92406 kayıt bulundu.
1. kibirlenmek, gururlanmak, kendini beğenmek
1. Gönlünün matemiyle mağrur olan kimseye / Cihanın acep hangi sevinci yüksek gelir?
1. Gönlünün matemiyle mağrur olan kimseye / Cihanın acep hangi sevinci yüksek gelir?
1. zarf , zarf , eskimiş , eskimiş , zarf , zarf , eskimiş , eskimiş , Mağrurca
1. Bohçacı mağrurane güldü.
1. Bohçacı mağrurane güldü.
Lisan : Arapça maġrūr + Farsça -āne
Telaffuz : mağru:ra:ne
1. zarf , zarf , zarf , zarf , Gururlanarak, kibirlenerek, büyüklenerek, mağrurcasına, mağrurane
Telaffuz : mağru'rca
1. nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , Kurumlanmak(I), gururlanmak, kibirlenmek, kendini beğenmek
1. Hakikati unutmaz, mağrurlanmaz; para, servet, ihtişam, saltanat gibi şeylere tenezzül bile etmezdi.
1. Hakikati unutmaz, mağrurlanmaz; para, servet, ihtişam, saltanat gibi şeylere tenezzül bile etmezdi.
1. sıfat , sıfat , eskimiş , eskimiş , sıfat , sıfat , eskimiş , eskimiş , Karışık
Lisan : Arapça maġşūş
1. isim , isim , isim , isim , Ay
1. Merhametin çoktur beni karama / Beni görüp mah yüzünü bürüme
1. Merhametin çoktur beni karama / Beni görüp mah yüzünü bürüme
Lisan : Farsça māh
meskûn mahal, şoför mahalli
1. isim , isim , isim , isim , Yöre (I)
1. Binaenaleyh, bu koruma tedbiri pazarda değil kesiş mahallinde yapılır.
1. Binaenaleyh, bu koruma tedbiri pazarda değil kesiş mahallinde yapılır.
Lisan : Arapça maḥall
1. gereği yok
1. Otomobilin dinmeyen yaygarasını üstüne alınmaya mahal yoktu.
1. Otomobilin dinmeyen yaygarasını üstüne alınmaya mahal yoktu.
mahalle arası, mahalle arkadaşı, mahalle bekçisi, mahalle çapkını, mahalle imamı, mahalle kahvesi, mahalle karısı, mahalle mektebi, mahalle muhtarı, mahallenin delisi, aşağı mahalle, kenar mahalle, yedi mahalle, yukarı mahalle, teneke mahallesi
1. isim , isim , isim , isim , Bir şehrin bir kasabanın, büyükçe bir köyün bölündüğü parçalardan her biri
1. Bir dakika sonra çığlık bütün mahalleyi ayaklandırdı.
1. Bir dakika sonra çığlık bütün mahalleyi ayaklandırdı.
2. Bu parçalarda oturan insanların tamamı
Lisan : Arapça maḥalle
1. isim , isim , isim , isim , Aynı mahallede oturan komşu veya dost
1. O gün haşarı mahalle arkadaşlarından altı yedi kişi ile birlikte buralarda dolaşıyordu.
1. O gün haşarı mahalle arkadaşlarından altı yedi kişi ile birlikte buralarda dolaşıyordu.
1. isim , isim , isim , isim , Mahallenin güvenliğini, düzenini sağlamada yardımcı olan güvenlik görevlisi
1. isim , isim , isim , isim , Başka mahallelerde çapkınlık edemeyecek kadar beceriksiz kimse
1. isim , isim , hakaret yollu , hakaret yollu , isim , isim , hakaret yollu , hakaret yollu , Görgüsüz, kavgacı kadın
1. Korkunç bir mahalle karısı çığlığıyla üstümüze saldırdı.
1. Korkunç bir mahalle karısı çığlığıyla üstümüze saldırdı.
1. isim , isim , eskimiş , eskimiş , isim , isim , eskimiş , eskimiş , Mahallede bulunan ilkokul
1. Henüz beş yaşında mahalle mektebinde okurken öğleye yakın zelzele olmuştu.
1. Henüz beş yaşında mahalle mektebinde okurken öğleye yakın zelzele olmuştu.
1. zarf , zarf , zarf , zarf , Mahallede oturanlar tarafından
1. Mahallece taşın başına gidilip ondan su dilendi.
1. Mahallece taşın başına gidilip ondan su dilendi.
2. Mahallede oturanlar olarak hep birlikte
1. O zaman bu güzelim İstanbul'da mahallece yaşardık.
1. O zaman bu güzelim İstanbul'da mahallece yaşardık.
Telaffuz : mahalle'ce