Sözlük

Her geçen gün büyüyen ve güncellenen TDE sözlüğü...

92406 kayıt bulundu.

Sırala
galatıhis
Anlamı:

1. isim , isim , eskimiş , eskimiş , ruh bilimi , ruh bilimi , isim , isim , eskimiş , eskimiş , ruh bilimi , ruh bilimi , Yanılsama


Lisan : Arapça ġalaṭ + ḥiss

Telaffuz : gala'tıhis

galatımeşhur
Anlamı:

1. isim , isim , eskimiş , eskimiş , isim , isim , eskimiş , eskimiş , Yaygınlaştığı için yanlışlığına önem verilmeden kullanılagelen söz, deyim, terim, yaygın yanlış


Lisan : Arapça ġalaṭ + meşhūr

Telaffuz : gala'tımeşhu:ru

gale
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , İçerisinde kalıp yapılan üç tarafı kaplı, bir tarafı açık tepsi şeklinde dizgi aleti


Lisan : Fransızca galee

galebe
Anlamı:

1. isim , isim , eskimiş , eskimiş , isim , isim , eskimiş , eskimiş , Yengi

Örnek:

1. Böyle giderse tamamıyla galebe ümit ettiğini haber veriyordu.

1. Böyle giderse tamamıyla galebe ümit ettiğini haber veriyordu.

2. Üstünlük, çokluk

Örnek:

1. Abdülhak Hamit'in Kemal'e galebesi, şerrin hayra galebesi demekti.

1. Abdülhak Hamit'in Kemal'e galebesi, şerrin hayra galebesi demekti.


Lisan : Arapça ġalebe

galebe çalmak
Anlamı:

1. yenmek

Örnek:

1. Kocanın münasebeti her türlü cazibesini kaybettiği gün rakibine galebe çaldığına emin olabilirsin.

1. Kocanın münasebeti her türlü cazibesini kaybettiği gün rakibine galebe çaldığına emin olabilirsin.

2. üstün gelmek, baskın çıkmak

Örnek:

1. İnsanoğlunun gayesi ölmek değil, yaşamak ve galebe çalmaktır.

1. İnsanoğlunun gayesi ölmek değil, yaşamak ve galebe çalmaktır.


galenit
Anlamı:

1. isim , isim , jeoloji , jeoloji , isim , isim , jeoloji , jeoloji , İçinde doğal kurşun bulunan sülfür


Lisan : Fransızca galenite

galeri
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Bir yapının birçok bölümünü aynı katta birbirine bağlayan içten veya dıştan yapılmış geniş geçit

Örnek:

1. Loşluğunu ışıklar bile gidermeyen koyu mavi bir uzun galeriye girdik.

1. Loşluğunu ışıklar bile gidermeyen koyu mavi bir uzun galeriye girdik.

2. Sanat eserlerinin veya herhangi bir malın sergilendiği salon

Örnek:

1. Hilmi Bey'in evi, bir sanat ve ihtişam galerisi değildi.

1. Hilmi Bey'in evi, bir sanat ve ihtişam galerisi değildi.

3. Maden ocaklarında açılan yer altı yolu

4. Otomobil alınıp satılan yer


Lisan : Fransızca galerie

galerici
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Galeri işleten kimse

2. Otomobil alıp satan kimse


galericilik
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Galericinin yaptığı iş


galerya
Anlamı:

1. isim , isim , denizcilik , denizcilik , isim , isim , denizcilik , denizcilik , Eski gemilerde kıç tarafta bulunan bölüm


Lisan : İtalyanca galleria

Telaffuz : gale'rya

galeta

İlgili Kelimeler:

galeta unu

Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Fırında pişirilerek kurutulmuş yuvarlak ve uzun peksimet


Lisan : İtalyanca galletta

Telaffuz : gale'ta

galeta unu
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Galetadan veya kızarmış ekmek kabuğundan yapılan un


galeyan
Anlamı:

1. isim , isim , eskimiş , eskimiş , isim , isim , eskimiş , eskimiş , Kaynama

2. Coşma

Örnek:

1. Bu uzvi acı, onu galeyanın son raddesine getirerek ağlattı.

1. Bu uzvi acı, onu galeyanın son raddesine getirerek ağlattı.

3. Coşku

Örnek:

