Sözlük

Her geçen gün büyüyen ve güncellenen TDE sözlüğü...

92406 kayıt bulundu.

Sırala
içirmek fiil
Anlamı:

1. -i , -i , -i , -i , İçmesine yol açmak, içmesini sağlamak

Örnek:

1. Ben sana kahve değil ama güzel bir çay içiririm.

1. Ben sana kahve değil ama güzel bir çay içiririm.


içirtme
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , İçirtmek işi


içirtmek fiil
Anlamı:

1. -e , -e , -i , -i , -e , -e , -i , -i , İçmesine sebep olmak


içiş
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , İçme işi

Örnek:

1. İçiyor, hiç durmadan içiyordu denizi / Bu içiş asırlarca susuz bıraktı bizi

1. İçiyor, hiç durmadan içiyordu denizi / Bu içiş asırlarca susuz bıraktı bizi


içit
Anlamı:

1. isim , isim , eskimiş , eskimiş , isim , isim , eskimiş , eskimiş , İçilecek şey


içiverme
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , İçivermek işi


içivermek fiil
Anlamı:

1. -i , -i , -i , -i , Çabucak veya kısa sürede içmek


Telaffuz : içi'vermek

içki

İlgili Kelimeler:

içki âlemi, içki masası, içki psikozu, içki sefası, içki sofrası, ön içki

Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , İçinde alkol bulunan içecek

Örnek:

1. Masamızda ne içki ne yemiş ne meze eksildi.

1. Masamızda ne içki ne yemiş ne meze eksildi.

2. Bu içeceği içme işi

Örnek:

1. Arkadaş yoluna kumara, içkiye alıştım.

1. Arkadaş yoluna kumara, içkiye alıştım.


içki âlemi
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , İçkili yemek eğlentisi, içki sefası


içki masası
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , İçki sofrası


içki psikozu
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Alışkanlık hâlinde ve aşırı derecede içki kullanmanın yarattığı ağır bunalım


içki sefası
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , İçki âlemi


içki sofrası
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , İçki içilen sofra, içki masası


içkici
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , İçki yapan veya satan kimse

2. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Ayyaş

Örnek:

1. Sayacı Abdullah içkici bir adamdı ama evine de düşkündü.

1. Sayacı Abdullah içkici bir adamdı ama evine de düşkündü.


içkicilik
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , İçkicinin yaptığı iş

2. İçkici olma durumu


içkili
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , İçki içmiş olan

2. İçki içilen

Örnek:

1. Köylülerle beraber içkili belediye bahçesinin içinden saz dinledim.

1. Köylülerle beraber içkili belediye bahçesinin içinden saz dinledim.

3. zarf , zarf , zarf , zarf , İçki içmiş olarak

Örnek:

1. İçkili otomobil kullanılmaz.

1. İçkili otomobil kullanılmaz.


içkin
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , felsefe , felsefe , sıfat , sıfat , felsefe , felsefe , Varlığın içinde bulunan, varlığın yapısına karışmış olan, mündemiç

2. Yalnızca bilinçten olan, yalnızca bilinç içeriği olarak var olan, mündemiç

3. Deney içinde kalan, deneyi aşmayan

4. Dünya içinde, dünyada olan


içkinlik
Anlamı:

1. isim , isim , felsefe , felsefe , isim , isim , felsefe , felsefe , İçkin olma durumu


içkisiz
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , İçki içmemiş olan

2. İçki içilmeyen

Örnek:

1. İçkisiz eğlence yeri.

1. İçkisiz eğlence yeri.

3. zarf , zarf , zarf , zarf , İçki içmemiş olarak


içkisizlik
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , İçkisiz olma durumu


içlem
Anlamı:

1. isim , isim , mantık , mantık , isim , isim , mantık , mantık , Bir kavramın çağrıştırdığı kapsama giren niteliklerin veya taşıdığı özelliklerin bütünü, tazammun

Örnek:

1. Kuş sözcüğü bize canlı, havada uçan ve öten bir varlık anlatır; şu hâlde canlılık, uçuculuk ve ötücülük kuş kavramının içlemine giren niteliklerdir. Kartal, kırlangıç, tavuk ve öbür kuşlar ise birer kuş cinsi olduklarından bunun içlemini oluştururlar.

1. Kuş sözcüğü bize canlı, havada uçan ve öten bir varlık anlatır; şu hâlde canlılık, uçuculuk ve ötücülük kuş kavramının içlemine giren niteliklerdir. Kartal, kırlangıç, tavuk ve öbür kuşlar ise birer kuş cinsi olduklarından bunun içlemini oluştururlar.

2. Bir nesnenin içeriğini oluşturan şey

Örnek:

1. Onları gözünde büyüterek bilmem hangi gizli dinin esrarlı yasakları gibi gören, içlemlerini ve niteliklerini değiştiren benim.

1. Onları gözünde büyüterek bilmem hangi gizli dinin esrarlı yasakları gibi gören, içlemlerini ve niteliklerini değiştiren benim.


içlendirme
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , İçlendirmek işi


içlendirmek fiil
Anlamı:

1. -i , -i , -i , -i , İçlenmesine yol açmak

Örnek:

1. Nafile kederlerle bu adamcağızı içlendirmek neye yarar?

1. Nafile kederlerle bu adamcağızı içlendirmek neye yarar?


içleniş
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , İçlenme işi

Örnek:

1. Hoşlanıyordu işte bu romantik içlenişten.

1. Hoşlanıyordu işte bu romantik içlenişten.


içlenme
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , İçlenmek işi neya durumu

Örnek:

1. Paris menfasında sık sık yurtsamayı andırır, buruk bir içlenme gönlünü kaplıyor.

1. Paris menfasında sık sık yurtsamayı andırır, buruk bir içlenme gönlünü kaplıyor.