92406 kayıt bulundu.
1. -e , -e , -e , -e , Eriştirme ihtimali veya imkânı bulunmak
1. İnsanı tekrar, kalp ve fikir cennetine eriştirebilecek tek kudret kadındır.
1. İnsanı tekrar, kalp ve fikir cennetine eriştirebilecek tek kudret kadındır.
2. Eriştirmeye gücü yetmek
1. -i , -i , -i , -i , Eritme ihtimali veya imkânı bulunmak
2. Eritmeye güç yetmek
1. sıfat , sıfat , kimya , kimya , sıfat , sıfat , kimya , kimya , İçinde katı bir madde eriyebilen veya katı bir maddeyi eritebilen (sıvı)
1. isim , isim , fizik , fizik , isim , isim , fizik , fizik , Bir başka maddeyi eriten, çözündüren cisim
1. nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , Eritme işi yapılmak
1. Kesilen koyunların kuyruk yağları eritilerek pilava boca edildi.
1. Kesilen koyunların kuyruk yağları eritilerek pilava boca edildi.
1. -i , -i , -i , -i , Çabucak veya ansızın eritmek
1. Demir putreli bir bal mumu gibi bir vuruşta eritiveriyordu.
1. Demir putreli bir bal mumu gibi bir vuruşta eritiveriyordu.
Telaffuz : eriti'vermek
eritme peynir
1. isim , isim , isim , isim , Eritmek işi
2. fizik , fizik , fizik , fizik , Metallerde erimeyi sağlamak amacıyla dökümden önce yapılan ısıtma işlemi
3. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Eritilerek elde edilen
1. isim , isim , isim , isim , Sert peynirlerin eritilip bazen baharat katılmasıyla elde edilen bir peynir türü
1. -i , -i , -i , -i , Erimesini sağlamak, erimesine yol açmak
1. Fazla yağlarını eritmek için karısı ile yürüyüşe çıkan fabrikatör...
1. Fazla yağlarını eritmek için karısı ile yürüyüşe çıkan fabrikatör...
2. mecaz , mecaz , mecaz , mecaz , Harcayıp tüketmek
3. mecaz , mecaz , mecaz , mecaz , Çok üzmek
4. mecaz , mecaz , mecaz , mecaz , Zayıflatmak
5. mecaz , mecaz , mecaz , mecaz , Yok etmek
1. isim , isim , anatomi , anatomi , isim , isim , anatomi , anatomi , Alyuvar
Lisan : Fransızca érythrocyte
1. nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , Erime ihtimali veya imkânı bulunmak
dispersiyon eriyik
1. isim , isim , kimya , kimya , isim , isim , kimya , kimya , İçindeki katı madde erimiş bulunan sıvı, mahlul, solüsyon
1. üzüntü ve sıkıntıdan çok zayıflamak
1. O zaman da ben kahır yüzünden eriyip bitmiş olacağım.
1. O zaman da ben kahır yüzünden eriyip bitmiş olacağım.
1. yok olmak
1. Bence her şiir, yazılmasından, basılmasından, eriyip gitmesine kadar dört beş dönemden geçer.
1. Bence her şiir, yazılmasından, basılmasından, eriyip gitmesine kadar dört beş dönemden geçer.