92406 kayıt bulundu.
1. kendini erkek gibi göstermek, erkekçe davranışta bulunmak, kabadayıca davranmak
1. Şuna bak, hem karıdan dayak yer hem de erkeklik taslar.
1. Şuna bak, hem karıdan dayak yer hem de erkeklik taslar.
1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Erkeği andıran, erkeğe benzeyen, erkek gibi, erkeğimsi, maskulen
1. Güneş altında ve açık havada pişmiş yüzünün çizgileri cesur ve erkeksi.
1. Güneş altında ve açık havada pişmiş yüzünün çizgileri cesur ve erkeksi.
1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Erkeği bulunmayan
1. Erkeksiz ev.
1. Erkeksiz ev.
2. zarf , zarf , zarf , zarf , Erkek olmaksızın
erken bahar, erken boşalma, erken bunama, erkendoğan, erken tanı, erken uyarı
1. zarf , zarf , zarf , zarf , Vaktinden önce, alışılan zamandan önce, er, geç karşıtı
1. Sakın geç kalma, erken gel.
1. Sakın geç kalma, erken gel.
2. Sabahın ilk saatlerinde
1. Ertesi gün iki kardeş erken çıkmışlardı yola.
1. Ertesi gün iki kardeş erken çıkmışlardı yola.
1. isim , isim , isim , isim , İlkbahar
1. Niyetimiz erken baharın ılıklık ve tazeliği içinde yemek yemek, uzanıp yatmaktı.
1. Niyetimiz erken baharın ılıklık ve tazeliği içinde yemek yemek, uzanıp yatmaktı.
1. isim , isim , isim , isim , Cinsel birleşimlerde bazı fiziksel veya ruhsal nedenlerden dolayı meninin erken gelmesi
1. isim , isim , tıp , tıp , isim , isim , tıp , tıp , Yaşlanmaya bağlı olmaksızın beyin hücrelerinde yozlaşma sonucu ortaya çıkan ilerleyici bellek zayıflığı
1. `yapacakları işlere erken başlayanlar kazançlı çıkarlar` anlamında kullanılan bir söz
1. `işine sabahleyin erken başlayan kimse başarı elde eder` anlamında kullanılan bir söz
1. isim , isim , tıp , tıp , isim , isim , tıp , tıp , Hastalıkların belirtisiz veya belirtili döneminin başlangıcında ortaya çıkarılması
1. isim , isim , isim , isim , Saldırıyı veya doğal felaketi başlangıç sırasında haber veren uyarı
1. zarf , zarf , zarf , zarf , Oldukça erken
1. Başkanı, şehri güzelleştirmek için istimlaklerini yapmaya başlamakta erkence davranmaya teşvik etmeye başladı.
1. Başkanı, şehri güzelleştirmek için istimlaklerini yapmaya başlamakta erkence davranmaya teşvik etmeye başladı.
Telaffuz : erke'nce
1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Erken davranan (kimse)
1. Birazdan erkenciler birer ikişer sökün ederler.
1. Birazdan erkenciler birer ikişer sökün ederler.
2. Erken olgunlaşan veya yetişen (meyve, sebze)
3. Sabahın ilk saatlerinde harekete geçen
1. zarf , zarf , zarf , zarf , Erken olarak, çok erken, ercecik
1. Kısmet olursa erkenden yola düzüleceğiz.
1. Kısmet olursa erkenden yola düzüleceğiz.
Telaffuz : e'rkenden
1. sıfat , sıfat , tıp , tıp , sıfat , sıfat , tıp , tıp , Zamanından önce doğan (bebek), günsüz, prematüre
Telaffuz : erke'ndoğan
1. isim , isim , argo , argo , isim , isim , argo , argo , Gözetleme
Lisan : Rumca
Telaffuz : erke'te
1. gözetlemek
1. Hırsızlara erketecilik ettiğini anladı.
1. Hırsızlara erketecilik ettiğini anladı.
1. gözetlemek
1. Bir kadınla erkeğin buluşmasında erketelik yapmak, pek de onurlu bir iş değildi ne de olsa.
1. Bir kadınla erkeğin buluşmasında erketelik yapmak, pek de onurlu bir iş değildi ne de olsa.
1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Hiçbir şarta bağlı olmayan, istediği gibi davranabilen, serbest