92406 kayıt bulundu.
1. isim , isim , mecaz , mecaz , isim , isim , mecaz , mecaz , Kişinin yaşamını sürdürebilmesi için gerekli olan şeyler bütünü
1. Akmasa da damlar. Her hâlde bir tahsisatları vardır. Geçim dünyası...
1. Akmasa da damlar. Her hâlde bir tahsisatları vardır. Geçim dünyası...
1. isim , isim , mecaz , mecaz , isim , isim , mecaz , mecaz , Yaşamak için gereken kazancın sağlandığı iş yeri
1. isim , isim , isim , isim , Geçinmede çekilen güçlük, geçim derdi, geçim zorluğu
1. İlk kez kiralık bir evde yaşayacaktı, dulluğun ve geçim sıkıntısının ne demek olduğunu öğrenecekti.
1. İlk kez kiralık bir evde yaşayacaktı, dulluğun ve geçim sıkıntısının ne demek olduğunu öğrenecekti.
1. isim , isim , isim , isim , Yaşamak için gereken kazancı sağlama aracı veya çaresi
1. Herkes ne yapıp yapıp bir geçim yolu bulma peşindeydi.
1. Herkes ne yapıp yapıp bir geçim yolu bulma peşindeydi.
1. geçinmek için yeteri kadar para kazanmak
1. Biri elbise askısı yapıyor, diğeri de yapılanları satıyor, böylece geçimlerini doğrultuyorlardı.
1. Biri elbise askısı yapıyor, diğeri de yapılanları satıyor, böylece geçimlerini doğrultuyorlardı.
1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Çevresindekilerle iyi geçinen
1. Geçimli insan.
1. Geçimli insan.
1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Çevresindekilerle iyi geçinemeyen, kavga çıkaran, dirliksiz
1. nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , Çevresindekilerle iyi geçinememek
1. isim , isim , isim , isim , Geçimsiz olma durumu
1. Şu kavgaların, geçimsizliklerin, şu küçük küçük didişmelerin ne manası var?
1. Şu kavgaların, geçimsizliklerin, şu küçük küçük didişmelerin ne manası var?
1. -i , -i , -i , -i , Geçindirme ihtimali veya imkânı bulunmak
1. Elindeki para kendini bir sene geçindirebilirdi. Bir müddet için artık onun ensesine şaklayacak maişet kamçısı kalmıştı.
1. Elindeki para kendini bir sene geçindirebilirdi. Bir müddet için artık onun ensesine şaklayacak maişet kamçısı kalmıştı.
2. Geçindirmeye gücü yetmek
1. isim , isim , isim , isim , Geçindirmek işi
1. Görevlerini yerine getirerek evlerini geçindirmeye çalışıyorlar.
1. Görevlerini yerine getirerek evlerini geçindirmeye çalışıyorlar.
1. nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , Geçinme imkânı bulunmak
1. Ve bu nakdî fedakârlıkların yekûnuyla, dört beş aile rahat rahat geçinebilirdi.
1. Ve bu nakdî fedakârlıkların yekûnuyla, dört beş aile rahat rahat geçinebilirdi.
2. Geçinmeye gücü yetmek
1. nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , Geçinme işi yapılmak
1. Hoş zaten bunların hiçbiri geçinilir, bağdaşılır insanlar değildi ya.
1. Hoş zaten bunların hiçbiri geçinilir, bağdaşılır insanlar değildi ya.
1. çok iyi değilse de şöyle böyle geçinmek
1. Sözün tam anlamıyla bu sayede geçinip gidiyordu.
1. Sözün tam anlamıyla bu sayede geçinip gidiyordu.
1. `bu söylediklerinizi kabul etmiyorum, daha mantıklı sözler söyleyin` anlamında kullanılan bir söz
2. bilgi yarışmalarında kendisinden sonraki yarışmacıya geçilmesini istemek için veya bir sonraki soruya geçmek için söylenen bir söz