Sözlük

Her geçen gün büyüyen ve güncellenen TDE sözlüğü...

92406 kayıt bulundu.

Sırala
geçit vermek
Anlamı:

1. çay, ırmak, dağ vb.nin geçilecek bir yeri olmak


geçiverme
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Geçivermek işi


geçivermek fiil
Anlamı:

1. -i , -i , -den , -den , -i , -i , -den , -den , Çabucak veya kısa sürede geçmek

Örnek:

1. Onlar akşama kadar makine ile koca dairenin yığılan kâğıtlarını yazıp geçiveriyorlardı.

1. Onlar akşama kadar makine ile koca dairenin yığılan kâğıtlarını yazıp geçiveriyorlardı.


Telaffuz : geçi'vermek

geçkin
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , İhtiyarlamaya yüz tutmuş, yaşlanmış

Örnek:

1. Cemile geçkin, kısa boylu, tombul, konuşkan bir kızdır.

1. Cemile geçkin, kısa boylu, tombul, konuşkan bir kızdır.

2. Geçmiş

Örnek:

1. Sanki otuzunu geçkin kadın o değil!

1. Sanki otuzunu geçkin kadın o değil!

3. Gereğinden çok olgun veya solmaya başlamış (bitki)

Örnek:

1. Geçkin bir karpuz.

1. Geçkin bir karpuz.


geçkince
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Yaşı biraz ilerlemiş olan


geçkinlik
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Geçkin olma durumu


geçme
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Geçmek işi, mürur

2. Birbirinin içine geçirilerek tutturulan iki şeyden birinde bulunan çıkıntılı parça

3. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Çakılmış, yapıştırılmış veya lehimlenmiş olmayıp gereğinde sökülebilecek biçimde parçaları birbirine takılıp kenetlenmiş olan

Örnek:

1. Geçme çerçeve.

1. Geçme çerçeve.


geçme namert köprüsünden, ko aparsın su seni
Anlamı:

1. `namerde karşı minnet altında kalmaktansa sıkıntıya katlan` anlamında kullanılan bir söz


geçmek fiil

İlgili Kelimeler:

geçgeç, gelgeç, yeregeçen, yolgeçen hanı, genelgeçer, çok geçmeden, ödegeç, serdengeçti, vazgeçmek

Anlamı:

1. -e , -e , -e , -e , Bir yerden başka bir yere gitmek

Örnek:

1. Elindeki kitabı bırakıp bulundukları odaya geçtim.

1. Elindeki kitabı bırakıp bulundukları odaya geçtim.

2. -den , -den , -den , -den , Bir yandan girip diğer yandan çıkmak

Örnek:

1. İplik iğne deliğinden zor geçti.

1. İplik iğne deliğinden zor geçti.

3. -den , -den , -den , -den , Yol, araç veya akarsu bir yerin yakınından veya içinden gitmek

Örnek:

1. Eve giderken sizin sokaktan geçeriz.

1. Eve giderken sizin sokaktan geçeriz.

4. -den , -den , -den , -den , Bir duruma uğramak, konu olmak

Örnek:

1. Dayaktan geçmek. Muayeneden geçmek.

1. Dayaktan geçmek. Muayeneden geçmek.

5. -den , -den , -den , -den , Bırakmak, vazgeçmek

Örnek:

1. Bana yârden geç derler / Seven yârden geçilir mi?

1. Bana yârden geç derler / Seven yârden geçilir mi?

6. -de , -de , -de , -de , Yaşamak

7. -den , -den , -den , -den , Bir şeyi bundan böyle yapma durumunda olmamak

Örnek:

1. Hakkın var. Ne çare ki bizden geçti diye söyleniyor.

1. Hakkın var. Ne çare ki bizden geçti diye söyleniyor.

8. -de , -de , -de , -de , Olmak, vuku bulmak, cereyan etmek

Örnek:

1. Bu odanın içinde geçen aşk anları artık çok uzaklardaydı.

1. Bu odanın içinde geçen aşk anları artık çok uzaklardaydı.

9. -e , -e , -i , -i , -den , -den , -e , -e , -i , -i , -den , -den , Hastalık bulaşmak, sirayet etmek

Örnek:

1. Hastalık bana ondan geçti.

1. Hastalık bana ondan geçti.

10. -e , -e , -den , -den , -e , -e , -den , -den , Herhangi bir durum, soya çekim yoluyla birinde görünmek

Örnek:

1. Bu titizlik ona babasından geçmiş.

1. Bu titizlik ona babasından geçmiş.

11. -e , -e , -den , -den , -e , -e , -den , -den , Bulunduğu yeri veya konumu değiştirmek

12. Bir yeri aşmak, öbür yana ulaşmak

Örnek:

1. İstanbul'a geçecek değil, parmağımı kımıldatacak takatim yok.

1. İstanbul'a geçecek değil, parmağımı kımıldatacak takatim yok.

