fiyakacı

Anlamı:

1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Gösterişçi, cakacı, fiyaka yapan (kimse)

Örnek:

1. Çok fiyakacı bir oğlandı.

1. Çok fiyakacı bir oğlandı.

fiyakacılık

Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Fiyakacı olma durumu

fiyakalı

Anlamı:

1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Gösterişli, cakalı, fiyakası olan

Örnek:

1. Senin saçını da öyle yapalım istersen. Pek fiyakalı olursun okulda.

1. Senin saçını da öyle yapalım istersen. Pek fiyakalı olursun okulda.

fiyakalılık

Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Fiyakalı olma durumu

fiyasko

Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Bir girişimde başarısız sonuç

Lisan : İtalyanca fiasco

Telaffuz : fiya'sko

fiyasko vermek

Anlamı:

1. bir girişim başarısızlıkla sonuçlanmak

fiyaskolu

Anlamı:

1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Fiyasko veren

fiyaskosuz

Anlamı:

1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Fiyasko vermeyen

fiyat

İlgili Kelimeler:

astronomik fiyat, başfiyat, doğal fiyat, efektif fiyat, kesin fiyat, maktu fiyat, normal fiyat, rayiç fiyat, yüksek fiyat, alış fiyatı, denge fiyatı, faiz fiyatı, maliyet fiyatı, piyasa fiyatı, satış fiyatı, taban fiyatı, tavan fiyatı, ölü fiyatına

Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Alım veya satımda bir şeyin para karşılığındaki değeri, eder, paha

Örnek:

1. Fiyatı her ne ise derhâl tediye ederim.

1. Fiyatı her ne ise derhâl tediye ederim.

2. ekonomi , ekonomi , ekonomi , ekonomi , Bir mal veya iş gücü için uygun görülen para karşılığı

3. ekonomi , ekonomi , ekonomi , ekonomi , Bir değer ile para birimi arasındaki ilişki

Örnek:

1. Fiyat yükselişlerini de beş yüz mislinde durdurmayı bildi.

1. Fiyat yükselişlerini de beş yüz mislinde durdurmayı bildi.

Lisan : Arapça fīʾāt

fiyat ayarlamak

Anlamı:

1. para değerindeki değişiklik ve başka ekonomik şartlar dolayısıyla fiyatları düzenlemek

fiyat biçmek

Anlamı:

1. bir değer için ödenecek para karşılığını belirlemek

Örnek:

1. Bu yazmaya ne fiyat biçersiniz?

1. Bu yazmaya ne fiyat biçersiniz?

fiyat kırmak

Anlamı:

1. fiyatı düşürmek, fiyatı indirmek

fiyat vermek

Anlamı:

1. isteyeceği veya ödeyeceği fiyatı bildirmek

Örnek:

1. Ne fena fena bakar ne de olmayacak bir fiyat verdiğim zaman homurdanır.

1. Ne fena fena bakar ne de olmayacak bir fiyat verdiğim zaman homurdanır.

fiyatlandırma

Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Fiyatlandırmak işi

fiyatlandırmak fiil

Anlamı:

1. -i , -i , -i , -i , Fiyatını belirlemek, fiyat tespit etmek

fiyatlanma

Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Fiyatlanmak işi

fiyatlanmak fiil

Anlamı:

1. nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , Bir şeyin fiyatı yükselmek, pahalılaşmak

fiyatları dondurmak

Anlamı:

1. fiyatların yükselmesini önlemek, fiyatların olduğu gibi kalmasını sağlamak

fiyatlı

Anlamı:

1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Fiyatı olan

2. Pahalı

fiyatlılık

Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Fiyatlı olma durumu

fiyonk

İlgili Kelimeler:

fiyonk makarna

Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Kurdele, şerit, kumaş vb.nin kelebek şeklinde bağlanmış biçimi

Örnek:

1. Gülistan ne kadar şık, belinde fiyonk olan eflatun bir elbise giymiş.

1. Gülistan ne kadar şık, belinde fiyonk olan eflatun bir elbise giymiş.

Lisan : Rumca

fiyonk makarna

Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Biçimi fiyonga benzeyen makarna

fiyonklu

Anlamı:

1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Fiyongu olan

fiyonksuz

Anlamı:

1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Fiyongu olmayan

fiyort

Anlamı:

1. isim , isim , coğrafya , coğrafya , isim , isim , coğrafya , coğrafya , Norveç, İskoçya ve Kuzey Amerika kıyılarında buzulların oluşturdukları dik yamaçlı, derin eski buzul koyaklarının aşağı kesimlerinin deniz altında kalmasıyla oluşan körfez

Örnek:

1. Yuvarlak dünyanın üstünde fiyortlar, berzahlar, limanlar doludur.

1. Yuvarlak dünyanın üstünde fiyortlar, berzahlar, limanlar doludur.

Lisan : Fransızca fjord