92406 kayıt bulundu.
1. teklifsiz konuşmada , teklifsiz konuşmada , teklifsiz konuşmada , teklifsiz konuşmada , gücünü tüketmek, bir daha düzelemeyecek bir duruma getirmek
1. Bunlar dişlerine kestirdikleri mahkûma iflahını kesinceye kadar gaddarca saldırırlar.
1. Bunlar dişlerine kestirdikleri mahkûma iflahını kesinceye kadar gaddarca saldırırlar.
iflas davası, iflas masası, anlaşmalı iflas, dolanlı iflas, hileli iflas, rol iflası
1. isim , isim , ticaret , ticaret , isim , isim , ticaret , ticaret , Borçlarını ödeyemediği mahkeme kararı ile tespit ve ilan olunan iş adamının durumu, batkı, batkınlık, müflislik
1. Her gün küçük tüccarlardan birisi iflasa sürükleniyordu.
1. Her gün küçük tüccarlardan birisi iflasa sürükleniyordu.
2. mecaz , mecaz , mecaz , mecaz , Yenilgiye uğrama, değerini yitirme
3. mecaz , mecaz , mecaz , mecaz , İşlevini veya görevini yapamama
Lisan : Arapça iflās
Telaffuz : ifla:sı, l ince okunur
1. teklifsiz konuşmada , teklifsiz konuşmada , teklifsiz konuşmada , teklifsiz konuşmada , ticarette batmak
2. her şeyini yitirmek
1. isim , isim , hukuk , hukuk , isim , isim , hukuk , hukuk , İflas işlerine bakan mahkemelerde açılan dava
1. bir kimse veya kuruluş için mahkeme kararıyla anaparasını yitirdiği açıklanmak, batmak
1. Ayna ithal edermiş, sonra iflas etmiş, az buçuk oynatmış.
1. Ayna ithal edermiş, sonra iflas etmiş, az buçuk oynatmış.
2. mecaz , mecaz , mecaz , mecaz , düşünce, iddia, tez, kimse vb. değeri düşmek
1. isim , isim , hukuk , hukuk , isim , isim , hukuk , hukuk , İflas eden kişi veya kuruluşun alacak ve borçlarını belirlemeye aynı zamanda düzenlemeye yetkili birim
1. isim , isim , eskimiş , eskimiş , isim , isim , eskimiş , eskimiş , Yok etme
2. Tüketme
Lisan : Arapça ifnāʾ
Telaffuz : ifna:
1. isim , isim , eskimiş , eskimiş , isim , isim , eskimiş , eskimiş , Bir şeyi başka bir biçime çevirme
2. biyoloji , biyoloji , biyoloji , biyoloji , Boşaltım
Lisan : Arapça ifrāġ
Telaffuz : ifra:ğı
ifrat derecede, ifrat tefrit
1. isim , isim , eskimiş , eskimiş , isim , isim , eskimiş , eskimiş , Herhangi bir konuda çok ileri gitme, ölçüyü aşma, aşırı davranma, taşkınlık, tefrit karşıtı
1. İfratlar bırakılırsa bürokrasiye karşı her türlü şiddet benim hoşuma gider.
1. İfratlar bırakılırsa bürokrasiye karşı her türlü şiddet benim hoşuma gider.
Lisan : Arapça ifrāṭ
Telaffuz : ifra:tı
1. zarf , zarf , zarf , zarf , Aşırı ölçüde
1. İfrat derecede nazik, sıkılgan, çocuk tavırlı bir adamdı.
1. İfrat derecede nazik, sıkılgan, çocuk tavırlı bir adamdı.
1. herhangi bir konuda çok ileri gitmek veya geride kalmak
1. isim , isim , eskimiş , eskimiş , isim , isim , eskimiş , eskimiş , Bir arazinin bölünmesi, parsellere ayrılması
2. biyoloji , biyoloji , biyoloji , biyoloji , Salgı
Lisan : Arapça ifrāz
Telaffuz : ifra:zı
1. bir araziyi bölmek, parsellere ayırmak
2. biyoloji , biyoloji , biyoloji , biyoloji , salgılamak
1. isim , isim , eskimiş , eskimiş , biyoloji , biyoloji , isim , isim , eskimiş , eskimiş , biyoloji , biyoloji , Vücuttan çıkan kan, irin, ter vb. şeyler, salgılar
Lisan : Arapça ifrāzāt
Telaffuz : ifra:za:tı
1. isim , isim , eskimiş , eskimiş , isim , isim , eskimiş , eskimiş , Doğu masal ve efsanelerinde kötü, korkunç cin
1. Masalların ifriti gibi birdenbire içimde korkunç bir çehre canlandı.
1. Masalların ifriti gibi birdenbire içimde korkunç bir çehre canlandı.
2. mecaz , mecaz , mecaz , mecaz , Öfkeli, ortalığı birbirine katan kimse
3. mecaz , mecaz , mecaz , mecaz , İçini kemiren, meşgul eden şey
1. İçimdeki bu ifriti öldürmek, sükûnumu bulmak için kendimle cenk ettim.
1. İçimdeki bu ifriti öldürmek, sükûnumu bulmak için kendimle cenk ettim.
Lisan : Arapça ʿifrīt
Telaffuz : ifri:ti
1. çok öfkelenmek, çok kızmak
1. Arzuma karşı konulunca ifrit kesildiğimi pek iyi bildiğinden ses çıkarmadı.
1. Arzuma karşı konulunca ifrit kesildiğimi pek iyi bildiğinden ses çıkarmadı.
1. nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , Çirkefleşmek
1. O halim selim, namazında niyazında hatun kişi on dakikanın içinde bir ifritleşsin, bir şirretleşsin.
1. O halim selim, namazında niyazında hatun kişi on dakikanın içinde bir ifritleşsin, bir şirretleşsin.
1. isim , isim , isim , isim , Gizli bir şeyi açığa çıkarma, yayma
1. Sen, anlaşılmaz bir ifşa kararıyla hayalimizin gözünü kör ettin.
1. Sen, anlaşılmaz bir ifşa kararıyla hayalimizin gözünü kör ettin.
Lisan : Arapça ifşāʾ
Telaffuz : ifşa:
1. gizli bir şeyi ortaya dökmek, açığa vurmak, yaymak, ilan etmek, afişe etmek, reklam etmek
1. İbni Haldun külliyatını tetebbu etmeyenlere sırlarını ifşa etmez eser.
1. İbni Haldun külliyatını tetebbu etmeyenlere sırlarını ifşa etmez eser.