Sözlük

Her geçen gün büyüyen ve güncellenen TDE sözlüğü...

92406 kayıt bulundu.

Sırala
ikili kök
Anlamı:

1. isim , isim , dil bilgisi , dil bilgisi , isim , isim , dil bilgisi , dil bilgisi , Hem ad hem de fiil kökü gibi kullanılan kök

Örnek:

1. Göç, göçmek; acı, acımak.

1. Göç, göçmek; acı, acımak.


ikili oynamak
Anlamı:

1. karşı olan yanlardan hem birini hem öbürünü destekler görünmek

2. at yarışlarında birinci ile ikinciyi tahmin edip para yatırmak


ikili sigorta
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Bir sigorta ortaklığının sigorta ettiği paranın bir bölümünü, olabilecek zarara karşı, başka bir ortaklığa yeniden sigorta ettirmesi işi, reasürans


ikili ünlü
Anlamı:

1. isim , isim , dil bilgisi , dil bilgisi , isim , isim , dil bilgisi , dil bilgisi , İkiz ünlü


ikili yatak
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , İki kişinin yatabileceği tek parça yatak


ikilik

İlgili Kelimeler:

kırkikilik, duyum ikiliği

Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , İki değişik kullanımı veya uygulaması olma durumu

Örnek:

1. Yaz tarifesi, kış tarifesi diye bir ikilik de gerek değildir.

1. Yaz tarifesi, kış tarifesi diye bir ikilik de gerek değildir.

2. Birbirine kötülük etmeye kadar varan sürekli anlaşmazlık, tefrika

3. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , İkisi bir arada, iki taneden oluşmuş, iki tane alabilen

Örnek:

1. İkilik cezve.

1. İkilik cezve.

4. mecaz , mecaz , mecaz , mecaz , Görüş veya düşüncede ikiye bölünmüş olma durumu, anlaşmazlık

Örnek:

1. Kasabanın tarihi, bir bakıma ikiliklerinin tarihiydi.

1. Kasabanın tarihi, bir bakıma ikiliklerinin tarihiydi.

5. eskimiş , eskimiş , eskimiş , eskimiş , İki kuruşluk gümüş akçe

6. müzik , müzik , müzik , müzik , Birlik notanın yarı süre değerindeki nota


ıkına sıkına
Anlamı:

1. zarf , zarf , zarf , zarf , Büyük güç harcayarak, kendini zorlayarak, ıkına tıkına, ıklaya sıklaya

2. Çekinerek, sıkılarak, ıkına tıkına, ıklaya sıklaya


ıkına tıkına
Anlamı:

1. zarf , zarf , zarf , zarf , Ikına sıkına


ıkınabilme
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Ikınabilmek işi


ıkınabilmek fiil
Anlamı:

1. nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , Ikınma ihtimali veya imkânı bulunmak

2. Ikınmaya gücü yetmek


ikinci

İlgili Kelimeler:

ikinci ayak, ikinci bahar, İkinci Çağ, ikinci el, ikinci ferik, ikinci kaptan, ikinci sınıf, ikinci yarı, İkinci Zaman, ikinci zar

Anlamı:

1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , İki sayısının sıra sıfatı

2. Sırada önem bakımından birinciden sonra gelen

Örnek:

1. En fazla leylak ağaçlarını seviyordum, hele biri boyuma yakın olanı, âdeta ikinci odamdı.

1. En fazla leylak ağaçlarını seviyordum, hele biri boyuma yakın olanı, âdeta ikinci odamdı.

3. Değer ve kalitece birinciden sonra gelen

Örnek:

1. Evde pişirip yedikleri çikolatanın kalitesi ikinci idi.

1. Evde pişirip yedikleri çikolatanın kalitesi ikinci idi.

4. mecaz , mecaz , mecaz , mecaz , Yeni, bir başka

5. isim , isim , isim , isim , Birinciden sonra gelen kimse veya nesne

Örnek:

1. Yeni ilişkisinden son derece hoşnut ve ilk bebeğine veremediği tüm sevgiyi ikincisine vermekte kararlıydı.

1. Yeni ilişkisinden son derece hoşnut ve ilk bebeğine veremediği tüm sevgiyi ikincisine vermekte kararlıydı.


ikinci ayak
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Altılı ganyanda yer alan ikinci koşu


ikinci bahar
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , İleri yaşlarda gelen mutluluk


ikinci baharı yaşamak
Anlamı:

1. ileri yaşlarda mutluluk, refah ve esenlik içinde bulunmak


İkinci Çağ
Anlamı:

1. isim , isim , jeoloji , jeoloji , isim , isim , jeoloji , jeoloji , Yeryüzünün yaklaşık yüz elli milyon yıllık çağı, İkinci Zaman, mezozoik


Özel: Evet

ikinci el
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , mecaz , mecaz , sıfat , sıfat , mecaz , mecaz , Kullanılmış (araç vb.), elden düşme


ikinci ferik
Anlamı:

1. isim , isim , eskimiş , eskimiş , askerlik , askerlik , isim , isim , eskimiş , eskimiş , askerlik , askerlik , Tümgeneral


ikinci gelmek
Anlamı:

1. bir yarışmada birinciden sonraki dereceyi almak


ikinci kaptan
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Birinci zabit


ikinci plana düşmek
Anlamı:

1. bir kimsenin veya topluluğun gözünde eski önemini, değerini yitirmek

Örnek:

1. Yanlış tutumu yüzünden ikinci plana düştü.

1. Yanlış tutumu yüzünden ikinci plana düştü.


ikinci sınıf
Anlamı:

1. isim , isim , eğitim bilimi , eğitim bilimi , isim , isim , eğitim bilimi , eğitim bilimi , Öğretim kurumlarında ikinci yıl

2. sıfat , sıfat , mecaz , mecaz , sıfat , sıfat , mecaz , mecaz , Değeri düşük, değersiz, sıradan

Örnek:

1. İkinci sınıf gazetecilerden duydukları üç güncel fıkrayla bir şeye katkıları olur sanıyorlar.

1. İkinci sınıf gazetecilerden duydukları üç güncel fıkrayla bir şeye katkıları olur sanıyorlar.


ikinci yarı
Anlamı:

1. isim , isim , spor , spor , isim , isim , spor , spor , Karşılaşmalarda iki devreden sonuncusu


İkinci Zaman
Anlamı:

1. isim , isim , jeoloji , jeoloji , isim , isim , jeoloji , jeoloji , İkinci Çağ


Özel: Evet

ikinci zar
Anlamı:

1. isim , isim , bitki bilimi , bitki bilimi , isim , isim , bitki bilimi , bitki bilimi , Bitkilerde tohumu örten zarların dıştan ikincisi


ikincil

İlgili Kelimeler:

ikincil grup

Anlamı:

1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Sırada önem bakımından ikinci derecede olan, tali, sekunder

Örnek:

1. Savaş cehennemine bizzat tanık olmuş bir adam için, bu hedefin dışında her şey ikincil kalıyordu.

1. Savaş cehennemine bizzat tanık olmuş bir adam için, bu hedefin dışında her şey ikincil kalıyordu.