arıtıcı

Anlamı:

1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Arıtma özelliği olan (şey)

2. isim , isim , isim , isim , Deterjan

3. isim , isim , isim , isim , Özleştirici, sadeleştirici kimse

Örnek:

1. Arınmış bir dilse çok kez arıtıcıların başarısıdır.

1. Arınmış bir dilse çok kez arıtıcıların başarısıdır.

arıtıcılık

Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Arıtıcı olma durumu

arıtılış

Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Arıtılma işi

arıtılma

Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Arıtılmak işi

arıtılmak fiil

Anlamı:

1. nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , Arıtma işine konu olmak

arıtım

İlgili Kelimeler:

arıtımevi

Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Petrol, yağ vb. maddeleri arıtma işi, rafinaj

arıtımevi

Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Şeker, petrol vb. maddelerin arıtıldığı yer, tasfiyehane, rafineri

Telaffuz : arıtı'mevi

arıtış

Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Arıtma işi

arıtma

İlgili Kelimeler:

arıtma ünitesi

Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Arıtmak işi

arıtma ünitesi

Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Doğal gaz üretim kuyularından toplama hatlarıyla gelen gazın içerisindeki hidrojen sülfür, karbondioksit, su buharı vb. hidrokarbon bileşiği olmayan gazların doğal gazdan ayrıldığı birim

arıtmak fiil

Anlamı:

1. -i , -i , -i , -i , Temizlemek

2. Katışıksız duruma getirmek, tasfiye etmek

aritmetik

İlgili Kelimeler:

aritmetik dizi, aritmetik işlem, aritmetik orta

Anlamı:

1. isim , isim , matematik , matematik , isim , isim , matematik , matematik , Matematiğin, konusu sayılar, bunların özellikleri ve işlemler olan kolu, hesap

2. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Matematikle ilgili

Lisan : Fransızca arithmétique

aritmetik dizi

Anlamı:

1. isim , isim , matematik , matematik , isim , isim , matematik , matematik , Ardışık terimleri arasındaki ayrım değişmeyen dizi: 1,3,5,7,9... dizisi aritmetik bir dizi olup ortak çarpan denilen değişmez oranı 2 sayısıdır

aritmetik işlem

Anlamı:

1. isim , isim , matematik , matematik , isim , isim , matematik , matematik , Aritmetik yoluyla yapılan çözüm

aritmetik orta

Anlamı:

1. isim , isim , matematik , matematik , isim , isim , matematik , matematik , Bir diziyi oluşturan sayıların toplamının, dizinin terim sayısına bölünmesiyle elde edilen sayı

aritmetiksel

Anlamı:

1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Aritmetik ile ilgili

aritmi

Anlamı:

1. isim , isim , tıp , tıp , isim , isim , tıp , tıp , Kalp atışlarındaki düzensizlik ve eşitsizlik

Lisan : Fransızca arythmie

Telaffuz : a'ritmi

aritmik

Anlamı:

1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Ritimli olmayan, düzensiz

Lisan : Fransızca arythmique

ariya

Anlamı:

1. isim , isim , denizcilik , denizcilik , isim , isim , denizcilik , denizcilik , Sancağı, yelkeni veya sereni direkten aşağı alma

Lisan : İtalyanca aria

Telaffuz : a'riya

ariyet

Anlamı:

1. isim , isim , eskimiş , eskimiş , isim , isim , eskimiş , eskimiş , Ödünçleme

Örnek:

1. Öteden beriden ariyet de bir şeyler buluruz.

1. Öteden beriden ariyet de bir şeyler buluruz.

2. hukuk , hukuk , hukuk , hukuk , Belli bir taşınır malın kullanımının geri verilmek şartıyla bedelsiz olarak bir kimseye bırakılması

Lisan : Arapça ʿāriyet

Telaffuz : a:riyet

ariyeten

Anlamı:

1. zarf , zarf , eskimiş , eskimiş , zarf , zarf , eskimiş , eskimiş , Eğreti olarak, ödünç olarak

Lisan : Arapça ʿāriyeten

Telaffuz : a:riye'ten

arız

Anlamı:

1. sıfat , sıfat , eskimiş , eskimiş , sıfat , sıfat , eskimiş , eskimiş , Sonradan ortaya çıkan

2. Bulaşmış, musallat olmuş

Örnek:

1. Zengin çocuklarına arız münasebetsizlikler, fakir çocuklarına mahsus fenalıklardan aşağı kalmıyor.

1. Zengin çocuklarına arız münasebetsizlikler, fakir çocuklarına mahsus fenalıklardan aşağı kalmıyor.

Lisan : Arapça ʿāriż

Telaffuz : a:rız

ariz amik

Anlamı:

1. zarf , zarf , eskimiş , eskimiş , zarf , zarf , eskimiş , eskimiş , Enine boyuna, her yönü ile

Örnek:

1. İşçileri ariz amik inceleyip rapor edecek.

1. İşçileri ariz amik inceleyip rapor edecek.

Lisan : Arapça ʿarīż + ʿamīḳ

Telaffuz : ari:z ami:k

arız olmak

Anlamı:

1. bulaşmak, ilişmek

Örnek:

1. Sana son zamanlarda bir dalgınlık arız oldu, farkında mısın, bilmem.

1. Sana son zamanlarda bir dalgınlık arız oldu, farkında mısın, bilmem.

2. sonradan ortaya çıkmak

Örnek:

1. Zaten aylardan beri yüreğine dertler, endişeler içinde garip bir baygınlık arız oluyor, yüreğinde bir erime, bir tükenme hâli seziyordu.

1. Zaten aylardan beri yüreğine dertler, endişeler içinde garip bir baygınlık arız oluyor, yüreğinde bir erime, bir tükenme hâli seziyordu.

ariza

Anlamı:

1. isim , isim , eskimiş , eskimiş , isim , isim , eskimiş , eskimiş , Yüksek bir makama sunulan mektup veya dilekçe

Lisan : Arapça ʿarīża

Telaffuz : ari:za