Sözlük

Her geçen gün büyüyen ve güncellenen TDE sözlüğü...

92406 kayıt bulundu.

Sırala
abus
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , eskimiş , eskimiş , sıfat , sıfat , eskimiş , eskimiş , Somurtkan (kimse)

2. Çatık, asık (yüz)

Örnek:

1. Abus çehreli bir adamın ne namazı ne niyazı ne zekâtı ne orucu makbuldür.

1. Abus çehreli bir adamın ne namazı ne niyazı ne zekâtı ne orucu makbuldür.

3. Garip, acayip

Örnek:

1. Genç, esmer kız tahayyül ediyor, zihninde müphem hayallere karışan abus suallere cevap veremiyordu.

1. Genç, esmer kız tahayyül ediyor, zihninde müphem hayallere karışan abus suallere cevap veremiyordu.


Lisan : Arapça ʿabūs

abusluk
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Abus olma durumu


abuzambak
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , halk ağzında , halk ağzında , sıfat , sıfat , halk ağzında , halk ağzında , Garip sözler söyleyen, tuhaf hareketlerde bulunan (kimse)


Ac
Anlamı:

1. kimya , kimya , kimya , kimya , Aktinyum elementinin simgesi



İlgili Kelimeler:

aç açına, aç biilaç, açgöz, aç karnına, gözü aç, karnı aç

Anlamı:

1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Yemek yemesi gereken, tok karşıtı

Örnek:

1. Aç ne yemez, tok ne demez.

1. Aç ne yemez, tok ne demez.

2. Yiyecek bulamayan

Örnek:

1. Ben hem öksüzüm hem yetimim hem de tam 23 saattir açım.

1. Ben hem öksüzüm hem yetimim hem de tam 23 saattir açım.

3. mecaz , mecaz , mecaz , mecaz , Gözü doymaz, haris

Örnek:

1. Ne aç adam!

1. Ne aç adam!

4. mecaz , mecaz , mecaz , mecaz , Çok istekli, hevesli

Örnek:

1. Her zamanki gibi bilgiye aç, her zamanki gibi ağızları lafla, kafaları düşünceyle dolu çalçene yaratıklarız.

1. Her zamanki gibi bilgiye aç, her zamanki gibi ağızları lafla, kafaları düşünceyle dolu çalçene yaratıklarız.

5. zarf , zarf , zarf , zarf , Karnı doymamış olarak

Örnek:

1. Ben aç yattım mı kötü kötü rüyalar görürüm nedense.

1. Ben aç yattım mı kötü kötü rüyalar görürüm nedense.


aç aç ile yatınca arada dilenci doğar
Anlamı:

1. `karı koca yoksul olursa bunların çocukları da yoksul olur` anlamında kullanılan bir söz


aç açık kalmak
Anlamı:

1. yoksulluk içinde, evsiz barksız kalmak


aç açına
Anlamı:

1. zarf , zarf , zarf , zarf , Aç olarak, bir şey yemeden


aç aman bilmez, çocuk zaman bilmez
Anlamı:

1. `aç hiçbir mazeretle susturulamaz, çocuk da istediği şeyi hemen elde etmek ister` anlamında kullanılan bir söz


aç at yol almaz, aç it av almaz
Anlamı:

1. `iş gördürdüğünüz kimselerin haklarını tam olarak vermezseniz kendilerinden yararlanamazsınız` anlamında kullanılan bir söz


aç ayı oynamaz
Anlamı:

1. teklifsiz konuşmada , teklifsiz konuşmada , teklifsiz konuşmada , teklifsiz konuşmada , `kendisinden iş beklenilen kimseden emeğinin karşılığı esirgenmemelidir` anlamında kullanılan bir söz


aç biilaç
Anlamı:

1. zarf , zarf , zarf , zarf , Aç ve bakımsız bir biçimde

Örnek:

1. Babaları öldü, zavallı çocuklar aç biilaç kaldılar.

1. Babaları öldü, zavallı çocuklar aç biilaç kaldılar.


aç bırakmak
Anlamı:

1. yiyecek vermeyerek karnını doyurmasına engel olmak


aç doymam, tok acıkmam sanır
Anlamı:

1. `aç insan elde ettiğinden çoğunu ister, varlıklı insan ise daha fazlasını ister` anlamında kullanılan bir söz


aç doyurmak
Anlamı:

1. yoksulları beslemek


aç elini kora sokar
Anlamı:

1. `aç insan, geçimini sağlamak için kendisini her türlü tehlikeye atar` anlamında kullanılan bir söz


aç esner, âşık gerinir
Anlamı:

1. `herkes içinde bulunduğu koşula göre davranır` anlamında kullanılan bir söz


aç gezmektense tok ölmek yeğdir
Anlamı:

1. `yoksulluk ölümden de beterdir` anlamında kullanılan bir söz


aç gözünü, açarlar gözünü
Anlamı:

1. `yaptığın işlerde uyanık davranmazsan çok kötü durumlarla karşılaşır, gözünü dört açmak zorunda kalırsın` anlamında kullanılan bir söz


aç ile dost olayım diyen peşin karnını doyursun
Anlamı:

1. `ilişki kuracağımız kimsenin sağlama olanağı bulunmayan şeyi, ona güvenmeden kendimiz sağlamalıyız` anlamında kullanılan bir söz


aç ile eceli gelen söyleşir
Anlamı:

1. `açın gözü hiçbir şeyi görmez, karnını doyurabilmek için kendisine güçlük çıkaran bir kimseyi öldürebilir` anlamında kullanılan bir söz


aç kalmak
Anlamı:

1. karnını doyuramamak

Örnek:

1. Fatma'nın yemek çantası olmasaydı dün aç kalmıştık.

1. Fatma'nın yemek çantası olmasaydı dün aç kalmıştık.

2. yoksulluğa düşmek


aç karnına
Anlamı:

1. zarf , zarf , zarf , zarf , Mide boşken, henüz bir şey yiyip içmemişken

Örnek:

1. Aç karnına sigara içmekle hiç de iyi etmiyorsun, dedi.

1. Aç karnına sigara içmekle hiç de iyi etmiyorsun, dedi.


aç köpek fırın deler
Anlamı:

1. `aç kimse karnını doyurmak için önüne çıkan engellerin tamamını aşar ve isteğini elde eder` anlamında kullanılan bir söz


aç kurt aslana saldırır
Anlamı:

1. `açın gözü kararmıştır, karnını doyurmak için ölümü bile göze alarak kendisinden kat kat güçlü olan yaratıklarla boğuşur` anlamında kullanılan bir söz