92406 kayıt bulundu.
1. zarf , zarf , zarf , zarf , Gece vaktinde
1. Büyük işleri götürü vererek onları geceleri de çalıştırırdı.
1. Büyük işleri götürü vererek onları geceleri de çalıştırırdı.
2. Her gece
1. Bu günden sonra geceleri dolaşma huyu edindim.
1. Bu günden sonra geceleri dolaşma huyu edindim.
1. zarf , zarf , zarf , zarf , Gece
1. Geceleyin bir ses böler uykumu / İçim ürpermeyle dolar, nerdesin?
1. Geceleyin bir ses böler uykumu / İçim ürpermeyle dolar, nerdesin?
Telaffuz : gece'leyin
iki geçeli
1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Geçesi (II) olan
1. Balat kapısından girdim içeri / Boliçeler oturmuş iki geçeli
1. Balat kapısından girdim içeri / Boliçeler oturmuş iki geçeli
1. zarf , zarf , zarf , zarf , Hem gece hem gündüz, sürekli, aralıksız, durmaksızın
1. Çoluk çocuğunun nafakası için geceli gündüzlü örs başından ayrılmayan demirciyi göreyim, dedim, bir gün.
1. Çoluk çocuğunun nafakası için geceli gündüzlü örs başından ayrılmayan demirciyi göreyim, dedim, bir gün.
gecelik entari
1. isim , isim , isim , isim , Yatakta giyilen giysi, gömlek
1. Sabahleyin giyinmem, gecelikle dolaşırım.
1. Sabahleyin giyinmem, gecelikle dolaşırım.
2. Bir gece için ödenen ücret
1. Geceliği beş milyon lira olan oda.
1. Geceliği beş milyon lira olan oda.
3. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Geceye özgü olan, gece kullanılan
1. Yatarken beyaz gecelik entarisini giyer ve başına da küçücük gecelik takkesini geçirirmiş.
1. Yatarken beyaz gecelik entarisini giyer ve başına da küçücük gecelik takkesini geçirirmiş.
1. isim , isim , isim , isim , Erkeklerin pijama yerine giydiği uzun, düz üstlük
1. Babam gecelik entarisiyle makatta oturuyordu.
1. Babam gecelik entarisiyle makatta oturuyordu.
1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Bir önceki (hafta, ay, yaz, kış vb.)
1. Yine bir gün o kızı geçen yıl gördüğü incirlikte bir daha gördü.
1. Yine bir gün o kızı geçen yıl gördüğü incirlikte bir daha gördü.
1. zarf , zarf , zarf , zarf , Geçenlerde
1. Geçende Halim'in sökülen pantolonunu sokak içindeki pantoloncuya götürdüm.
1. Geçende Halim'in sökülen pantolonunu sokak içindeki pantoloncuya götürdüm.
1. zarf , zarf , zarf , zarf , Yakın bir geçmişte, yakında, geçende
1. Geçenlerde bir iş adamı bakarada yüz bin liraya yakın para kaybetti.
1. Geçenlerde bir iş adamı bakarada yüz bin liraya yakın para kaybetti.
geçer akçe, geçer değer, geçer not, belgegeçer
1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Yürürlükte bulunan, geçerliği olan, kullanılan
1. Geçer para.
1. Geçer para.
2. Beğenilen, makbul, mergup
3. Geçme özelliği olan
4. isim , isim , isim , isim , Geçer not
1. Türkçe dersinden geçer almışım.
1. Türkçe dersinden geçer almışım.
1. sıfat , sıfat , mecaz , mecaz , sıfat , sıfat , mecaz , mecaz , Herkesçe aranan, beğenilen, muteber
1. Gitgide geçer akçe olmaktan çıkmıştır.
1. Gitgide geçer akçe olmaktan çıkmıştır.
1. isim , isim , isim , isim , Bir malın veya hisse senedinin borsadaki değeri, kotasyon