Sözlük

Her geçen gün büyüyen ve güncellenen TDE sözlüğü...

92406 kayıt bulundu.

Sırala
hüzmeli
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Işık saçan

Örnek:

1. Kısa hüzmeli farları yaktı.

1. Kısa hüzmeli farları yaktı.


hüzne kapılmak
Anlamı:

1. hüzünlenmek


hüzün
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Gönül üzgünlüğü, gam, keder, sıkıntı

Örnek:

1. Morgun parlak mermer duvarlarında dağılan gölgemin hüzün verici bir görüntüsü var.

1. Morgun parlak mermer duvarlarında dağılan gölgemin hüzün verici bir görüntüsü var.


Lisan : Arapça ḥuzn

hüzün çökmek
Anlamı:

1. hüzünlenmek

Örnek:

1. O anda yalnız kahveye değil neredeyse bütün Niksar'a hüzün çöker, lambaların ışığı solgunlaşırdı.

1. O anda yalnız kahveye değil neredeyse bütün Niksar'a hüzün çöker, lambaların ışığı solgunlaşırdı.


hüzün duymak
Anlamı:

1. hüzünlü duruma gelmek, üzülmek


hüzünlendirme
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Hüzünlendirmek işi


hüzünlendirmek fiil
Anlamı:

1. -i , -i , -i , -i , Hüzünlü duruma getirmek

Örnek:

1. Bütün eski plaklar insanı hüzünlendirir.

1. Bütün eski plaklar insanı hüzünlendirir.


hüzünlenebilme
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Hüzünlenebilmek işi


hüzünlenebilmek fiil
Anlamı:

1. nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , Hüzünlenme ihtimali veya imkânı bulunmak


hüzünleniş
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Hüzünlenme işi


hüzünlenme
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Hüzünlenmek işi

Örnek:

1. Eski iş yerine son bir kere ifade vermek için gelmesi bile hüzünlenmesine neden olmuştu.

1. Eski iş yerine son bir kere ifade vermek için gelmesi bile hüzünlenmesine neden olmuştu.


hüzünlenmek fiil
Anlamı:

1. nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , Hüzünlü duruma gelmek, hüzün duymak


hüzünlü
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Gönle üzgünlük veren, iç kapanıklığına yol açan, hazin

Örnek:

1. Bir şey söylemeyerek hüzünlü bir hâlde gazetesinin başka sütunlarına geçer.

1. Bir şey söylemeyerek hüzünlü bir hâlde gazetesinin başka sütunlarına geçer.


hüzünlülük
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Hüzünlü olma durumu, hazinlik


hüzünsüz
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Hüznü olmayan, şen (kimse)


hüzünsüzlük
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Hüzünsüz olma durumu

Örnek:

1. Annemin bütün çizgileri aşağı çekik yüzünde bile âdeta bir hüzünsüzlük var.

1. Annemin bütün çizgileri aşağı çekik yüzünde bile âdeta bir hüzünsüzlük var.


huzur

İlgili Kelimeler:

huzurevi, huzur hakkı, hakkıhuzur

Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Dirlik, baş dinçliği, gönül rahatlığı, rahatlık, erinç

Örnek:

1. Fakat böyle bir zevk ve huzurun devam ve bekası olamaz.

1. Fakat böyle bir zevk ve huzurun devam ve bekası olamaz.

2. Ön, yan, kat, makam, yamaç

Örnek:

1. Ertesi sabah tutukluyu huzuruna çağırtıp ona düşüncesini söylediğinde hiç beklemediği bir karşılık aldı.

1. Ertesi sabah tutukluyu huzuruna çağırtıp ona düşüncesini söylediğinde hiç beklemediği bir karşılık aldı.

3. eskimiş , eskimiş , eskimiş , eskimiş , Bir yerde bulunma

Örnek:

1. Bu sorunun konuşulması için sizin huzurunuz şarttır.

1. Bu sorunun konuşulması için sizin huzurunuz şarttır.

4. eskimiş , eskimiş , eskimiş , eskimiş , Padişah katı

Örnek:

1. Huzura çıkmak.

1. Huzura çıkmak.


Lisan : Arapça ḥużūr

Telaffuz : huzu:ru

huzur bulmak
Anlamı:

1. ruhsal yönden rahatlamak


huzur hakkı
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Belli bir konuyu görüşmek için toplanan bir kurulun üyelerine ödenen para, hakkıhuzur


huzur vermek
Anlamı:

1. gönül rahatlığı, dirlik vermek, dinlendirmek

Örnek:

1. Kendisine her zaman huzur veren o kokuyu, anasının kokusunu duyar duymaz tatlı tatlı mırıldanmaya başladı.

1. Kendisine her zaman huzur veren o kokuyu, anasının kokusunu duyar duymaz tatlı tatlı mırıldanmaya başladı.


huzurevi
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Yaşlanmış kimselerin bakımlarının yapıldığı ve barındığı kurum


Telaffuz : huzu'revi

huzurlu
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Huzuru olan, rahat

Örnek:

1. Beni orada sıcak bir yuva, huzurlu konuklar, mutlu bir kadın bekliyor.

1. Beni orada sıcak bir yuva, huzurlu konuklar, mutlu bir kadın bekliyor.


huzurluluk
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Huzurlu olma durumu


huzursuz
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Huzuru olmayan, tedirgin, rahatsız

Örnek:

1. Parasız, arkadaşsız, huzursuz, düzensiz, yan aç yarı tok bir yaşam sürdürüyorduk.

1. Parasız, arkadaşsız, huzursuz, düzensiz, yan aç yarı tok bir yaşam sürdürüyorduk.

2. zarf , zarf , zarf , zarf , Tedirgin, rahatsız bir biçimde

Örnek:

1. Huzursuzluğum arttıkça uykuya sığınıyor, sonlarını hatırlayamadığım rüyalardan daha da huzursuz uyanıyorum.

1. Huzursuzluğum arttıkça uykuya sığınıyor, sonlarını hatırlayamadığım rüyalardan daha da huzursuz uyanıyorum.


huzursuzca
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Biraz huzursuz

2. zarf , zarf , zarf , zarf , (huzursu'zca) Huzursuz bir biçimde