13. Yerini bırakıp başka yer almak

14. -den , -den , -den , -den , Bir konu üzerinde veya bir yerde çalışmış olmak

Örnek:

1. Şimdiki tuluat artistlerinin çoğu oradan geçtiler.

1. Şimdiki tuluat artistlerinin çoğu oradan geçtiler.

15. Etki yapmak, işlemek

Örnek:

1. Soğuk, ciğerime geçti. Başına güneş geçmiş.

1. Soğuk, ciğerime geçti. Başına güneş geçmiş.

16. Görev almak

Örnek:

1. İktidara geçmek.

1. İktidara geçmek.

17. Kalmak, devrolmak

Örnek:

1. Paralar suyunu çekti. Fabrika da olduğu gibi Nihat'a geçti.

1. Paralar suyunu çekti. Fabrika da olduğu gibi Nihat'a geçti.

18. -i , -i , -i , -i , Geride bırakmak, aşmak

Örnek:

1. Bizim yelkenli vapuru geçecek. Ordu sınırı geçti. Çocuğun boyu babasını geçti.

1. Bizim yelkenli vapuru geçecek. Ordu sınırı geçti. Çocuğun boyu babasını geçti.

19. nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , Tükenmek, bitmek, sona ermek

Örnek:

1. Yavaş yavaş bu hırs geçer.

1. Yavaş yavaş bu hırs geçer.

20. -i , -i , -i , -i , Üstünlük sağlamak

21. -i , -i , -i , -i , Söylemeden veya bitirmeden atlamak

Örnek:

1. O meseleyi geçelim. O bahsi geç!

1. O meseleyi geçelim. O bahsi geç!

22. -i , -i , -i , -i , Zamanı aşmak, geride bırakmak

Örnek:

1. Şehzadebaşı'na geldikleri zaman saat onu geçiyordu.

1. Şehzadebaşı'na geldikleri zaman saat onu geçiyordu.

23. -le , -le , -le , -le , Harcamak

Örnek:

1. Bütün günüm seni takip etmekle geçti.

1. Bütün günüm seni takip etmekle geçti.

24. -i , -i , -i , -i , Bir müzik parçasını meşk ederek öğrenmek, çalmak veya söylemek

25. -i , -i , -den , -den , -i , -i , -den , -den , Birinden meşk etmek

Örnek:

1. Bu şarkıyı kimden geçtiniz.

1. Bu şarkıyı kimden geçtiniz.

26. Haberi bir iletişim aracı ile bildirmek

Örnek:

1. Ankara haberlerini gazetesine geçiyormuş.

1. Ankara haberlerini gazetesine geçiyormuş.

27. nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , Sönmek

Örnek:

1. Ocak sönmüş, koru bile geçmişti.

1. Ocak sönmüş, koru bile geçmişti.

28. Yazılmak, girmek

Örnek:

1. Tarihe geçmek. Kitaba geçmek.

1. Tarihe geçmek. Kitaba geçmek.

29. nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , Sürümü olmak, satılmak

30. -e , -e , -i , -i , -e , -e , -i , -i , Konuşmada sözü geçmek veya basında yer almak

Örnek:

1. Kısa süren bir hastalıktan sonra göçüp gideceğini hissetmiş hatta ölümünün gazetelere bile geçmemesini istemişti.

1. Kısa süren bir hastalıktan sonra göçüp gideceğini hissetmiş hatta ölümünün gazetelere bile geçmemesini istemişti.

31. nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , Kullanımda olmak, tedavülde olmak

Örnek:

1. Bu para artık geçmiyor.

1. Bu para artık geçmiyor.

32. nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , Kabul edilemez olmak

Örnek:

1. Senin paran burada geçmez.

1. Senin paran burada geçmez.

33. nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , Okulda, sınavda başarı göstermek

Örnek:

1. Çocuk bu yıl geçti.

1. Çocuk bu yıl geçti.

34. Bir yere gidip oturmak

35. nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , Çok bekletilmekten çürümeye yüz tutmak

Örnek:

1. Bu karpuz geçmiş.

1. Bu karpuz geçmiş.

36. nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , Sıyrılmak, kurtulmak, işin içinden çıkmak

Örnek:

1. Görmedim, dedi, geçti.

1. Görmedim, dedi, geçti.

37. argo , argo , yardımcı fiil , yardımcı fiil , argo , argo , yardımcı fiil , yardımcı fiil , Bazı kelimelerle birleşik fiil yapar

Örnek:

1. lska geçmek. Diskur geçmek.

1. lska geçmek. Diskur geçmek.

