92406 kayıt bulundu.
1. isim , isim , isim , isim , Açgözlü olma durumu, doymazlık, gözü doymazlık, harislik, tamahkârlık, tamah
1. Gönlü o kadar geniş imiş ki sair yoksullar gibi imarethaneden bir tas çorba içmeyi dahi açgözlülük sayarmış.
1. Gönlü o kadar geniş imiş ki sair yoksullar gibi imarethaneden bir tas çorba içmeyi dahi açgözlülük sayarmış.
1. bir şeye karşı aşırı istek duymak, doyumsuzca davranmak, tamahkârlık etmek
acı acı, acı ağaç, acı badem, acı bakla, acı bal, acı balık, acı ceviz, acı çiğdem, acı elma, acı fren, acı gerçek, acı haber, acı hıyar, acıkara, acı karpuz, acı kavak, acı kavun, acı kök, acı kuvvet, acı marul, acı meyan, acı ot, acı pelin, acı sakız, acı söz, acı su, acı tatlı, acı yavşan, acı yeşil, acı yonca, can acısı, ciğer acısı, evlat acısı, iç acısı, içler acısı, kalp acısı, kuyruk acısı, yürek acısı, yürekler acısı
1. isim , isim , isim , isim , Bazı maddelerin dilde bıraktığı yakıcı duyu, tatlı karşıtı
1. Acıyı sever.
1. Acıyı sever.
2. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Tadı bu nitelikte olan
1. Acı kahvesini yudumluyordu.
1. Acı kahvesini yudumluyordu.
3. Herhangi bir dış etken dolayısıyla duyulan rahatsızlık, ızdırap
1. Omuzlarına kadar vücudun derisini haşlayan bayıltıcı yanma acısı ve dehşeti çok sürmedi.
1. Omuzlarına kadar vücudun derisini haşlayan bayıltıcı yanma acısı ve dehşeti çok sürmedi.
4. mecaz , mecaz , mecaz , mecaz , Ölüm, yangın, deprem vb. olayların yarattığı üzüntü, keder, elem
1. İnsan, ölümün acısını en çok günün iki uzak saatinde hissetmektedir.
1. İnsan, ölümün acısını en çok günün iki uzak saatinde hissetmektedir.
5. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Çarpıcı, göz alıcı (renk)
6. sıfat , sıfat , mecaz , mecaz , sıfat , sıfat , mecaz , mecaz , Keskin, şiddetli
1. Acı poyraz kuvvetle esiyordu.
1. Acı poyraz kuvvetle esiyordu.
7. sıfat , sıfat , mecaz , mecaz , sıfat , sıfat , mecaz , mecaz , Kırıcı, üzücü, incitici, dokunaklı, kötü
açıortay, açıölçer, açı ölçüm, bütünler açı, çevre açı, dar açı, dış açı, dış ters açı, dik açı, doğru açı, geniş açı, iç ters açı, komşu açı, merkez açı, ölü açı, sınır açı, tam açı, ters açı, tümler açı, yöndeş açılar, bakış açısı, görme açısı, görüş açısı, saat açısı, tepe açısı
1. isim , isim , matematik , matematik , isim , isim , matematik , matematik , Birbirini kesen iki yüzey veya aynı noktadan çıkan iki yarım doğrunun oluşturduğu geometrik biçim, zaviye
2. mecaz , mecaz , mecaz , mecaz , Görüş, bakım, yön, anlayış biçimi
1. Her oyunda, ele aldığım konu için yeni bir şekil, dramatik açıdan ve sahneleme açısından yeni bir üslup bulmaya çalışıyorum.
1. Her oyunda, ele aldığım konu için yeni bir şekil, dramatik açıdan ve sahneleme açısından yeni bir üslup bulmaya çalışıyorum.