1. Bütün Rumeli, ruhunun bütün fütuhatçı galeyanı ile Teselya'ya doğru akıyordu.

1. Bütün Rumeli, ruhunun bütün fütuhatçı galeyanı ile Teselya'ya doğru akıyordu.


Lisan : Arapça ġaleyān

Telaffuz : galeya:nı

galeyan etmek
Anlamı:

1. kaynamak

2. coşmak

Örnek:

1. Bunu düşündükçe galeyan eden arzusu, can sıkıntısını artırıyordu.

1. Bunu düşündükçe galeyan eden arzusu, can sıkıntısını artırıyordu.


galeyana gelmek
Anlamı:

1. coşmak, hiddetlenmek

Örnek:

1. Bir an çalgılar sustu, herkes şaşırmıştı, kimse padişahın birdenbire galeyana gelmesinin sebebini bilmiyordu.

1. Bir an çalgılar sustu, herkes şaşırmıştı, kimse padişahın birdenbire galeyana gelmesinin sebebini bilmiyordu.


galeyana getirmek
Anlamı:

1. coşturmak

Örnek:

1. Nağmeler ve hanende sesleri, uslu ve evcimen halkı heyecana ve galeyana getiriyordu.

1. Nağmeler ve hanende sesleri, uslu ve evcimen halkı heyecana ve galeyana getiriyordu.


galeyanlı
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Galeyana gelmiş olan

Örnek:

1. Kimi yüzü kıpkırmızı kesilmiş, kimi ayağa kalkarak hayati bir meseleyi münakaşa ediyorlarmış gibi hepsi galeyanlı...

1. Kimi yüzü kıpkırmızı kesilmiş, kimi ayağa kalkarak hayati bir meseleyi münakaşa ediyorlarmış gibi hepsi galeyanlı...


gali
Anlamı:

1. isim , isim , denizcilik , denizcilik , isim , isim , denizcilik , denizcilik , Alçak ve altı düz gemi

2. Gemilerin üst güvertelerinde ve palavralarında bulunan mutfak


Lisan : İtalyanca galea

Telaffuz : ga'li

galiba
Anlamı:

1. zarf , zarf , zarf , zarf , Görünüşe göre, sanılır ki, anlaşıldığı gibi

Örnek:

1. Galiba o da babası gibi pek yetenekli değil.

1. Galiba o da babası gibi pek yetenekli değil.


Lisan : Arapça ġālibā

Telaffuz : ga:liba:

galibarda
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Mora çalan kırmızı

Örnek:

1. Gelin görün ki bu yazıların yararlığını, sevimsiz galibarda renginin tatsızlığını anlayanların sayısı da azdı.

1. Gelin görün ki bu yazıların yararlığını, sevimsiz galibarda renginin tatsızlığını anlayanların sayısı da azdı.


Lisan : (Garibald özel adından)

Telaffuz : galiba'rda

galibiyet
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Yengi

Örnek:

1. İstiklal ve cumhuriyetine kastedecek düşmanlar, bütün dünyada emsali görülmemiş bir galibiyetin mümessili olabilirler.

1. İstiklal ve cumhuriyetine kastedecek düşmanlar, bütün dünyada emsali görülmemiş bir galibiyetin mümessili olabilirler.


Lisan : Arapça ġālibiyyet

Telaffuz : ga:libiyet

galip
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Bir yarışma, karşılaşma, çatışma vb. sonunda yenen, üstün gelen, başarı kazanan

Örnek:

1. Bunlar galipler tarafından haksızca esir edilmiş vatandaşlardı.

1. Bunlar galipler tarafından haksızca esir edilmiş vatandaşlardı.


Lisan : Arapça ġālib

Telaffuz : ga:lip

galip gelmek
Anlamı:

1. yenmek(I), üstün gelmek


galiz
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Kaba ve çirkin


Lisan : Arapça ġalīẓ

galon
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Anglosaksonların kullandığı yaklaşık dört buçuk litrelik bir tür ölçü birimi

2. Çoğunlukla akaryakıt vb. sıvı maddeleri taşımada kullanılan, silindir biçiminde, metalden büyük kap

Örnek:

1. Sonunda şarap galonunu başından aşağı boşaltıvermişti.

1. Sonunda şarap galonunu başından aşağı boşaltıvermişti.

3. Boya sanayisinde kullanılan beş litrelik ambalaj


Lisan : İngilizce gallon