92406 kayıt bulundu.
1. nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , `Gacır` diye kulak tırmalayıcı ve düzensiz ses çıkarmak
1. Kürekler yağlanmamış olmalı. Deniz yükseldi mi gacırdıyor, sonra gucurduyor deniz alçalırken.
1. Kürekler yağlanmamış olmalı. Deniz yükseldi mi gacırdıyor, sonra gucurduyor deniz alçalırken.
1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Acıması olmayan, başkalarına haksızlık eden, merhametsiz, katı yürekli, insafsız davranan, kıyıcı (I)
1. Onu sevenler, farkında olmadan acı, insafsız ve gaddar bir sevginin zindanı içinde eziyor, sıkıyor, boğuyorlardı.
1. Onu sevenler, farkında olmadan acı, insafsız ve gaddar bir sevginin zindanı içinde eziyor, sıkıyor, boğuyorlardı.
Lisan : Arapça ġaddār
1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Gaddara yakışır, gaddara uygun
2. zarf , zarf , zarf , zarf , (gadda'rca) Gaddara yakışır bir biçimde, gaddarcasına, insafsızca
1. Bunu nasıl gaddarca kullandığımı adamlarımdan bile iyi biliyorsun.
1. Bunu nasıl gaddarca kullandığımı adamlarımdan bile iyi biliyorsun.
1. isim , isim , isim , isim , Gaddar olma durumu, kıyıcılık
1. Barbarlık ve gaddarlık içinde şiirin sesi duyulamaz.
1. Barbarlık ve gaddarlık içinde şiirin sesi duyulamaz.
gadretmek, gadrolmak, gadrolunmak
1. isim , isim , eskimiş , eskimiş , isim , isim , eskimiş , eskimiş , Haksızlık etme, zarar verme
2. Acımasızlık, merhametsizlik, kıygı
Lisan : Arapça ġadr
1. isim , isim , halk ağzında , halk ağzında , isim , isim , halk ağzında , halk ağzında , Kıygı, gadir
1. Ona çok gadirlik oldu.
1. Ona çok gadirlik oldu.
1. isim , isim , kimya , kimya , isim , isim , kimya , kimya , Atom numarası 64, atom ağırlığı 156,9 olan, yüksek ısıda eriyen, birtakım tuzları bilinen, parlak gri renkte katı element (simgesi Gd)
Lisan : Fransızca gadolinium
Telaffuz : gadoli'nyum
1. haksız davranışlarla karşı karşıya gelmek
1. Önce kendini gadre uğramış sanan Nahit, rolünü öğrenince utandı.
1. Önce kendini gadre uğramış sanan Nahit, rolünü öğrenince utandı.
1. -e , -e , eskimiş , eskimiş , -e , -e , eskimiş , eskimiş , Haksızlık etmek
Lisan : Arapça ġadr + Türkçe etmek
Telaffuz : ga'dretmek
1. -e , -e , eskimiş , eskimiş , -e , -e , eskimiş , eskimiş , Haksızlığa uğramak
Lisan : Arapça ġadr + Türkçe olmak
Telaffuz : ga'drolmak
1. -e , -e , eskimiş , eskimiş , -e , -e , eskimiş , eskimiş , Haksızlığa uğratılmak
Telaffuz : ga'drolunmak
1. isim , isim , isim , isim , Yersiz, beceriksiz, zamansız söz veya davranış, patavatsızlık, pot
1. Gerçekçi olmayışı yüzünden, bugün bize tarihî gaf olarak görülen atılımlarla, bu çizgi hayli gölgelenmiştir.
1. Gerçekçi olmayışı yüzünden, bugün bize tarihî gaf olarak görülen atılımlarla, bu çizgi hayli gölgelenmiştir.
Lisan : Fransızca gaffe
1. bilmeden yersiz bir davranışta bulunmak veya başkasını incitecek söz söylemek, pot kırmak, çam devirmek
1. Birden yaptığı gafı anlayıp suspus oldu.
1. Birden yaptığı gafı anlayıp suspus oldu.
1. sıfat , sıfat , din bilgisi , din bilgisi , sıfat , sıfat , din bilgisi , din bilgisi , Kullarının günahlarını affeden, bağışlayan (Tanrı)
Lisan : Arapça ġaffār