1. zarf , zarf , mecaz , mecaz , zarf , zarf , mecaz , mecaz , Üzüntülü bir biçimde, dokunaklı olarak
1. General, soluk dudaklarını parmaklarının arasına alarak acı acı gülüyor.
1. General, soluk dudaklarını parmaklarının arasına alarak acı acı gülüyor.
2. Sert ve keskin bir biçimde
1. Temizlenmeye hiç vakti olmayan kirli iş adamı gibi acı acı ter, kepek, yağ ve toprak kokuyor.
1. Temizlenmeye hiç vakti olmayan kirli iş adamı gibi acı acı ter, kepek, yağ ve toprak kokuyor.
1. `bir güçlüğü yenmek için başka bir güç yola başvurulmalıdır` anlamında kullanılan bir söz
1. isim , isim , bitki bilimi , bitki bilimi , isim , isim , bitki bilimi , bitki bilimi , Sedef otugillerden, sıcak ülkelerde yetişen, kabuğu ve odunu hekimlikte kullanılan küçük bir ağaç, kavasya (Quassia amara)
acı badem kurabiyesi
1. isim , isim , bitki bilimi , bitki bilimi , isim , isim , bitki bilimi , bitki bilimi , Gülgillerden, dikenli veya dikensiz, meyvelerinin kabukları kalın, çekirdekleri küçük olan bir tür badem ağacı (Amygdalus amara)
2. Bu ağacın hidrosiyanik içermesinden dolayı fazla tüketildiğinde zehirlenmeye sebep olan, krem, koku ve ayakkabı boyası yapımında kullanılan acımtırak, keskin kokulu meyvesi
1. isim , isim , isim , isim , Toz şeker, pirinç unu, öğütülmüş acı badem, yumurta beyazı ile yapılan ve üzerine acı badem konularak fırında pişirilen bir tür kurabiye
1. isim , isim , bitki bilimi , bitki bilimi , isim , isim , bitki bilimi , bitki bilimi , Termiye
1. isim , isim , hayvan bilimi , hayvan bilimi , isim , isim , hayvan bilimi , hayvan bilimi , Sazangillerden, Avrupa'da ve ülkemiz göllerinde yaşayan, 8-10 santimetre uzunluğunda bir balık, gördek (Rhodeus amarus)
1. ağrı, sızı duymak
1. Ameliyattan sonra çok acı çekti.
1. Ameliyattan sonra çok acı çekti.
2. mecaz , mecaz , mecaz , mecaz , üzülmek, üzüntü içinde kalmak
1. Ama sevdiğimiz insanın acı çekmesini seyretmek, ölüm acısından çok daha zor gelmiştir bana.
1. Ama sevdiğimiz insanın acı çekmesini seyretmek, ölüm acısından çok daha zor gelmiştir bana.
1. isim , isim , bitki bilimi , bitki bilimi , isim , isim , bitki bilimi , bitki bilimi , Genellikle Kuzey Amerika'da yetişen, güzel görünüşlü bir tür ceviz
1. isim , isim , bitki bilimi , bitki bilimi , isim , isim , bitki bilimi , bitki bilimi , Zambakgillerden, 10-30 santimetre boyunda, şerit yapraklı ve açık renk çiçekli, tohumları romatizma tedavisinde kullanılan zehirli bir tür çiğdem, güz çiğdemi (Colchicum autumnale)
1. isim , isim , bitki bilimi , bitki bilimi , isim , isim , bitki bilimi , bitki bilimi , Ebucehil karpuzu
1. dokunmak, kırmak, üzmek
1. Bu durumun gerçeklerle uyumsuzluğu ona acı geliyor.
1. Bu durumun gerçeklerle uyumsuzluğu ona acı geliyor.
1. isim , isim , mecaz , mecaz , isim , isim , mecaz , mecaz , İstenmediği hâlde karşılaşılan sıkıntılı durum
2. Kaçınılmaz durum
1. isim , isim , mecaz , mecaz , isim , isim , mecaz , mecaz , Genellikle felaket veya ölüm bildiren söz veya haber
1. isim , isim , bitki bilimi , bitki bilimi , isim , isim , bitki bilimi , bitki bilimi , İt hıyarı
1. isim , isim , bitki bilimi , bitki bilimi , isim , isim , bitki bilimi , bitki bilimi , Ebucehil karpuzu
1. isim , isim , bitki bilimi , bitki bilimi , isim , isim , bitki bilimi , bitki bilimi , Titrek kavak
1. isim , isim , bitki bilimi , bitki bilimi , isim , isim , bitki bilimi , bitki bilimi , Ebucehil karpuzu