erosallık

Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Erosal olma durumu

erosçu

Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Roman, hikâye, heykel, resim vb. sanat eserlerinde aşk konusuna ve cinsel ilişkilere geniş yer veren sanatçı

erosçuluk

Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Erotizm

erotik

Anlamı:

1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Cinsel duyumlar veya onlara bağlı olan duyumların uyandırdığı duygu ve coşkularla ilgili olan, kösnül, şehvani, şehevi, erosal

Lisan : Fransızca érotique

erotiklik

Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Erotik olma durumu

erotizm

Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Cinsel duygu ve isteklerine çok düşkün olma durumu, kösnüllük, erosçuluk, şehvaniyet

Örnek:

1. Erotizm dendiğinde kendime göre bir yorumlayışım var.

1. Erotizm dendiğinde kendime göre bir yorumlayışım var.

Lisan : Fransızca érotisme

erozyon

İlgili Kelimeler:

rüzgâr erozyonu

Anlamı:

1. isim , isim , jeoloji , jeoloji , isim , isim , jeoloji , jeoloji , Yer kabuğunu oluşturan kayaçların, başta akarsular olmak üzere türlü dış etmenlerle yıpratılıp yerinden koparılarak eritilmeleri veya bir yerden başka bir yere taşınması olayı, aşınma, aşınım, itikâl

2. mecaz , mecaz , mecaz , mecaz , Değer veya saygınlık kaybetme

Lisan : Fransızca érosion

erozyona uğramak

Anlamı:

1. aşınmak

2. mecaz , mecaz , mecaz , mecaz , değer veya saygınlık kaybetmek

erselik

Anlamı:

1. sıfat , sıfat , biyoloji , biyoloji , sıfat , sıfat , biyoloji , biyoloji , Erdişi

erseliklik

Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Erdişilik

erseme

Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Ersemek durumu

ersemek fiil

Anlamı:

1. nesnesiz , nesnesiz , halk ağzında , halk ağzında , nesnesiz , nesnesiz , halk ağzında , halk ağzında , Erkek istemek

ersiz

Anlamı:

1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Kocasız

ersizlik

Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Kocasızlık

erteleme

Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Ertelemek işi, tehir, tecil, talik

Örnek:

1. Bu çeşit projeleri hep çekmelerin en altına sürüp erteleme yolunu tutuyorlardı.

1. Bu çeşit projeleri hep çekmelerin en altına sürüp erteleme yolunu tutuyorlardı.

ertelemek fiil

Anlamı:

1. -i , -i , -i , -i , Sonraya bırakmak, tehir etmek, tecil etmek, talik etmek

Örnek:

1. Biraz da Mine'nin etkisiyle bu soruyu yanıtlamayı erteledim.

1. Biraz da Mine'nin etkisiyle bu soruyu yanıtlamayı erteledim.

ertelenebilme

Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Ertelenebilmek işi

ertelenebilmek fiil

Anlamı:

1. nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , Ertelenme ihtimali veya imkânı bulunmak

Örnek:

1. Gençlerle imeceye girme gücü yitirilmediği sürece yaşlanmanın ertelenebileceğini kanıtladı.

1. Gençlerle imeceye girme gücü yitirilmediği sürece yaşlanmanın ertelenebileceğini kanıtladı.

erteleniş

Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Ertelenme işi

ertelenme

Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Ertelenmek işi

Örnek:

1. Kararın ertelenme teklifleri de reddedildi.

1. Kararın ertelenme teklifleri de reddedildi.

ertelenmek fiil

Anlamı:

1. nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , Daha sonraki bir zamana bırakılmak

Örnek:

1. Gezi ertelendi.

1. Gezi ertelendi.

erteletebilme

Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Ertelebilmek işi

erteletebilmek fiil

Anlamı:

1. -i , -i , -i , -i , Erteletme ihtimali veya imkânı bulunmak

2. Erteletmeye güç yetmek

erteletim

Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Resmî geciktirme, moratoryum

Örnek:

1. Taraflar, Kıbrıs üzerindeki askerî uçuşlarda erteletime gidilmesini müzakere edecek.

1. Taraflar, Kıbrıs üzerindeki askerî uçuşlarda erteletime gidilmesini müzakere edecek.

2. ekonomi , ekonomi , ekonomi , ekonomi , Çok bunalımlı dönemlerde bir ülkede, bir bölgede, borçların tamamı veya bir bölümü için ödeme zorunluluğunun geri bırakılması, moratoryum

erteletme

Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Erteletmek işi

Örnek:

1. Kral, meclis kararlarını reddetmeye mi, erteletmeye mi salahiyetli olacak?

1. Kral, meclis kararlarını reddetmeye mi, erteletmeye mi salahiyetli olacak?