Sözlük

Her geçen gün büyüyen ve güncellenen TDE sözlüğü...

92406 kayıt bulundu.

Sırala
iki baştan olmak
Anlamı:

1. bir şey, her iki tarafın aynı şeyi istemesiyle, iyi niyetiyle gerçekleştirilebilmek

Örnek:

1. İyi geçim iki baştan olur.

1. İyi geçim iki baştan olur.


iki bir
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Zarla oynanan oyunlarda zarlardan birinin bir, öbürünün iki benekli olan yüzünün üste gelmesi


iki büklüm
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Beli bükük, öne doğru eğik (kimse)

2. zarf , zarf , zarf , zarf , Beli bükük, öne doğru eğik bir biçimde

Örnek:

1. Bütün yaz tarlanızda ter döktüm, çoluk çocuğumla iki büklüm çalıştım.

1. Bütün yaz tarlanızda ter döktüm, çoluk çocuğumla iki büklüm çalıştım.


iki büklüm olmak
Anlamı:

1. yorgunluk, hastalık, yaşlılık vb. nedenlerle beli bükülmek, öne doğru eğilmek

Örnek:

1. İnsanlar iki büklüm olup düştükleri konduların içinde dozer kasnaklarının sesiyle irkildiler.

1. İnsanlar iki büklüm olup düştükleri konduların içinde dozer kasnaklarının sesiyle irkildiler.

2. mecaz , mecaz , mecaz , mecaz , riyakârlık, dalkavukluk, gerçek olmayan saygı vb. nedenlerle iki kat olup öne eğilmek

Örnek:

1. Karşımızda yerle beraber temenna ediyor, akşam şerifleriniz hayır olsun diye iki büklüm oluyor.

1. Karşımızda yerle beraber temenna ediyor, akşam şerifleriniz hayır olsun diye iki büklüm oluyor.


iki cambaz bir ipte oynamaz
Anlamı:

1. `kurnazlıkta eşit olan iki kimse birbirlerini aldatamaz` anlamında kullanılan bir söz


iki cami arasında kalmış beynamaz
Anlamı:

1. iki yoldan hangisini tutacağını şaşırmış kimse


iki canlı
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , mecaz , mecaz , halk ağzında , halk ağzında , sıfat , sıfat , mecaz , mecaz , halk ağzında , halk ağzında , Gebe

Örnek:

1. Bugüne kadar dişimi sıkıp sustum. Yine de bir şey söylemeyecektim ama iki canlı olduğumu anladım.

1. Bugüne kadar dişimi sıkıp sustum. Yine de bir şey söylemeyecektim ama iki canlı olduğumu anladım.


iki canlılık
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , İki canlı olma durumu


iki çenekliler
Anlamı:

1. isim , isim , bitki bilimi , bitki bilimi , isim , isim , bitki bilimi , bitki bilimi , Tohumlarında iki çenek bulunan kapalı tohumlu bitkiler sınıfı


iki çenetli
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , bitki bilimi , bitki bilimi , sıfat , sıfat , bitki bilimi , bitki bilimi , Çatladığında kabuğu iki çenete ayrılan (meyve)

2. hayvan bilimi , hayvan bilimi , hayvan bilimi , hayvan bilimi , İki parçalı kavkısı birbirine kaslarla bağlı yassı solungaçlılardan midye, istiridye vb. (hayvan)


iki çenetliler
Anlamı:

1. isim , isim , bitki bilimi , bitki bilimi , isim , isim , bitki bilimi , bitki bilimi , İki çenetli kabuklular sınıfı


iki çift laf (veya lakırtı veya söz) etmek
Anlamı:

1. birkaç söz söylemek

Örnek:

1. O keyfini etsin, karşılaştığı bir ahbapla iki çift lakırtı etsin de siz ne olursanız olun.

1. O keyfini etsin, karşılaştığı bir ahbapla iki çift lakırtı etsin de siz ne olursanız olun.

2. bir araya gelerek sohbet etmek


iki cihan
Anlamı:

1. isim , isim , mecaz , mecaz , isim , isim , mecaz , mecaz , İslam inancına göre bu dünya ve ebedî olan öteki dünya


iki cinslikli
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , biyoloji , biyoloji , sıfat , sıfat , biyoloji , biyoloji , İki eşeyli


iki çıplak bir hamama yakışır
Anlamı:

1. `iki yoksul kimsenin birbiriyle evlenmesi uygundur` anlamında kullanılan bir söz


iki deliye bir uslu koymuşlar
Anlamı:

1. `birbirleriyle anlaşamayan, kavga eden iki kişinin arasını bulacak bir akıllının olması gerekir` anlamında kullanılan bir söz


iki dilli
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , İki ayrı dilde olan

Örnek:

1. İki dilli sözlükler.

1. İki dilli sözlükler.

2. İki ayrı dile sahip olan

3. İki ayrı dili okuyup yazma gücünde ve becerisinde olan


iki dillilik
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , İki dilli olma durumu


iki dinle bir söyle
Anlamı:

1. `çok konuşmak doğru değildir` anlamında kullanılan bir söz


iki dirhem bir çekirdek
Anlamı:

1. çok güzel ve özenli giyinmiş

Örnek:

1. İki dirhem bir çekirdek kadınların başlarında şemsiye, ellerinde de yelpaze.

1. İki dirhem bir çekirdek kadınların başlarında şemsiye, ellerinde de yelpaze.


iki düzlemli
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , matematik , matematik , sıfat , sıfat , matematik , matematik , İki düzlemin kesişmesinden oluşan (açı)


iki el bir baş için
Anlamı:

1. `ancak kendi geçimini sağlayabilenler, başkalarına yardım edecek bir durumda değildir` anlamında kullanılan bir söz


iki eli (birinin) yakasında olmak
Anlamı:

1. kıyamette ondan davacı olmak

Örnek:

1. Babanın kanını yerde korsan öteki dünyada iki elim yakanda diye kışkırtmıştı.

1. Babanın kanını yerde korsan öteki dünyada iki elim yakanda diye kışkırtmıştı.


iki eli (kızıl) kanda olsa
Anlamı:

1. `elindeki iş ne kadar önemli olursa olsun` anlamında kullanılan bir söz

Örnek:

1. Eğer gece vakti hekim lazım olursa sen benim pencerenin altına gel, bir nara bas, iki elim kızıl kanda olsa yetişirim.

1. Eğer gece vakti hekim lazım olursa sen benim pencerenin altına gel, bir nara bas, iki elim kızıl kanda olsa yetişirim.


iki eli böğründe kalmak
Anlamı:

1. çaresiz kalıp ne yapacağını bilememek