Sözlük

Her geçen gün büyüyen ve güncellenen TDE sözlüğü...

92406 kayıt bulundu.

Sırala
gâvur orucu gibi uzamak
Anlamı:

1. bir iş gereğinden çok sürmek, sürüncemede kalmak


gâvura kızıp oruç yemek (veya bozmak)
Anlamı:

1. başkasına kızıp kendisine zararlı olan bir iş yapmak


gâvurca
Anlamı:

1. isim , isim , halk ağzında , halk ağzında , isim , isim , halk ağzında , halk ağzında , Batılıların konuştuğu yabancı dillerden herhangi biri

2. zarf , zarf , mecaz , mecaz , zarf , zarf , mecaz , mecaz , (gâvu'rca) Acımasız bir biçimde, insafsızca, gâvurcasına

Örnek:

1. Gâvurca davranıyor.

1. Gâvurca davranıyor.


gâvurcasına
Anlamı:

1. zarf , zarf , zarf , zarf , Gâvurca


Telaffuz : gâvu'rcasına

gâvurlaşma
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Gâvurlaşmak işi


gâvurlaşmak fiil
Anlamı:

1. nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , Gâvur olmak

2. Acımasız davranmaya başlamak


gâvurluk
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Gâvur olma durumu, dinsizlik

2. mecaz , mecaz , mecaz , mecaz , Acımasızlık, insafsızlık, gaddarlık


gâvurluk etmek
Anlamı:

1. acımasız, insafsız davranışlarda bulunmak, gaddarlık etmek


gâvurun ekmeğini yiyen gâvurun kılıcını çalar
Anlamı:

1. `kişi, inançları ayrı da olsa, hoşlanmasa da geçimini sağlayan kimseye hizmet eder` anlamında kullanılan bir söz


gayakol
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Peygamber ağacı reçinesinden çıkarılan ve hekimlikte kullanılan bir sıvı


Lisan : Fransızca gaïacol

gaybubet
Anlamı:

1. isim , isim , eskimiş , eskimiş , isim , isim , eskimiş , eskimiş , Göz önünde bulunmama

Örnek:

1. Gaybubeti sırasında geçen hadiselere dair tafsilatı bir kere de kulaklarıyla dinlemek istiyor.

1. Gaybubeti sırasında geçen hadiselere dair tafsilatı bir kere de kulaklarıyla dinlemek istiyor.


Lisan : Arapça ġaybūbet

Telaffuz : gaybu:bet

gaybubet etmek
Anlamı:

1. göz önünde bulunmamak


gayda
Anlamı:

1. isim , isim , müzik , müzik , isim , isim , müzik , müzik , Kamıştan yapılmış çift düdük ve tulumdan oluşan, tiz sesli, nefesli, İskoçların millî çalgısı

Örnek:

1. Her taraftan gayda sesleri kopar, yollar köylülerle dolardı.

1. Her taraftan gayda sesleri kopar, yollar köylülerle dolardı.


Telaffuz : ga'yda

gaydacı
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Gayda çalan veya yapıp satan kimse


gaydacılık
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Gaydacının yaptığı iş


gaye
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Elde edilmesi gereken, ulaşılmak istenen şey, amaç, maksat

Örnek:

1. İnsanoğlunun gayesi ölmek değil, yaşamak ve galebe çalmaktır.

1. İnsanoğlunun gayesi ölmek değil, yaşamak ve galebe çalmaktır.


Lisan : Arapça ġāye

Telaffuz : ga:ye

gayeli
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Amacı olan


gayelilik
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Gayeli olma durumu


gayesiz
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Amacı olmayan

2. zarf , zarf , zarf , zarf , Herhangi bir amaç olmadan

Örnek:

1. Hayvanlar gibi gayesiz, teşkilatsız, medeniyetsiz yaşayamayız.

1. Hayvanlar gibi gayesiz, teşkilatsız, medeniyetsiz yaşayamayız.


gayesizlik
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Gayesiz olma durumu


gayet
Anlamı:

1. zarf , zarf , zarf , zarf , Pek, çok, pek çok, aşırı bir biçimde

Örnek:

1. Soframızda gayet samimi birkaç misafirimiz bulunur.

1. Soframızda gayet samimi birkaç misafirimiz bulunur.


Lisan : Arapça ġāyet

Telaffuz : ga:yet

gayetle
Anlamı:

1. zarf , zarf , eskimiş , eskimiş , zarf , zarf , eskimiş , eskimiş , Aşırı derecede

Örnek:

1. Gayetle zengin bir ailenin kıymetli, tek evladı.

1. Gayetle zengin bir ailenin kıymetli, tek evladı.


Telaffuz : ga:ye'tle

gayr
Anlamı:

1. isim , isim , eskimiş , eskimiş , isim , isim , eskimiş , eskimiş , Başka kimse, başkası

Örnek:

1. Gayre muhtaç olmamak.

1. Gayre muhtaç olmamak.


Lisan : Arapça ġayr

gayret

İlgili Kelimeler:

gayret kuşağı

Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Çalışma, çaba, çalışma isteği

Örnek:

1. Arkadaşlarına yardımcı olmak arzu ve gayreti onu acıklı bir duruma düşürüyordu.

1. Arkadaşlarına yardımcı olmak arzu ve gayreti onu acıklı bir duruma düşürüyordu.

2. Koruma, esirgeme, kayırma duygusu

Örnek:

1. Hemşehrilik gayreti.

1. Hemşehrilik gayreti.

3. eskimiş , eskimiş , eskimiş , eskimiş , Kutsal sayılan şeylere yabancıların saldırmasını görmekten doğan dayanamama duygusu


Lisan : Arapça ġayret

gayret dayıya düştü
Anlamı:

1. `iş, onu başarabilecek olana kaldı` anlamında kullanılan bir söz

Örnek:

1. Gayret dayıya düştü, bu işe sen el atmazsan olmayacak.

1. Gayret dayıya düştü, bu işe sen el atmazsan olmayacak.