92406 kayıt bulundu.
1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Tekrarlanarak yapılan
1. Florinalı Nâzım'ın ısrarlı davetini kıramamış, evine gitmişti.
1. Florinalı Nâzım'ın ısrarlı davetini kıramamış, evine gitmişti.
2. zarf , zarf , zarf , zarf , Üsteleyerek
1. Israrlı davranırsa canından olacaktı.
1. Israrlı davranırsa canından olacaktı.
1. isim , isim , eskimiş , eskimiş , isim , isim , eskimiş , eskimiş , İçki içme
1. İşret meclisi.
1. İşret meclisi.
Lisan : Arapça ʿişret
işsiz güçsüz
1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , İşi olmayan
1. Ben kendimi faydalı bir adam farz ettiğim hâlde, sen kendini niçin işsiz ve tufeyli sayıyorsun?
1. Ben kendimi faydalı bir adam farz ettiğim hâlde, sen kendini niçin işsiz ve tufeyli sayıyorsun?
2. zarf , zarf , zarf , zarf , İşi olmadan
1. İşsiz geçirdiği her gün biraz daha karamsar oldu.
1. İşsiz geçirdiği her gün biraz daha karamsar oldu.
1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Kimse bulunmayan veya az kimse bulunan, tenha, yaban
1. Köşkün bütün odaları ıssız.
1. Köşkün bütün odaları ıssız.
2. mecaz , mecaz , mecaz , mecaz , Yalnız, kimsesi olmayan
3. zarf , zarf , zarf , zarf , Tenha bir durumda
1. Tenha sokak karın altında olduğundan daha ıssız görünüyor.
1. Tenha sokak karın altında olduğundan daha ıssız görünüyor.
1. `aklı başında kimselerin sahip çıkmadığı iş, aşağılık kimselerin elinde kalır` anlamında kullanılan bir söz
1. bulunduğu iş yerinden ayrılarak geçimini sağlayacak durumda bulunmamak
1. Burada işsiz güçsüz kaldığınız için kendinizi büsbütün kedere kaptırmışsınız.
1. Burada işsiz güçsüz kaldığınız için kendinizi büsbütün kedere kaptırmışsınız.
1. ıssızlaşmak, tenhalaşmak
1. Yavru gitmiş, ıssız kalmış otağı.
1. Yavru gitmiş, ıssız kalmış otağı.
1. nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , Issız duruma gelmek, tenhalaşmak
1. isim , isim , isim , isim , İşsiz kalma, iş bulamama durumu
1. Avrupa'da alınan tedbirlerle işsizlikten yüzde kaç müzisyen kurtulmuştur?
1. Avrupa'da alınan tedbirlerle işsizlikten yüzde kaç müzisyen kurtulmuştur?
2. Bir iş yeri için durgunluk dönemi
1. Burada işsizlikten patlayan esnaf hele birkaç memur, bir eğlence çıktığına seviniyorlardı.
1. Burada işsizlikten patlayan esnaf hele birkaç memur, bir eğlence çıktığına seviniyorlardı.
1. isim , isim , isim , isim , Issız olma durumu, yalnızlık, tenhalık
1. Her tarafta yükseklik, her tarafta ıssızlık / Yalnız arabacının dudağında bir ıslık
1. Her tarafta yükseklik, her tarafta ıssızlık / Yalnız arabacının dudağında bir ıslık
1. isim , isim , isim , isim , Uzakta bulunan iki noktanın arasını ölçmekte kullanılan araç
Lisan : İtalyanca stadia
Telaffuz : ista'dya
1. isim , isim , isim , isim , Yemek yeme isteği
2. mecaz , mecaz , mecaz , mecaz , Cinsel istek veya arzu
Lisan : Arapça iştihāʾ
1. `bir şey yemeyi istemeyen kimse, yiyecekten bir parça tattığında iştahının açıldığını görür` anlamında kullanılan bir söz