Sözlük

Her geçen gün büyüyen ve güncellenen TDE sözlüğü...

92406 kayıt bulundu.

Sırala
frize kaplama
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Ağacın yıl halkalarının kaplama yüzeyinde paralel çizgiler hâlinde görülmesiyle elde edilen bir kaplama türü


fruktoz
Anlamı:

1. isim , isim , kimya , kimya , isim , isim , kimya , kimya , Meyve şekeri


Lisan : Fransızca fructose

fuar

İlgili Kelimeler:

kitap fuarı

Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Belli zamanlarda, belli yerlerde ticari mal sergilemek amacıyla açılan büyük sergi


Lisan : Fransızca foire

fuarcı
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Fuar düzenleyen kimse


fuarcılık
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Fuarcının yaptığı iş


fuaye
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Dinlenmelik

Örnek:

1. Tiyatronun ışıl ışıl fuayesinde içeri doğru yürürken babam koluna girmemi istemişti.

1. Tiyatronun ışıl ışıl fuayesinde içeri doğru yürürken babam koluna girmemi istemişti.


Lisan : Fransızca foyer

fücceten
Anlamı:

1. zarf , zarf , eskimiş , eskimiş , zarf , zarf , eskimiş , eskimiş , Ansızın (ölmek)


Lisan : Arapça fucʾeten

Telaffuz : fü'cceten

fücceten gitmek
Anlamı:

1. ansızın ölmek


fuel-oil
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , 343 yağ yakıt


Lisan : İngilizce fuel-oil

füg
Anlamı:

1. isim , isim , müzik , müzik , isim , isim , müzik , müzik , Çok sesli müzikte üretici bir konunun birbirine benzer biçimde yenilenmesinden oluşan bir beste türü

Örnek:

1. Türk romancıları içinde müzikal yapı ve füg sanatı ile romanın yakın ilişkisini de ilk keşfeden o olmuştur.

1. Türk romancıları içinde müzikal yapı ve füg sanatı ile romanın yakın ilişkisini de ilk keşfeden o olmuştur.


Lisan : Fransızca fugue

fuhuş
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , İçinde bulunulan toplumun kurallarına uymayan bir biçimde bir veya birkaç kişiyle para karşılığında cinsel ilişkide bulunma

2. eskimiş , eskimiş , eskimiş , eskimiş , Taşkınlık, aşırı davranış


Lisan : Arapça fuḥş

fujer
Anlamı:

1. isim , isim , bitki bilimi , bitki bilimi , isim , isim , bitki bilimi , bitki bilimi , Eğrelti otu


Lisan : Fransızca fougère

fukara

İlgili Kelimeler:

fukara babası, fakir fukara, keşkülüfukara, görgü fukarası

Anlamı:

1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Yoksul, fakir

Örnek:

1. Biriktirdiği bütün parasını sadaka olarak fukaraya verir.

1. Biriktirdiği bütün parasını sadaka olarak fukaraya verir.

2. isim , isim , isim , isim , Derviş

Örnek:

1. Bir Bektaşi fukarası.

1. Bir Bektaşi fukarası.

3. mecaz , mecaz , mecaz , mecaz , Zavallı

Örnek:

1. Ama fukara denizcilerin durumları, onlara bu gibi lüks elvedaları yasak eder.

1. Ama fukara denizcilerin durumları, onlara bu gibi lüks elvedaları yasak eder.


Lisan : Arapça fuḳarā

Telaffuz : fukara:

fukara babası
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , mecaz , mecaz , sıfat , sıfat , mecaz , mecaz , Yoksullara yardım etmeyi seven (kimse)

Örnek:

1. Fukara babası doktor, görmeden yan cebine konan paraya az çok demeyen doktor.

1. Fukara babası doktor, görmeden yan cebine konan paraya az çok demeyen doktor.


fukaralık
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Yoksulluk, fakirlik

Örnek:

1. Keşke yengem, bizi, fukaralığımızı bu kadar duymadan sevse!

1. Keşke yengem, bizi, fukaralığımızı bu kadar duymadan sevse!

2. Güçsüzlük

Örnek:

1. Ne fukaralıktan ne yaşlılığından şikâyet ediyorum.

1. Ne fukaralıktan ne yaşlılığından şikâyet ediyorum.


fukaranın tavuğu tek tek yumurtlar
Anlamı:

1. `talih, fakire hiç gülmez; aynı sermaye zengine daha çok, fakire daha az gelir getirir` anlamında kullanılan bir söz


fukuslar
Anlamı:

1. isim , isim , bitki bilimi , bitki bilimi , isim , isim , bitki bilimi , bitki bilimi , Su yosunlarından, gelgitli denizlerin kayalıklara yakın yerlerinde yetişen esmer bir yosun


Lisan : Latince + Türkçe -lar

ful

İlgili Kelimeler:

Hint fulü, Mısır fulü

Anlamı:

1. isim , isim , bitki bilimi , bitki bilimi , isim , isim , bitki bilimi , bitki bilimi , Taşkırangillerden, birçok türü bulunan ağaççık ve bunun güzel kokulu beyaz çiçeği (Casmin sambac)

2. Küçük taneli bir tür bakla


Lisan : Arapça fūl

ful
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Poker oyununda eldeki beş kâğıttan üçünün aynı renk veya biçimde, ikisinin başka bir renk veya biçimde olması durumu


Lisan : İngilizce full

fular
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Genellikle boyna bağlanan, bir tür ince ipek kumaş

Örnek:

1. Boynuna bulut mavisi bir fular bağlamıştı.

1. Boynuna bulut mavisi bir fular bağlamıştı.


Lisan : Fransızca foulard

Telaffuz : l ince okunur

fule
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Adım aralığı

Örnek:

1. Şimdi geniş fulelerle bayır aşağı koşarken, aferin be, hamlamamışız, diyordu.

1. Şimdi geniş fulelerle bayır aşağı koşarken, aferin be, hamlamamışız, diyordu.


Lisan : Fransızca foulée

full-time
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , 343 tam gün


Lisan : İngilizce full-time

fülsüahmere muhtaç olmak
Anlamı:

1. çok fakir, düşkün, zavallı olmak


fülüs
Anlamı:

1. isim , isim , eskimiş , eskimiş , isim , isim , eskimiş , eskimiş , Bakır para


Lisan : Arapça fuls

fulya

İlgili Kelimeler:

fulya balığı

Anlamı:

1. isim , isim , bitki bilimi , bitki bilimi , isim , isim , bitki bilimi , bitki bilimi , Nergisgillerden, soğan köklü bir bitki, zerrin (Narcissus jonquilla)

2. Bu bitkinin güzel kokulu çiçekleri

Örnek:

1. Bir sepetin içinde sümbüller, fulyalar, zerrinler, menekşeler, şebboylar, dalga dalga renkler, damla damla rayihalar sıralanmıştı.

1. Bir sepetin içinde sümbüller, fulyalar, zerrinler, menekşeler, şebboylar, dalga dalga renkler, damla damla rayihalar sıralanmıştı.


Lisan : İtalyanca pulia

Telaffuz : fu'lya