Sözlük

Her geçen gün büyüyen ve güncellenen TDE sözlüğü...

92406 kayıt bulundu.

Sırala
gafil
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Aymaz

Örnek:

1. Ben gafil bir kız değilim.

1. Ben gafil bir kız değilim.


Lisan : Arapça ġāfil

Telaffuz : ga:fil

gafil avlamak
Anlamı:

1. umulmadık, beklenmedik bir zamanda yakalamak, zor duruma düşürmek

Örnek:

1. Nasıl sinsice yaklaşmıştı baykuş, düşmanlarını nasıl gafil avlamıştı.

1. Nasıl sinsice yaklaşmıştı baykuş, düşmanlarını nasıl gafil avlamıştı.


Ön Takı : (birini)

gafil avlanmak
Anlamı:

1. beklenmedik bir sırada yakalanmak, habersiz ve hazırlıksız bir anda bir olayla karşılaşmak, zor duruma düşürülmek

Örnek:

1. Atatürk bizden ayrılınca öbür sınıflara da girmiş. Fakat onlar bizim gibi önceden hazırlanmadıklarından gafil avlanmışlar.

1. Atatürk bizden ayrılınca öbür sınıflara da girmiş. Fakat onlar bizim gibi önceden hazırlanmadıklarından gafil avlanmışlar.


gafilane
Anlamı:

1. zarf , zarf , zarf , zarf , Dikkatsizlikle, gaflet içinde bulunan kimseye yakışan bir biçimde


Lisan : Arapça ġāfil + Farsça -āne

Telaffuz : ga:fila:ne, l ince okunur

gafile kelam, nafile kelam
Anlamı:

1. `gaflet uykusunda olan kişiye söz kâr etmez` anlamında kullanılan bir söz


gafillik
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Aymazlık


gafillik etmek
Anlamı:

1. çevresindeki gerçekleri görmemek, sezmemek


gaflet

İlgili Kelimeler:

gaflet uykusu

Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Aymazlık

Örnek:

1. Ah işte tövbe ettik bütün suçlarımızdan / Bir gaflet perdesiydi gözlerimizi saran

1. Ah işte tövbe ettik bütün suçlarımızdan / Bir gaflet perdesiydi gözlerimizi saran


Lisan : Arapça ġaflet

gaflet basmak
Anlamı:

1. dalgın, dikkatsiz bir durumda bulunmak

2. uykusu gelmek


gaflet etmek
Anlamı:

1. gaflette bulunmak


gaflet uykusu
Anlamı:

1. isim , isim , mecaz , mecaz , isim , isim , mecaz , mecaz , Dalgınlıktan ileri gelen uyuşukluk

Örnek:

1. Emir Süleyman ancak o zaman gaflet uykusundan uyanabilmişti.

1. Emir Süleyman ancak o zaman gaflet uykusundan uyanabilmişti.

2. İdraksizlik, bilgisizlik, aymazlık


gaflet uykusuna dalmak (veya yatmak)
Anlamı:

1. dalgınlıktan ileri gelen uyuşukluk içinde olmak

2. idraksizlik, bilgisizlik, aymazlık içinde olmak


gaflet uykusundan uyandırmak
Anlamı:

1. bilgisizlikten, idraksizlikten kurtarmak

Örnek:

1. Sanki Orhan Veli'nin okuyucuyu gaflet uykusundan uyandırmak için yazdığı mısra rakı şişesinin içindeymiş gibi.

1. Sanki Orhan Veli'nin okuyucuyu gaflet uykusundan uyandırmak için yazdığı mısra rakı şişesinin içindeymiş gibi.


gaflete düşmek
Anlamı:

1. gaflet içinde kalmak


gafur
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , din bilgisi , din bilgisi , sıfat , sıfat , din bilgisi , din bilgisi , Çok bağışlayıcı, merhamet eden ve bağışlayan (Tanrı)


Lisan : Arapça ġafūr

Telaffuz : gafu:r

gag
Anlamı:

1. isim , isim , sinema , sinema , tiyatro , tiyatro , isim , isim , sinema , sinema , tiyatro , tiyatro , 343 gülüt


Lisan : İngilizce gag

gaga

İlgili Kelimeler:

gagaburun, gaga burun, leylekgagası, ördekgagası, turnagagası

Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Genellikle kuşlarda ağzın bir uzantısı durumunda olan, biçim ve büyüklüğü değişik, boynuz yapısında, katı ve çıkıntılı organ

Örnek:

1. Kuşların boyu ağacın boyuyla hemen hemen aynıydı, gagaları üst dallara değiyordu.

1. Kuşların boyu ağacın boyuyla hemen hemen aynıydı, gagaları üst dallara değiyordu.

2. argo , argo , argo , argo , Ağız

Örnek:

1. Gaganı kapa!

1. Gaganı kapa!


gaga burun
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , mecaz , mecaz , sıfat , sıfat , mecaz , mecaz , Burnu uzun ve aşağıya doğru kıvrık olan (kimse)


gagaburun
Anlamı:

1. isim , isim , denizcilik , denizcilik , isim , isim , denizcilik , denizcilik , Baş bodoslaması gagayı andırır biçimde yapılmış ticaret yelkenlisi, gagalı


Telaffuz : gaga'burun

gagalama
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Gagalamak işi


gagalamak fiil
Anlamı:

1. -i , -i , -i , -i , Kuş, gagasıyla yemi toplamak

2. Kuş, gaga ile vurup ısırmak

3. mecaz , mecaz , mecaz , mecaz , Azarlamak, hırpalamak

Örnek:

1. Zavallıları suya gitmesinler diye az mı gagalamıştı.

1. Zavallıları suya gitmesinler diye az mı gagalamıştı.


gagalanma
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Gagalanmak işi

Örnek:

1. Hakikaten acının, korkunun, zulüm görmenin, dayak yemenin, gagalanmanın, didiklenmenin pek başka bir lezzeti var.

1. Hakikaten acının, korkunun, zulüm görmenin, dayak yemenin, gagalanmanın, didiklenmenin pek başka bir lezzeti var.


gagalanmak fiil
Anlamı:

1. nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , Gagalama işi yapılmak

2. mecaz , mecaz , mecaz , mecaz , Azarlanmak, hırpalanmak


gagalaşma
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Gagalaşmak işi


gagalaşmak fiil
Anlamı:

1. nesnesiz , nesnesiz , -le , -le , nesnesiz , nesnesiz , -le , -le , Kuşlar birbirini gagalamak

2. Birbirini gagalayarak oynaşmak