Sözlük

Her geçen gün büyüyen ve güncellenen TDE sözlüğü...

92406 kayıt bulundu.

Sırala
fırsatçı
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Fırsatları iyi değerlendiren, fırsat kollayan kimse

2. Duruma göre davranan, içinde bulunduğu şartları değerlendirmeyi bilen kimse, oportünist


fırsatçılık
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Fırsatçı olma durumu

2. Güç durumlarda, davranışlarını ahlak kuralları veya düzenli bir düşünceden çok, çıkarlarına uyacak biçimde ayarlamayı amaçlayan tutum, oportünizm


fırsatı ganimet bilmek
Anlamı:

1. çıkan fırsattan en iyi biçimde yararlanmak

Örnek:

1. Fırsatı ganimet bilen İbrahim Ağa, soluğu doğru Eminönü'nde aldı.

1. Fırsatı ganimet bilen İbrahim Ağa, soluğu doğru Eminönü'nde aldı.


fırsatı kaçırmak
Anlamı:

1. elverişli durumdan yararlanamamak

Örnek:

1. Fırsatı kaçırmadım, hakkında malumat topladım.

1. Fırsatı kaçırmadım, hakkında malumat topladım.


fırsatını düşürmek
Anlamı:

1. kolayını bulmak


fırsattan istifade etmek
Anlamı:

1. ele geçirilen imkân veya durumdan en iyi biçimde yararlanmak


first-class
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , 343 birinci sınıf


Lisan : İngilizce first-class

first lady
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , 343 başbayan


Lisan : İngilizce first lady

fırt

İlgili Kelimeler:

fırt fırt

Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Bir solukta veya bir yudumda içilebilecek miktar

Örnek:

1. Çek bir fırt.

1. Çek bir fırt.


fırt fırt
Anlamı:

1. zarf , zarf , zarf , zarf , Sürekli olarak, ikide bir

Örnek:

1. Fırt fırt ne girip çıkıyorsun?

1. Fırt fırt ne girip çıkıyorsun?


fırtına

İlgili Kelimeler:

fırtına kuşu, fırtına uğrağı, fırtınaya yakın rüzgâr, sayılı fırtına, şiddetli fırtına, beyin fırtınası, çaylak fırtınası, kahkaha fırtınası, kar fırtınası, kırlangıç fırtınası, koç katımı fırtınası, kum fırtınası

Anlamı:

1. isim , isim , meteoroloji , meteoroloji , isim , isim , meteoroloji , meteoroloji , Rüzgâr çizelgesinde hızı 34-40 deniz mili olan ve kuvveti 8 ile gösterilen, yağmur ve kasırga getiren çok güçlü rüzgâr

Örnek:

1. İnce, uzun sapının, çok ağır başını, o kadar yüksekte taşıyabilmesi, fırtınalarda kırılmaması, içindeki aşktandır.

1. İnce, uzun sapının, çok ağır başını, o kadar yüksekte taşıyabilmesi, fırtınalarda kırılmaması, içindeki aşktandır.

2. Bu rüzgârın denizde veya kum çöllerinde yarattığı dalgalanma

Örnek:

1. Dalgadan kimsenin eli tahlisiyeye değmeden bereket fırtına dindi.

1. Dalgadan kimsenin eli tahlisiyeye değmeden bereket fırtına dindi.

3. mecaz , mecaz , mecaz , mecaz , Güç atlatılan kötü durum

Örnek:

1. Fırtınanın yaklaştığını anladığı hâlde anlamamış görünüyor, şarkısını mırıldanıyordu.

1. Fırtınanın yaklaştığını anladığı hâlde anlamamış görünüyor, şarkısını mırıldanıyordu.

4. mecaz , mecaz , mecaz , mecaz , Karşıt düşünce veya durumların yarattığı karışıklık, sıkıntı

Örnek:

1. Kâmuran'ın ağlamasının kalbimde uyandırdığı fırtınaya kendim de şaşıyorum.

1. Kâmuran'ın ağlamasının kalbimde uyandırdığı fırtınaya kendim de şaşıyorum.


Lisan : İtalyanca fortunale

Telaffuz : fırtı'na

fırtına atlatmak
Anlamı:

1. güç durumdan kurtulmak

Örnek:

1. Ne sen gideceksin ne de ben. Böyle kaç fırtına atlattık biz.

1. Ne sen gideceksin ne de ben. Böyle kaç fırtına atlattık biz.


fırtına çıkmak
Anlamı:

