Sözlük

Her geçen gün büyüyen ve güncellenen TDE sözlüğü...

92406 kayıt bulundu.

Sırala
ihtiyatlıca
Anlamı:

1. zarf , zarf , zarf , zarf , İhtiyatlı bir biçimde


Telaffuz : ihtiyatlı'ca

ihtiyatlılık
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , İhtiyatlı olma durumu, sakınganlık

Örnek:

1. Çok ciddi bir bilim adamının olağanüstü ihtiyatlılığı ile davrandıktan sonra olasılığın kapısını ardına kadar açıyor.

1. Çok ciddi bir bilim adamının olağanüstü ihtiyatlılığı ile davrandıktan sonra olasılığın kapısını ardına kadar açıyor.


ihtiyatsız
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , İhtiyatlı davranmayan


ihtiyatsızca
Anlamı:

1. zarf , zarf , zarf , zarf , İhtiyatsız bir biçimde


Telaffuz : ihtiyatsı'zca

ihtiyatsızlık
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , İhtiyatsız olma durumu

Örnek:

1. Bir aralık Cemile ihtiyatsızlıkla hastanın yanında, onun bir gün bir gümüş leğenle ibrikten bahsettiğini söyledi.

1. Bir aralık Cemile ihtiyatsızlıkla hastanın yanında, onun bir gün bir gümüş leğenle ibrikten bahsettiğini söyledi.


ihtiyatsızlık etmek
Anlamı:

1. önlem almadan davranmak


ihtizaz
Anlamı:

1. isim , isim , eskimiş , eskimiş , isim , isim , eskimiş , eskimiş , Titreşme, titreşim

2. fizik , fizik , fizik , fizik , Titreşim


Lisan : Arapça ihtizāz

Telaffuz : ihtiza:zı

ihtizaz etmek
Anlamı:

1. titreşmek

Örnek:

1. Misilsiz Mehmetçiğin süngüsü ucunda Allah Allah diye bir ses ihtizaz eder.

1. Misilsiz Mehmetçiğin süngüsü ucunda Allah Allah diye bir ses ihtizaz eder.


ihvan
Anlamı:

1. isim , isim , eskimiş , eskimiş , isim , isim , eskimiş , eskimiş , Yakın dostlar, arkadaşlar

2. Aynı okul veya tarikattan olan kimseler


Lisan : Arapça iḫvān

Telaffuz : ihva:nı

ihya
Anlamı:

1. isim , isim , eskimiş , eskimiş , isim , isim , eskimiş , eskimiş , Yeniden canlandırma, diriltme

2. Çok iyi duruma getirme, geliştirme, güçlendirme

3. Yeni bir güç, umut, erinç verme


Lisan : Arapça iḥyāʾ

Telaffuz : ihya:

ihya etmek
Anlamı:

1. canlandırmak

Örnek:

1. Bin türlü giriftliklerle akıp giden bugünkü ahval ve şeraiti yarın ihya etmek kabil midir?

1. Bin türlü giriftliklerle akıp giden bugünkü ahval ve şeraiti yarın ihya etmek kabil midir?

2. mutluluğa kavuşturmak

3. bayındır bir duruma getirmek


ihya olmak
Anlamı:

1. daha iyi bir duruma gelmek

Örnek:

1. Eskisinden daha çok gelsinler, söylesinler, önlerine dökül, ağızlarını ara, bana gel, ne söylediklerini haber ver, ihya olursun be Tevfik!

1. Eskisinden daha çok gelsinler, söylesinler, önlerine dökül, ağızlarını ara, bana gel, ne söylediklerini haber ver, ihya olursun be Tevfik!

2. mutluluğa kavuşmak

3. bayındır duruma getirilmek


ihzar

İlgili Kelimeler:

ihzar müzekkeresi

Anlamı:

1. isim , isim , eskimiş , eskimiş , isim , isim , eskimiş , eskimiş , Hazırlama, hazır etme


Lisan : Arapça iḥżār

Telaffuz : ihza:rı

ihzar müzekkeresi
Anlamı:

1. isim , isim , hukuk , hukuk , isim , isim , hukuk , hukuk , Mahkemece yapılan çağrıya uymayanların kolluk gücüyle mahkemeye gelmesini sağlamak için verilen yazılı emir


ihzari
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , eskimiş , eskimiş , sıfat , sıfat , eskimiş , eskimiş , Hazırlık niteliğinde olan, hazırlayıcı


Lisan : Arapça iḥżārī

Telaffuz : ihza:ri:

ikame

İlgili Kelimeler:

ikame mal

Anlamı:

1. isim , isim , eskimiş , eskimiş , isim , isim , eskimiş , eskimiş , Yerine koyma, yerine kullanma

2. Ayağa kaldırma, ayakta durdurma

3. Ortaya koyma

4. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Yerine konulan, yerine geçen


Lisan : Arapça iḳāme

Telaffuz : ika:me

ikame etmek
Anlamı:

1. yerine koymak

2. ayakta durdurmak

Örnek:

1. Nöbetçi ikame etmek.

1. Nöbetçi ikame etmek.

3. ortaya koymak

Örnek:

1. Mahkeme bir Musevi'nin Ari ırka mensup biri aleyhine ikame ettiği davayı kabule yanaşmıyor.

1. Mahkeme bir Musevi'nin Ari ırka mensup biri aleyhine ikame ettiği davayı kabule yanaşmıyor.


ikame mal
Anlamı:

1. isim , isim , hukuk , hukuk , isim , isim , hukuk , hukuk , Birbirlerinin yerine geçen, konulabilen mal

Örnek:

1. Şekerin bulunmadığı durumlarda pekmez bir ikame maldır.

1. Şekerin bulunmadığı durumlarda pekmez bir ikame maldır.


ikamet
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Bir yerde oturma, eğleşme


Lisan : Arapça iḳāmet

Telaffuz : ika:met

ikamet etmek
Anlamı:

1. bir yerde oturmak, eğleşmek

Örnek:

1. Bizim kahraman da şimdi burada ikamet ediyor.

1. Bizim kahraman da şimdi burada ikamet ediyor.


ikamete memur edilmek
Anlamı:

1. eskimiş , eskimiş , eskimiş , eskimiş , sürgün cezası verilmek


Ön Takı : (bir yerde)

ikametgâh

İlgili Kelimeler:

ikametgâh ilmühaberi, ikametgâh kâğıdı

Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Konut


Lisan : Arapça iḳāmet + Farsça -gāh

Telaffuz : ika:metgâ:hı

ikametgâh ilmühaberi
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Yerleşim belgesi


ikametgâh kâğıdı
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Yerleşim belgesi


ikametgâhsız
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , İkametgâhı olmayan

Örnek:

1. Polisler ikametgâhsız diye ensene yapışırlar, seni deliğe tıkarlar.

1. Polisler ikametgâhsız diye ensene yapışırlar, seni deliğe tıkarlar.