92406 kayıt bulundu.
1. zarf , zarf , zarf , zarf , Aslında
1. Esasta batıl itikatlara inanmış cahil bir kızcağızdı.
1. Esasta batıl itikatlara inanmış cahil bir kızcağızdı.
1. isim , isim , hukuk , hukuk , isim , isim , hukuk , hukuk , Bir davada yerel mahkemece verilen kararın usul hukukuna uygun biçimsel koşulları taşımasına karşın dava konusu hakkın sübutuna ilişkin koşulların yerine getirilmemiş olması nedeniyle bir üst mahkeme tarafından gerekçeleri de açıklanarak yeniden görüşülmek üzere yerel mahkemeye geri gönderilmesi
1. isim , isim , eskimiş , eskimiş , isim , isim , eskimiş , eskimiş , Tarih öncesi tanrılarının efsaneli serüvenlerini anlatan ve bir topluluğun duygularını, anlayışını ve özlemlerini göstermesi bakımından değeri olan hikâyeler, mitoloji
1. Kafamı rüya ve esatirden temizlemek, istiklallerin en güç elde edileni olan fikir istiklaline erişmek için değil mi?
1. Kafamı rüya ve esatirden temizlemek, istiklallerin en güç elde edileni olan fikir istiklaline erişmek için değil mi?
Lisan : Arapça esāṭīr
Telaffuz : esa:ti:r
1. sıfat , sıfat , eskimiş , eskimiş , sıfat , sıfat , eskimiş , eskimiş , Esatirle ilgili, esatire ait
1. Çamlıca tepesinden bakınca İstanbul, esatirî ve baş döndürücü bir güzellikle karşımızda yatardı.
1. Çamlıca tepesinden bakınca İstanbul, esatirî ve baş döndürücü bir güzellikle karşımızda yatardı.
Lisan : Arapça esāṭīrī
Telaffuz : esa:ti:ri:
1. isim , isim , eskimiş , eskimiş , isim , isim , eskimiş , eskimiş , Gerekçe
Lisan : Arapça esbāb + mūcibe
Telaffuz : esba:bımu:cibe
1. sıfat , sıfat , eskimiş , eskimiş , sıfat , sıfat , eskimiş , eskimiş , Eski, geçmiş, önceki
1. Bir pazar sabahtan babası esbak Nallıhan kaymakamını da alıp Kalamış'a gidecek.
1. Bir pazar sabahtan babası esbak Nallıhan kaymakamını da alıp Kalamış'a gidecek.
Lisan : Arapça esbaḳ
1. isim , isim , eskimiş , eskimiş , isim , isim , eskimiş , eskimiş , Sebepler, nedenler
2. Vasıtalar, araçlar
Lisan : Arapça esbāb
Telaffuz : esba:bı
1. nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , Esme ihtimali veya imkânı bulunmak
1. Lodos rüzgârı es esebildiğine / Dinmesin gönlümdeki çalkantı
1. Lodos rüzgârı es esebildiğine / Dinmesin gönlümdeki çalkantı
1. isim , isim , eskimiş , eskimiş , isim , isim , eskimiş , eskimiş , Üzüntü, kaygı, tasa
1. Ötekilerin yüzünde onunki gibi esefle karışmamış, bambaşka bir öfke vardı.
1. Ötekilerin yüzünde onunki gibi esefle karışmamış, bambaşka bir öfke vardı.
2. Yerinme
Lisan : Arapça esef
1. üzüntü duyulmak
1. Esef olunur ki memleket, ilmî ehliyeti haiz, üstün insanlardan mahrumdu.
1. Esef olunur ki memleket, ilmî ehliyeti haiz, üstün insanlardan mahrumdu.
1. nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , Üzülmek
1. Yüzüne bakanlar içten içe, bugün gene bir hâli var diye esefleniyordu.
1. Yüzüne bakanlar içten içe, bugün gene bir hâli var diye esefleniyordu.
1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Üzüntülü, tasalı, kaygılı
1. Cevat'ın yüreğinde esefli bir duygu başkaldırıyordu.
1. Cevat'ın yüreğinde esefli bir duygu başkaldırıyordu.
1. `insanlık değerinden yoksun kişi, kılık kıyafetle, makam ve mevkiyle değer kazanmaz` anlamında kullanılan bir söz
1. `kaba ve ahmak kişinin hoşa gitsin diye söylediği sözler ve yaptığı işler, kaba ve incitici olur` anlamında kullanılan bir söz
1. teklifsiz konuşmada , teklifsiz konuşmada , teklifsiz konuşmada , teklifsiz konuşmada , güçlü birine kızıp da ondan alamadığı hıncını çevresindekilerden çıkarmak
1. `yanlış yapan kimse, yanlışı yine kendisi düzeltir` anlamında kullanılan bir söz
1. bir işi yapmamak için bahane bulmayı anlatan bir söz
1. `sana emanet edilen bir işi sahibinin isteğine uygun olarak yap, kötü bir sonuç ortaya çıkarsa sen sorumlu olmazsın` anlamında kullanılan bir söz
1. `çocuklarının düzensiz davranışı, anne babayı rahatsız eder` anlamında kullanılan bir söz