38. -e , -e , -i , -i , halk ağzında , halk ağzında , -e , -e , -i , -i , halk ağzında , halk ağzında , Çekiştirmek, yermek

Örnek:

1. Beni sana geçmişler / Vallahi ben demedim

1. Beni sana geçmişler / Vallahi ben demedim


geçmeli
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Geçmesi olan

Örnek:

1. Geçmeli demir.

1. Geçmeli demir.


geçmelik
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Bazı yerlerden geçenlerin ödemek zorunda oldukları para, müruriye


geçmez

İlgili Kelimeler:

geçmez akçe

Anlamı:

1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Kullanımı olmayan

2. Değerini yitirmiş


geçmez akçe
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Tedavülde olmayan para

2. mecaz , mecaz , mecaz , mecaz , Değerini yitirmiş kimse veya nesne


geçmez not
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Eğitim ve öğretimde başarısızlığı gösteren not


geçmezlik
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Geçmez olma durumu


geçmiş

İlgili Kelimeler:

geçmişseverlik, geçmiş zaman, geçmiş zaman görünümü, geçmiş zaman sıfat-fiili, geçmişi kandilli, geçmişi kınalı, belirli geçmiş, belirsiz geçmiş, gelmiş geçmiş, öz geçmiş

Anlamı:

1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Geçme işini yapmış

2. Zaman bakımından geride kalmış, esbak

Örnek:

1. Bu eski sesler içinde geçmiş zamanlar uyuyor, uyanıyor, geriniyor, yaşıyor gibidir.

1. Bu eski sesler içinde geçmiş zamanlar uyuyor, uyanıyor, geriniyor, yaşıyor gibidir.

3. Çürümeye yüz tutmuş

4. isim , isim , isim , isim , Bugüne göre geride kalmış olan zaman, mazi

Örnek:

1. Onlar bu davranışlarıyla geçmişte sadece huzursuzluk yarattı.

1. Onlar bu davranışlarıyla geçmişte sadece huzursuzluk yarattı.

5. isim , isim , isim , isim , Arkada kalan hayat

Örnek:

1. Perde perde örtülü olan eski bir geçmişten kulaklarına garip bir fısıltı gelmişti.

1. Perde perde örtülü olan eski bir geçmişten kulaklarına garip bir fısıltı gelmişti.

6. isim , isim , isim , isim , Birinin ölmüş ana, baba ve yakınları

Örnek:

1. Senin de yedi göbek geçmişine rahmet okusun ha?

1. Senin de yedi göbek geçmişine rahmet okusun ha?


geçmiş ola
Anlamı:

1. `o fırsat bir daha ele geçmez` anlamında kullanılan bir söz


geçmiş olsun
Anlamı:

1. hastalananlara, kaza geçirenlere, beklenmedik büyük bir olumsuz durumdan kurtulanlara veya hapishaneye girenlere söylenen iyi dilek sözü

Örnek:

1. Geçmiş olsun ağabey, ne oldu sana böyle?

1. Geçmiş olsun ağabey, ne oldu sana böyle?


geçmiş zaman

İlgili Kelimeler:

geçmiş zaman görünümü

Anlamı:

1. isim , isim , dil bilgisi , dil bilgisi , isim , isim , dil bilgisi , dil bilgisi , Fiilin belirttiği zaman kavramının, içinde bulunulan zamandan önceye ait olması, mazi. Ali geldi, Ahmet bu havada İstanbul 'a gidip gelmiş gibi


geçmiş zaman görünümü
Anlamı:

1. isim , isim , dil bilgisi , dil bilgisi , isim , isim , dil bilgisi , dil bilgisi , Belirsiz geçmiş zaman eki almış fiille yardımcı fiilin veya başka bir fiilin birlikte kullanılmasından ortaya çıkan ve olayın tamamlanmış olduğu kavramını veren görünüm: Gelmiş olmak, gitmiş olmak, vermiş bulunmak gibi


geçmiş zaman sıfat-fiili
Anlamı:

1. isim , isim , dil bilgisi , dil bilgisi , isim , isim , dil bilgisi , dil bilgisi , Geçmiş zaman kavramı veren ve isim, sıfat gibi kullanılan, -dik veya -miş ekleriyle kurulan sıfat-fiil: Bildiklerinizi anlatın. Tanıdık adam. Geçmişi saygıyla anıyoruz cümlelerindeki bildik, tanıdık, geçmiş birer geçmiş zaman sıfat-fiilidir


geçmişe mazi, yenmişe kuzu derler
Anlamı:

1. `geçmişte kalan olayların üzerinde durulmasında bir yarar yoktur` anlamında kullanılan bir söz


geçmişi kandilli
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , argo , argo , sıfat , sıfat , argo , argo , Geçmişi kınalı


geçmişi kınalı
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , argo , argo , sıfat , sıfat , argo , argo , Yaramaz, kötü (kimse), geçmişi kandilli

Örnek:

1. O geçmişi kınalılara acımaya gelmez.

1. O geçmişi kınalılara acımaya gelmez.


geçmişi olmak
Anlamı:

1. aralarında eskiye dayanan dostluk, arkadaşlık olmak

2. aralarında kırgınlığa yol açacak bir durum geçmiş bulunmak


Ön Takı : (biriyle)