Sözlük

Her geçen gün büyüyen ve güncellenen TDE sözlüğü...

92406 kayıt bulundu.

Sırala
ikrah etmek
Anlamı:

1. tiksinmek, iğrenmek


ikrah getirmek
Anlamı:

1. tiksinmeye, iğrenmeye başlamak


ikrahlık
Anlamı:

1. isim , isim , halk ağzında , halk ağzında , isim , isim , halk ağzında , halk ağzında , Tiksinti

Örnek:

1. Allah sana bu tütünden ikrahlık versin.

1. Allah sana bu tütünden ikrahlık versin.


ikram

İlgili Kelimeler:

izazuikram, izzetüikram

Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Konuğu ağırlama

2. Bir şeyi armağan olarak verme, sunma

Örnek:

1. Üstat, bunların ikram olduğunun farkında değildi.

1. Üstat, bunların ikram olduğunun farkında değildi.

3. Alışverişte satıcının alıcıya yaptığı indirim

4. Sunulan şey

Örnek:

1. Konuklarına ikramları çoktu.

1. Konuklarına ikramları çoktu.


Lisan : Arapça ikrām

Telaffuz : ikra:mı

ikram etmek
Anlamı:

1. konuğu bir şeyle ağırlamak, konuğa bir şey sunmak

Örnek:

1. Köylerinde bize her zaman portakalların en olmuşunu, şarapların en eskisini ikram ettiler.

1. Köylerinde bize her zaman portakalların en olmuşunu, şarapların en eskisini ikram ettiler.

2. fiyatta indirim yapmak


ikram görmek
Anlamı:

1. ağırlanmak

Örnek:

1. Mal müdürü, vergi kâtibi, evkaf memuru gibi her zaman işinin düşeceği nüfuzlu adamlarla senli benli konuşur, odalarına uğradıkça başköşede ikram görürdü.

1. Mal müdürü, vergi kâtibi, evkaf memuru gibi her zaman işinin düşeceği nüfuzlu adamlarla senli benli konuşur, odalarına uğradıkça başköşede ikram görürdü.


ikramcı
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , İkramda bulunmayı seven, mükrim

Örnek:

1. Buna rağmen pek misafirperver ve ikramcı idi.

1. Buna rağmen pek misafirperver ve ikramcı idi.


ikramcılık
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , İkramcı olma durumu


ikramda bulunmak
Anlamı:

1. bir şey ikram etmek

Örnek:

1. Kız hâlden anlamış olacak ki iki kere daha ikramda bulundu.

1. Kız hâlden anlamış olacak ki iki kere daha ikramda bulundu.


ikramiye

İlgili Kelimeler:

emekli ikramiyesi, tekaüt ikramiyesi

Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Bir yerde çalışan kimselere genellikle kazançtan dağıtılan veya iyi çalıştıkları için verilen aylık dışı para

Örnek:

1. Sonra yılda bir kez aldıkları ikramiyelerini artık alamayacaklarını bildirdi.

1. Sonra yılda bir kez aldıkları ikramiyelerini artık alamayacaklarını bildirdi.

2. Piyangoda bir kimseye çıkan para veya nesne


Lisan : Arapça ikrāmiyye

Telaffuz : ikra:miye

ikramiyeli
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , İkramiyesi olan

Örnek:

1. Yeter ki şu ikramiyeli çikolatalardan vazgeçiniz. Zira görüyorum ki merakınız günden güne artıyor.

1. Yeter ki şu ikramiyeli çikolatalardan vazgeçiniz. Zira görüyorum ki merakınız günden güne artıyor.


ikramiyesiz
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , İkramiyesi olmayan


ikrar
Anlamı:

1. isim , isim , eskimiş , eskimiş , isim , isim , eskimiş , eskimiş , Saklamayıp doğruca söyleme, açıkça söyleme

2. Bildirme

3. Benimseme, onama, kabul, tasdik

Örnek:

1. Sükût ikrardan gelir.

1. Sükût ikrardan gelir.


Lisan : Arapça iḳrār

Telaffuz : ikra:rı

ikrar etmek
Anlamı:

1. açıkça söylemek, kabul etmek


ikrar vermek
Anlamı:

1. söz vermek

Örnek:

1. İkrar verdi cahil gönlüm inandı / Seherin yelleri esti gelmedi

1. İkrar verdi cahil gönlüm inandı / Seherin yelleri esti gelmedi


ikraz
Anlamı:

1. isim , isim , eskimiş , eskimiş , isim , isim , eskimiş , eskimiş , Borç veya ödünç verme


Lisan : Arapça iḳrāż

Telaffuz : ikra:zı

ikraz etmek
Anlamı:

1. ödünç vermek


iksa
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Bir hendek veya temel çukuru kazılırken yandaki toprakları tutmak için yere yan yana çakılan ve kavramalarla birbirine tutturulan kalın tahtalarla kurulan düzen, bağın


Lisan : Arapça iksā

iksir
Anlamı:

1. isim , isim , eskimiş , eskimiş , isim , isim , eskimiş , eskimiş , Hayatı ölümsüzleştirme, madenleri altına çevirme vb. olağanüstü etkileri olduğuna inanılan sıvı

Örnek:

1. İşte şimdi damarlarımda bu iksirin alevleri dolaşıyor.

1. İşte şimdi damarlarımda bu iksirin alevleri dolaşıyor.

2. İç ferahlatıcı ilaç veya içki

3. Aşk ilham eden büyülü içki


Lisan : Arapça iksīr

Telaffuz : iksi:ri

ikta
Anlamı:

1. isim , isim , tarih , tarih , isim , isim , tarih , tarih , Bir kişinin mülkiyetinde olmayıp devlete ait olan toprakların vergilerinin veya gelirlerinin asker veya sivil erkâna hizmet ve maaşlarına karşılık verilmesi


Lisan : Arapça ıḳṭāʿ

iktibas
Anlamı:

1. isim , isim , eskimiş , eskimiş , isim , isim , eskimiş , eskimiş , Ödünç alma

2. Ödünç alınan şey

Örnek:

1. Batı, o büyük kaynaktan sık sık faydalanır ama iktibaslarını titizce saklar.

1. Batı, o büyük kaynaktan sık sık faydalanır ama iktibaslarını titizce saklar.

3. edebiyat , edebiyat , edebiyat , edebiyat , Alıntı


Lisan : Arapça iḳtibās

Telaffuz : iktiba:sı

iktibas etmek
Anlamı:

1. ödünç almak

2. edebiyat , edebiyat , edebiyat , edebiyat , alıntılamak


iktidar
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Bir işi yapabilme gücü, erk, kudret

Örnek:

1. Bu iş benim iktidarım haricinde, demez mi?

1. Bu iş benim iktidarım haricinde, demez mi?

2. Bir işi başarabilme yetki ve yeteneği

3. Devlet yönetimini elinde bulundurma ve devlet gücünü kullanma yetkisi

Örnek:

1. Almanya'daki öğrenciliğim Hitler'in iktidar yıllarına rastlar.

1. Almanya'daki öğrenciliğim Hitler'in iktidar yıllarına rastlar.

4. Bu yetkiyi elinde bulunduran kişi ve kuruluşlar


Lisan : Arapça iḳtidār

Telaffuz : iktida:rı

iktidardan düşmek
Anlamı:

1. devlet yönetiminde yetkiyi başka bir partiye bırakmak zorunda kalmak

2. cinsel gücü azalmak


iktidarlı
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Güçlü, nüfuzlu