Sözlük

Her geçen gün büyüyen ve güncellenen TDE sözlüğü...

92406 kayıt bulundu.

Sırala
gar
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Demir yolu ile yolculuk edenlerin gereksinimlerinin geniş ölçüde karşılandığı büyük tren istasyonu

Örnek:

1. Bu beylerle Selânik Garı'nın civarında bazı bahçelerden geçerek gidiyorduk.

1. Bu beylerle Selânik Garı'nın civarında bazı bahçelerden geçerek gidiyorduk.


Lisan : Fransızca gare

garabet
Anlamı:

1. isim , isim , eskimiş , eskimiş , isim , isim , eskimiş , eskimiş , Yadırganacak yönü olma, gariplik, tuhaflık

Örnek:

1. Bu kızda izahı güç bir garabet var.

1. Bu kızda izahı güç bir garabet var.


Lisan : Arapça ġarābet

Telaffuz : gara:bet

garaip
Anlamı:

1. isim , isim , eskimiş , eskimiş , isim , isim , eskimiş , eskimiş , Görülmemiş, şaşılacak şeyler, işitilmemiş olaylar


Lisan : Arapça ġarāʾib

Telaffuz : gara:ip

garaj
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Otomobil vb. taşıtların konulduğu üstü örtülü yer, arabalık

Örnek:

1. Ben arabayı garaja bırakıp şimdi döneceğim.

1. Ben arabayı garaja bırakıp şimdi döneceğim.

2. Otomobillerin bakım ve onarımının yapıldığı yer

Örnek:

1. Önce arabayı servis garajına çektik.

1. Önce arabayı servis garajına çektik.

3. Toplu taşıma ve nakliye araçlarına hareket ve varış noktası olarak belediyelerce ayrılan yer


Lisan : Fransızca garage

garajcı
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Otomobil, otobüs vb. taşıtları belli bir süre barındıran, gereğinde bakım ve onarımlarını yaptıran işletmeci

Örnek:

1. O ara garajcı ile de araları açıldığından tiyatroculuk oyununu bırakıp dergicilik oyununa geçtiler.

1. O ara garajcı ile de araları açıldığından tiyatroculuk oyununu bırakıp dergicilik oyununa geçtiler.


garajcılık
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Garajcının yaptığı iş


garami
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , eskimiş , eskimiş , sıfat , sıfat , eskimiş , eskimiş , Düşünceden çok, canlı duygulara ve aşka dayanan (sanat eseri)


Lisan : Arapça ġarāmī

Telaffuz : gara:mi:

garanti
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Güvence

Örnek:

1. Hatice'nin garantisi altında işini yürütmekten başka bir şeye bakmıyordu.

1. Hatice'nin garantisi altında işini yürütmekten başka bir şeye bakmıyordu.

2. zarf , zarf , zarf , zarf , Kesinlikle, kesin olarak, ne olursa olsun

Örnek:

1. Bunlar polis olamazlardı, garanti Maria'ya bir kötülük yapacaklardı.

1. Bunlar polis olamazlardı, garanti Maria'ya bir kötülük yapacaklardı.


Lisan : Fransızca garantie

garanti altına almak
Anlamı:

1. güvence altına almak

Örnek:

1. Ondan sonra da zavallı kuzunun artakalan birkaç kemiğini garanti altına aldılar.

1. Ondan sonra da zavallı kuzunun artakalan birkaç kemiğini garanti altına aldılar.


garanti etmek
Anlamı:

1. bir şeyle ilgili olarak güvence vermek

2. bir işin gerçekleşmesi için gerekli önlemleri almak


garanti vermek
Anlamı:

1. güvence altına almak

Örnek:

1. Bu konuda size bütün ciddiyetimle garanti verebilirim.

1. Bu konuda size bütün ciddiyetimle garanti verebilirim.


garantileme
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Garantilemek işi


garantilemek fiil
Anlamı:

1. -i , -i , -i , -i , Bir işin gerçekleşmesi için gereken önlemleri almak, sağlama bağlamak

Örnek:

1. Partilerin üstünde kalan Şah da durumunu böylece garantilerdi.

1. Partilerin üstünde kalan Şah da durumunu böylece garantilerdi.


garantiletme
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Garantiletmek işi


garantiletmek fiil
Anlamı:

1. -i , -i , -i , -i , Garantileme işini yaptırmak


garantileyebilme
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Garantileyebilmek durumu


garantileyebilmek fiil
Anlamı:

1. -i , -i , -i , -i , Garantileme ihtimali veya imkânı bulunmak

2. Garantilemeye gücü yetmek


garantili
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Güvenceli

Örnek:

1. Bu saat üç sene garantilidir.

1. Bu saat üç sene garantilidir.


garantisiz
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Güvencesiz


garantisizlik
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Güvencesizlik


garantör
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Güvence veren ve bunun gerçekleşmesini gözeten ve denetleyen (kimse, kuruluş veya devlet), güvenceci

2. isim , isim , ekonomi , ekonomi , isim , isim , ekonomi , ekonomi , Kredi kartlarından doğacak her türlü borç ve yükümlülükten, kart sahibi olarak sorumluluğu bulunan gerçek veya tüzel kişi


Lisan : İngilizce guarantor

garantörlük
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Garantör olma durumu, güvencecilik


garaz
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Kin

2. Hedef, amaç, maksat


Lisan : Arapça ġaraż

garaz bağlamak
Anlamı:

1. birine karşı kin beslemek

Örnek:

1. Bana garaz bağladığını seziyorum.

1. Bana garaz bağladığını seziyorum.


garazı olmak
Anlamı:

1. birine karşı kötülük, kin beslemek