Sözlük

Her geçen gün büyüyen ve güncellenen TDE sözlüğü...

92406 kayıt bulundu.

Sırala
istiap etmek
Anlamı:

1. içine almak, sığdırmak

Örnek:

1. Hercümerç ettiğin edvara da yetmez o kitap / Seni ancak ebediyetler eder istiap

1. Hercümerç ettiğin edvara da yetmez o kitap / Seni ancak ebediyetler eder istiap


istiap haddi
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Deniz, kara ve hava taşıtlarının yük ve yolcu miktarlarını belirleyen sınır


istiare

İlgili Kelimeler:

temsilî istiare

Anlamı:

1. isim , isim , eskimiş , eskimiş , isim , isim , eskimiş , eskimiş , Ödünç, borç veya eğreti alma, ödünçleme

2. edebiyat , edebiyat , edebiyat , edebiyat , Bir şeyi anlatmak için ona benzetilen başka bir şeyin adını eğreti olarak kullanma, eğretileme

Örnek:

1. Dili, üslubu, istiareleri, hayalleri herkesinkinden ayrı olan bu eserin mevzusunu bile başkalarınınkine benzetmedi.

1. Dili, üslubu, istiareleri, hayalleri herkesinkinden ayrı olan bu eserin mevzusunu bile başkalarınınkine benzetmedi.


Lisan : Arapça istiʿāre

Telaffuz : istia:re

istibat
Anlamı:

1. isim , isim , eskimiş , eskimiş , isim , isim , eskimiş , eskimiş , Olmasını uzak görme, imkân vermeme, uzaksama, ıraksama


Lisan : Arapça istibʿād

Telaffuz : istiba:dı

istibat etmek
Anlamı:

1. uzaksamak, ıraksamak


istibdat
Anlamı:

1. isim , isim , eskimiş , eskimiş , isim , isim , eskimiş , eskimiş , Uyruklarına hiçbir hak ve özgürlük tanımayan sınırsız monarşi, despotluk, despotizm


Lisan : Arapça istibdād

Telaffuz : istibda:dı

istical
Anlamı:

1. isim , isim , eskimiş , eskimiş , isim , isim , eskimiş , eskimiş , İvedilik, acele etme, müstaceliyet


Lisan : Arapça istiʿcāl

istical etmek
Anlamı:

1. ivmek, acele etmek


isticar
Anlamı:

1. isim , isim , eskimiş , eskimiş , isim , isim , eskimiş , eskimiş , Kira ile tutma, kiralama


Lisan : Arapça istīcār

Telaffuz : isti:ca:rı

isticar etmek
Anlamı:

1. kiralamak


isticvap
Anlamı:

1. isim , isim , eskimiş , eskimiş , isim , isim , eskimiş , eskimiş , Sorgulama

Örnek:

1. Hasan bu isticvaba benzeyen laubali tavırlar karşısında birdenbire içine çekildi.

1. Hasan bu isticvaba benzeyen laubali tavırlar karşısında birdenbire içine çekildi.


Lisan : Arapça isticvāb

Telaffuz : isticva:bı

istida

İlgili Kelimeler:

istidaname

Anlamı:

1. isim , isim , eskimiş , eskimiş , isim , isim , eskimiş , eskimiş , Dilekçe

Örnek:

1. İstida müsveddesi birkaç kere müdürün yanına gitti geldi.

1. İstida müsveddesi birkaç kere müdürün yanına gitti geldi.


Lisan : Arapça istidʿāʾ

Telaffuz : istida:

istidaname
Anlamı:

1. isim , isim , eskimiş , eskimiş , isim , isim , eskimiş , eskimiş , Resmî bir makama yazılan dilekçe yazısı


Lisan : Arapça istidʿāʾ + Farsça nāme

Telaffuz : istida:na:me

istidat
Anlamı:

1. isim , isim , eskimiş , eskimiş , isim , isim , eskimiş , eskimiş , Yetenek

Örnek:

1. İnci gibi güzel bir yazısı ve mizaha da istidadı varmış.

1. İnci gibi güzel bir yazısı ve mizaha da istidadı varmış.


Lisan : Arapça istiʿdād

Telaffuz : istida:dı

istidatlı
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Yetenekli

Örnek:

1. İnsanların büyük talihi yaşamaktan zevk almayan son derece istidatlı bir ruha sahip olarak bu dünyaya gelmeleridir.

1. İnsanların büyük talihi yaşamaktan zevk almayan son derece istidatlı bir ruha sahip olarak bu dünyaya gelmeleridir.


istidatlılık
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Yeteneklilik


istidatsız
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Yeteneksiz


istidatsızlık
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Yeteneksizlik


istidlal
Anlamı:

1. isim , isim , eskimiş , eskimiş , isim , isim , eskimiş , eskimiş , Bir konuda kanıtlara dayanarak sonuç çıkarma

2. mantık , mantık , mantık , mantık , Çıkarım


Lisan : Arapça istidlāl

Telaffuz : istidla:li, l ince okunur

istidlal etmek
Anlamı:

1. kanıtlara dayanarak bir sonuca varmak


istif

İlgili Kelimeler:

balık istifi

Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Eşya veya başka nesnelerin düzgün bir biçimde üst üste konulmasıyla oluşan yığın

Örnek:

1. Uzunca bir arabaya lekeli şilteler, kirli yastıklar yığılıyordu, istif tekmil olmuştu.

1. Uzunca bir arabaya lekeli şilteler, kirli yastıklar yığılıyordu, istif tekmil olmuştu.

2. Kereste, tahta vb. ağaç ürünlerini kurutmak veya bekletmek amacı ile belirli düzenlerde üst üste dizerek yapılan yığın


Lisan : Rumca

istif etmek
Anlamı:

1. yıkılmayacak bir biçimde, düzgünce yerleştirmek

Örnek:

1. Manav Rahmi marullarını ta tavana kadar istif etmiş, aralarına yer yer domatesler sıkıştırmış.

1. Manav Rahmi marullarını ta tavana kadar istif etmiş, aralarına yer yer domatesler sıkıştırmış.


istifa

İlgili Kelimeler:

istifaname

Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Kendi isteğiyle işten veya bir hizmetten ayrılma

Örnek:

1. Eğer sefirler gelip bana istifa teklif ederlerse ben de aleyhimde bulunanları mahvederim, sonra da kendime kıyarım.

1. Eğer sefirler gelip bana istifa teklif ederlerse ben de aleyhimde bulunanları mahvederim, sonra da kendime kıyarım.

2. İşten ayrılma isteğini bildiren dilekçe, istifaname


Lisan : Arapça istiʿfā

Telaffuz : istifa:

ıstıfa
Anlamı:

1. isim , isim , eskimiş , eskimiş , biyoloji , biyoloji , isim , isim , eskimiş , eskimiş , biyoloji , biyoloji , Ayıklanma


Lisan : Arapça iṣṭifā

Telaffuz : ıstıfa:

istifa etmek
Anlamı:

1. işinden çekilmek

Örnek:

1. Ama diye sözünü kestim adamın. Aması maması yok, dedi o, sert bir sesle. Niye istifa etmedin?

1. Ama diye sözünü kestim adamın. Aması maması yok, dedi o, sert bir sesle. Niye istifa etmedin?