Sözlük

Her geçen gün büyüyen ve güncellenen TDE sözlüğü...

92406 kayıt bulundu.

Sırala
fiske kondurmamak (veya dokundurmamak)
Anlamı:

1. bir kimse veya nesneyi en küçük bir tehlikeden bile korumak, titizlikle savunmak


fiskeleme
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Fiskelemek işi


fiskelemek fiil
Anlamı:

1. -i , -i , -i , -i , Fiske vurmak

2. mecaz , mecaz , mecaz , mecaz , Hafifçe sitem etmek


fışkı
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Atgillerin taze dışkısı

Örnek:

1. At fışkısı kokan sıcak havayı üst üste kokladı.

1. At fışkısı kokan sıcak havayı üst üste kokladı.


Lisan : Rumca

fışkılama
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Fışkılamak işi


fışkılamak fiil
Anlamı:

1. -i , -i , -i , -i , Toprağı fışkı ile gübrelemek


fışkılık
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Fışkının biriktirildiği yer


fışkın
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Bir ağacın dibinden süren ince dal

2. Asma kütüğünde hereğin üst yanında biten dal


fışkırabilme
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Fışkırabilmek işi


fışkırabilmek fiil
Anlamı:

1. nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , Fışkırma ihtimali bulunmak


fışkırdak
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Sıvıları fışkırtmaya yarayan araç

2. Ağzındaki iki cam borudan biri üflendiğinde ötekinden su fışkıran, laboratuvarlarda yıkama işlerinde kullanılan bir deney aracı


fışkırık
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Fıskiye


fışkırış
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Fışkırma işi


fışkırıverme
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Fışkırıvermek işi


fışkırıvermek fiil
Anlamı:

1. nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , Ansızın veya çabucak fışkırmak

Örnek:

1. Elleri ayakları kadın değildi ama geri kalan her yanından dişilik, mayıslı toprak gibi gür, bereketli fışkırıvermişti.

1. Elleri ayakları kadın değildi ama geri kalan her yanından dişilik, mayıslı toprak gibi gür, bereketli fışkırıvermişti.


Telaffuz : fışkırı'vermek

fışkırma
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Fışkırmak işi

2. gök bilimi , gök bilimi , gök bilimi , gök bilimi , Güneş yüzeyinden uzaya sıcak gaz kütlelerinin fırlaması


fışkırmak fiil
Anlamı:

1. -den , -den , -den , -den , Gaz veya sıvılar bir yerden basınç etkisiyle yukarıya doğru birdenbire ve hızla çıkmak

Örnek:

1. Suya en başköşeyi ayırmalarının nedeni de iyi suyun, hemen hemen memleketimizin dört bucağından fışkırmasıdır.

1. Suya en başköşeyi ayırmalarının nedeni de iyi suyun, hemen hemen memleketimizin dört bucağından fışkırmasıdır.

2. Bitkiler toplu hâlde, gür olarak yetişmek

Örnek:

1. Kaldırım taşları arasından fışkırmış otların bütün sokağı bürüyeceği muhakkak!

1. Kaldırım taşları arasından fışkırmış otların bütün sokağı bürüyeceği muhakkak!

3. mecaz , mecaz , mecaz , mecaz , Bir şey bir yerde bol bol görülmek

Örnek:

1. Ölümsüzlerden fışkıran ışık, karanlıkları bir anda dağıttı.

1. Ölümsüzlerden fışkıran ışık, karanlıkları bir anda dağıttı.


fışkırtı
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Fışkıran bir şeyin çıkardığı sesin adı


fışkırtıcı
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Belli hızla hareket eden bir akışkan yardımıyla, başka bir akışkanın boşalmasını sağlayan alet, ejektör


fışkırtılma
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Fışkırtılmak işi


fışkırtılmak fiil
Anlamı:

1. nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , Fışkırması sağlanmak


fışkırtma
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Fışkırtmak işi


fışkırtmak fiil
Anlamı:

1. -i , -i , -i , -i , Fışkırmasını sağlamak


fıskiye
Anlamı:

1. isim , isim , eskimiş , eskimiş , isim , isim , eskimiş , eskimiş , Suyu yukarıya doğru, türlü biçimlerde fışkırtan ağızlık, fışkırık

Örnek:

1. Bu fıskiyenin sularını yıllarca neşeden çağıldar gibi duymuştum.

1. Bu fıskiyenin sularını yıllarca neşeden çağıldar gibi duymuştum.


Lisan : Arapça fisḳiyye

fiskos

İlgili Kelimeler:

fiskos masası, fiskos sehpası

Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Başkalarının duyamayacağı biçimde gizli ve alçak sesle konuşma

Örnek:

1. Aralarında bir fiskos geçti.

1. Aralarında bir fiskos geçti.