Sözlük

Her geçen gün büyüyen ve güncellenen TDE sözlüğü...

92406 kayıt bulundu.

Sırala
ibra

İlgili Kelimeler:

ibraname

Anlamı:

1. isim , isim , hukuk , hukuk , isim , isim , hukuk , hukuk , Aklama, temize çıkarma


Lisan : Arapça ibrāʾ

Telaffuz : ibra:

ibra etmek
Anlamı:

1. aklamak


İbradı
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Antalya iline bağlı ilçelerden biri


Özel: Evet

ibraname
Anlamı:

1. isim , isim , hukuk , hukuk , isim , isim , hukuk , hukuk , Aklama belgesi


Lisan : Arapça ibrāʾ + Farsça nāme

Telaffuz : ibra:na:me

İbrani
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Eski Yahudilere verilen ad


Özel: Evet

Lisan : Arapça ʿibrānī

Telaffuz : ibra:ni:

İbranice
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Bugün İsrail'de kullanılan Sami dili

2. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Bu dille yazılmış olan


Özel: Evet

Telaffuz : ibra:ni:ce

ibraz
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Ortaya koyma, gösterme, meydana çıkarma


Lisan : Arapça ibrāz

Telaffuz : ibra:z

ibraz etmek
Anlamı:

1. ortaya koymak, göstermek, meydana çıkarmak


ibre
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Ölçü aletleri, saat ve göstergelerde sayı veya işaret göstermeye yarayan hareketli iğne

Örnek:

1. Birtakım ışıklar yanıp sönüyor, kadranların ibreleri titreyerek yükselip alçalıyor.

1. Birtakım ışıklar yanıp sönüyor, kadranların ibreleri titreyerek yükselip alçalıyor.

2. Çam, ardıç, sedir vb. ağaçların yaprağı


Lisan : Arapça ibre

ibre birinden yana dönmek
Anlamı:

1. herhangi bir konuda birisi avantajlı duruma geçmek


ibret

İlgili Kelimeler:

ibretiâlem

Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Kötü bir olaydan alınması gereken ders, uyarıcı sonuç

Örnek:

1. Gören göze ibret vardır her şeyde.

1. Gören göze ibret vardır her şeyde.

2. sıfat , sıfat , halk ağzında , halk ağzında , sıfat , sıfat , halk ağzında , halk ağzında , Çirkin, kötü, acayip


Lisan : Arapça ʿibret

ibret almak
Anlamı:

1. ders almak

Örnek:

1. Azizim korkarım ki günün birinde bizi tamamıyla mahvedecek şey de bu olmasın, karşımızdakilerden biraz ibret almalıyız efendim.

1. Azizim korkarım ki günün birinde bizi tamamıyla mahvedecek şey de bu olmasın, karşımızdakilerden biraz ibret almalıyız efendim.


ibret olmak
Anlamı:

1. ders olmak

Örnek:

1. Bırak, günah işleyen cezasını çeksin, görene ibret olsun!

1. Bırak, günah işleyen cezasını çeksin, görene ibret olsun!


ibretamiz
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , eskimiş , eskimiş , sıfat , sıfat , eskimiş , eskimiş , İbret verici, ibret dolu


Lisan : Arapça ʿibret + Farsça -āmīz

Telaffuz : ibreta:miz

ibretiâlem
Anlamı:

1. isim , isim , eskimiş , eskimiş , isim , isim , eskimiş , eskimiş , Başkalarına örnek olan şey


Lisan : Arapça ʿibret + ʿālem

Telaffuz : ibre'tiâ:lem

ibretlik
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Ders alınacak nitelikte olan


ibrik

İlgili Kelimeler:

leğen ibrik, suibriği

Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Su koymaya yarayan kulplu, emzikli kap

Örnek:

1. Maden ibrikler büyük bir sanatla yapılırdı.

1. Maden ibrikler büyük bir sanatla yapılırdı.


Lisan : Arapça ibrīḳ

ibrikçi
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , İbrikle su taşıyan kimse

2. İbrikle su döken kimse

3. İbrik yapan veya satan kimse


ibrikçilik
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , İbrikçinin yaptığı iş


ibriktar
Anlamı:

1. isim , isim , tarih , tarih , isim , isim , tarih , tarih , Sarayın leğen, ibrik vb. eşyalarından sorumlu olan görevli

Örnek:

1. Büyük kâhya, kahveci, ibriktar sofa ile selamlık odalarında.

1. Büyük kâhya, kahveci, ibriktar sofa ile selamlık odalarında.


Lisan : Arapça ibrīḳ + Farsça -dār

ibriktarlık
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , İbriktarın yaptığı iş


ibrişim

İlgili Kelimeler:

ibrişim kurdu, gülibrişim

Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Kalınca bükülmüş ipek iplik

2. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Bu iplikten yapılmış


Lisan : Farsça ebrīşum

ibrişim kurdu
Anlamı:

1. isim , isim , hayvan bilimi , hayvan bilimi , isim , isim , hayvan bilimi , hayvan bilimi , İpek böceği


ibzal
Anlamı:

1. isim , isim , eskimiş , eskimiş , isim , isim , eskimiş , eskimiş , Esirgemeden bol bol verme, yapma veya söyleme


Lisan : Arapça ibẕāl

Telaffuz : ibza:li

ibzal etmek
Anlamı:

1. esirgemeden bol bol vermek, yapmak veya söylemek

Örnek:

1. Onu usta bir kuyumcu gibi işlemişsiniz, şeklinde bir cümle ile iltifatlarını ibzal ettiler, beni onurlandırdılar.

1. Onu usta bir kuyumcu gibi işlemişsiniz, şeklinde bir cümle ile iltifatlarını ibzal ettiler, beni onurlandırdılar.