1. sert rüzgâr esmeye başlamak


fırtına gibi
Anlamı:

1. hızla, birdenbire

Örnek:

1. Lacivert beresini sallayarak bir fırtına gibi içeriye girdi.

1. Lacivert beresini sallayarak bir fırtına gibi içeriye girdi.

2. aceleci

Örnek:

1. Fırtına gibi adam.

1. Fırtına gibi adam.


fırtına kopmak (veya patlamak)
Anlamı:

1. şiddetli fırtına çıkmak

Örnek:

1. Fırtına kopmadan epey önce köpek balıkları açık denizlere kaçarlar.

1. Fırtına kopmadan epey önce köpek balıkları açık denizlere kaçarlar.

2. mecaz , mecaz , mecaz , mecaz , bir yerde kavga ve gürültü çıkmak


fırtına kuşu
Anlamı:

1. isim , isim , hayvan bilimi , hayvan bilimi , isim , isim , hayvan bilimi , hayvan bilimi , Perde ayaklılardan, kıvrık gagalı, açık denizlerde yaşayan bir kuş, deniz ördeği (Thalassidroma pelagica)


fırtına kuşugiller
Anlamı:

1. isim , isim , hayvan bilimi , hayvan bilimi , isim , isim , hayvan bilimi , hayvan bilimi , Omurgalı hayvanlardan kuşlar sınıfına giren bir familya


fırtına uğrağı
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Fırtınanın çok olduğu yer

Örnek:

1. Kazamız pek öyle fırtına uğrağı bir yer değildir.

1. Kazamız pek öyle fırtına uğrağı bir yer değildir.


fırtınalı
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Çok rüzgârlı

Örnek:

1. Karlı, fırtınalı gecelerde bu serviler inilder, haykırır.

1. Karlı, fırtınalı gecelerde bu serviler inilder, haykırır.

2. mecaz , mecaz , mecaz , mecaz , Çok tartışmalı, çekişmeli, gürültülü, karışık

Örnek:

1. O kadar fırtınalı bir maziden sonra istikbalde söneceğinize inanmaktan uzağım.

1. O kadar fırtınalı bir maziden sonra istikbalde söneceğinize inanmaktan uzağım.


fırtınaya yakın rüzgâr
Anlamı:

1. isim , isim , meteoroloji , meteoroloji , isim , isim , meteoroloji , meteoroloji , Rüzgâr çizelgesinde hızı 28-33 deniz mili olan ve kuvveti 7 ile gösterilen rüzgâr


firuze
Anlamı:

1. isim , isim , mineraloji , mineraloji , isim , isim , mineraloji , mineraloji , Küpe ve yüzük taşı gibi süslemede kullanılan, mavi renkli, saydam olmayan hidratlı doğal alüminyum ve fosfattan oluşan değerli bir mineral


Lisan : Farsça pīrūze

Telaffuz : firu:ze

fiş

İlgili Kelimeler:

erkek fiş, kasa fişi

Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Prizden elektrik akımı almaya yarayan araç

2. Alışverişlerde ödenen paranın miktarını, vergilerini, alışverişin yapıldığı tarihi gösteren belge

3. Bir eserin hazırlanmasında kolaylık sağlamak veya bir işe kılavuzluk etmek için yazılıp sınıflandırılan küçük kâğıt yapraklarından her biri

4. Kumarda, bazı alışveriş işlerinde para yerine kullanılan pul vb. şey

5. Bir işi yaptırmak veya gereken sıranın alındığını belirtmek için bir koçandan koparılmış kâğıtlardan her biri, makbuz

Örnek:

1. Fiş almak. Fiş kesmek.

1. Fiş almak. Fiş kesmek.

6. Okuma yazma öğretiminde kullanılan, üzerine hece, kelime, cümle yazılı karton parçası


Lisan : Fransızca fiche

fiş açmak
Anlamı:

1. bir işle ilgili konuda gereken bilgileri fiş üzerine yazmaya başlamak, fişlemek


fıs fıs
Anlamı:

1. zarf , zarf , zarf , zarf , Yavaş ses çıkararak (konuşmak)

Örnek:

1. Fıs fıs konuştular.

1. Fıs fıs konuştular.


fış fış
Anlamı:

1. zarf , zarf , zarf , zarf , Fışır fışır