarına bakıyor.


Lisan : Arapça māhir

Telaffuz : ma:hir

mahirane
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , eskimiş , eskimiş , sıfat , sıfat , eskimiş , eskimiş , Becerikli

Örnek:

1. Herhâlde gayet gizli ve mahirane bir tahkikata ihtiyaç vardı.

1. Herhâlde gayet gizli ve mahirane bir tahkikata ihtiyaç vardı.


Lisan : Arapça māhir + Farsça -āne

Telaffuz : ma:hira:ne

mahirlik
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Mahir olma durumu


mahıv

İlgili Kelimeler:

mahvetmek, mahvolmak

Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Yok etme, yok olma

Örnek:

1. Bunlara mağlup görünmek büsbütün mahvımı hazırlamak demekti.

1. Bunlara mağlup görünmek büsbütün mahvımı hazırlamak demekti.


Lisan : Arapça maḥv

mahiye
Anlamı:

1. isim , isim , eskimiş , eskimiş , isim , isim , eskimiş , eskimiş , Aylık

2. zarf , zarf , zarf , zarf , Aylık olarak


Lisan : Farsça māh + Arapça -iyye

Telaffuz : ma:hiye

mahiyet
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Nitelik, vasıf, öz, özlük, asıl, esas

Örnek:

1. Üstelik tiyatroda her şey şahsi bir mahiyet arz eder.

1. Üstelik tiyatroda her şey şahsi bir mahiyet arz eder.

2. İçyüz


Lisan : Arapça māhiyyet

Telaffuz : ma:hiyet

mahkeme

İlgili Kelimeler:

mahkeme kapısı, mahkeme kararı, mahkeme masrafı, ağır ceza mahkemesi, asliye ceza mahkemesi, asliye hukuk mahkemesi, adalet mahkemesi, adliye mahkemesi, aile mahkemesi, çocuk mahkemesi, idare mahkemesi, istinaf mahkemesi, meşhut cürümler mahkemesi, suçüstü mahkemesi, sulh hukuk mahkemesi, ticaret mahkemesi, trafik mahkemesi, uyuşmazlık mahkemesi, şeriye mahkemeleri

Anlamı:

1. isim , isim , hukuk , hukuk , isim , isim , hukuk , hukuk , Bir yargıçtan veya bazen savcı ve yargıçlardan oluşan bir kurulun, yargı görevini yerine getirdikleri yer, yargı yeri, yargıevi, mahkeme kapısı

Örnek:

1. Mahkemenin elinde bu iddiaları yalanlayacak bir belge yoktu.

1. Mahkemenin elinde bu iddiaları yalanlayacak bir belge yoktu.

2. halk ağzında , halk ağzında , halk ağzında , halk ağzında , Yargılama

Örnek:

1. Mahkeme tam yedi yıl sürdü.

1. Mahkeme tam yedi yıl sürdü.


Lisan : Arapça maḥkeme

mahkeme açmak
Anlamı:

1. mahkemede dava açmak