92406 kayıt bulundu.
1. isim , isim , eskimiş , eskimiş , isim , isim , eskimiş , eskimiş , Gerekli olma, gerekme
Lisan : Arapça iḳtiżā
Telaffuz : iktiza:
1. gerekmek
1. Madem bahçıvan iktiza etmiş, neden ille Rıza'yı istiyorlar?
1. Madem bahçıvan iktiza etmiş, neden ille Rıza'yı istiyorlar?
ilbay
1. isim , isim , isim , isim , Ülkenin vali yönetimindeki bölümü, vilayet
1. İllerin idaresi yetki genişliği esasına dayanır.
1. İllerin idaresi yetki genişliği esasına dayanır.
2. Şehrin niteliklerini taşıyan büyük yerleşim yeri
3. Ülke, yurt
4. tarih , tarih , tarih , tarih , Eski Türklerde devlet
1. edat , edat , eskimiş , eskimiş , edat , edat , eskimiş , eskimiş , Belirtilen sayıların da dâhil edildiği aralığı anlatan söz
1. Bugün Ege'de rüzgâr üç ila beş kuvvetinde esecekmiş.
1. Bugün Ege'de rüzgâr üç ila beş kuvvetinde esecekmiş.
Lisan : Arapça ilā
Telaffuz : ila:, l ince okunur
ilaç bilimi, aç biilaç, kortizonlu ilaç, yalancı ilaç, kocakarı ilacı, sinir ilacı, uyku ilacı, uyuz ilacı
1. isim , isim , isim , isim , Bir hastalığı iyi etmek veya önlemek için türlü yollarla kullanılan madde, em, deva
2. mecaz , mecaz , mecaz , mecaz , Çare, önlem
Lisan : Arapça ʿilāc
Telaffuz : l ince okunur
1. isim , isim , tıp , tıp , isim , isim , tıp , tıp , İlaçlarla biylojik sistemler arasındaki ilişkiyi, ilaçların etkilerini ve tedavide kullanım biçimlerini inceleyen bilim dalı, farmakoloji
1. iyileşmeyi veya çözümü kolaylaştırmak
2. rahatlatmak, huzura kavuşturmak
1. Böylesi zor bir iş için çalışmak bana ilaç gibi geliyordu.
1. Böylesi zor bir iş için çalışmak bana ilaç gibi geliyordu.
1. bir şeyin hiç bulunmadığını anlatmak için kullanılan bir söz
1. Silifke'de dalmaya başladılar ama bir gün, iki gün, on gün, denizde ilaç için olsun tek bir sünger bulamadılar.
1. Silifke'de dalmaya başladılar ama bir gün, iki gün, on gün, denizde ilaç için olsun tek bir sünger bulamadılar.
1. gerekli maddeleri kullanarak reçetede belirtilen dozda ilacı ortaya koymak
1. Hani eskiden cahillere davultozuyla minaregölgesinden ilaç yapıp paralarını alıverenler varmış.
1. Hani eskiden cahillere davultozuyla minaregölgesinden ilaç yapıp paralarını alıverenler varmış.
1. reçete yazmak
1. Doktor geldi, ilaç yazdı, sırtıma vantuz çekti.
1. Doktor geldi, ilaç yazdı, sırtıma vantuz çekti.
1. -i , -i , -i , -i , İlaç sürmek
2. Mikroplardan arındırmak, zararlı böceklerden korunmak amacıyla ilaç püskürtmek veya sıkmak
1. Ekici borç harç ilaçlayacaktı tarlasını.
1. Ekici borç harç ilaçlayacaktı tarlasını.
1. isim , isim , isim , isim , Bir alanda yaratıcılığı ile hayranlık uyandıran, çok beğenilen, çok tutulan kimse
1. Müzik dünyasının ilahı. Moda ilahı.
1. Müzik dünyasının ilahı. Moda ilahı.
2. din bilgisi , din bilgisi , din bilgisi , din bilgisi , Çok tanrıcılıkta tanrı
Lisan : Arapça ilāh
Telaffuz : ila:hı, l ince okunur
1. isim , isim , din bilgisi , din bilgisi , isim , isim , din bilgisi , din bilgisi , Tanrı
Özel: Evet
Lisan : Arapça ilāh
Telaffuz : ila:hı, l ince okunur
1. isim , isim , isim , isim , Tanrıça
Lisan : Arapça ilāhe
Telaffuz : ila:he, l ince okunur