Sözlük

Her geçen gün büyüyen ve güncellenen TDE sözlüğü...

92406 kayıt bulundu.

Sırala
engel çıkarmak
Anlamı:

1. bir işin yapılmasını zorlaştırmak

Örnek:

1. Aslında bütün mesele, düğün için engel çıkarmakta.

1. Aslında bütün mesele, düğün için engel çıkarmakta.


engel olmak
Anlamı:

1. önlemek, geciktirmek

Örnek:

1. Yabancı gitmek isteyince ikisi birden engel oldular.

1. Yabancı gitmek isteyince ikisi birden engel oldular.


engel sınavı
Anlamı:

1. isim , isim , eğitim bilimi , eğitim bilimi , isim , isim , eğitim bilimi , eğitim bilimi , Yönetmeliklerde belirtilen özürleri nedeniyle herhangi bir sınava zamanında giremeyen öğrenciler için açılan sınav


engel tanımamak
Anlamı:

1. her türlü zorluğa karşın başarılı olmak

Örnek:

1. Bir gece içinde donanmasını, bir sepet su çiçeği gibi Haliç'e döken, engel tanımaz hareket şevkiyle Fatih.

1. Bir gece içinde donanmasını, bir sepet su çiçeği gibi Haliç'e döken, engel tanımaz hareket şevkiyle Fatih.


engelleme
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Engellemek işi

2. ruh bilimi , ruh bilimi , ruh bilimi , ruh bilimi , İstek, gereksinim veya bir davranışın belli bir sonuca ulaşmasının önlenmesi

3. Siyasi kuruluşlar vb.nde tartışma yöntemlerinin bütün imkânlarından yararlanılarak kanunların tartışılmasını ve oylanmasını düzenli bir biçimde önlemek, geciktirmek amacıyla yapılan girişimler, obstrüksiyon


engellemek fiil
Anlamı:

1. -i , -i , -i , -i , Bir şeyin gerçekleşmesini veya yapılmasını önlemek

Örnek:

1. Gelgelelim bu yalnız, bu mutlu ölüm düşünü tek bir şey engellemektedir.

1. Gelgelelim bu yalnız, bu mutlu ölüm düşünü tek bir şey engellemektedir.

2. spor , spor , spor , spor , Güreşte hasmı çaprazda sürerken düşürmek için ayağına basmak veya topuğuna ayak takmak


engelleniş
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Engellenme işi


engellenme
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Engellenmek işi


engellenmek fiil
Anlamı:

1. nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , Engel olunmak

Örnek:

1. Bundan sonradır ki nazil olan bir ilahi emirle bu iş kökünden engellendi.

1. Bundan sonradır ki nazil olan bir ilahi emirle bu iş kökünden engellendi.


engelletme
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Engelletmek işi


engelletmek fiil
Anlamı:

1. -i , -i , -i , -i , Engel olmak


engelleyebilme
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Engelleyebilmek işi


engelleyebilmek fiil
Anlamı:

1. -i , -i , -i , -i , Engelleme ihtimali veya imkânı bulunmak

2. Engellemeye gücü yetmek


engelleyici
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Engelleme özelliği olan (kimse veya şey)

2. isim , isim , isim , isim , Depolanan benzinlerde gazlaşmayı, yağlama yağlarındaki renk değişimini, türbin yakıtlarında korozyonun istenmeyen etkilerini önleme veya geciktirme vb. amaçlar için kullanılan, petrol ürünlerinde doğal olarak bulunan veya çok küçük oranlarda sonradan katılan bir madde, önleyici, inhibitör


engelleyim
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Ambargo


engelleyiş
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Engelleme işi


engelli

İlgili Kelimeler:

engelli koşu, görme engelli, konuşma engelli

Anlamı:

1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Engeli olan, mânialı

2. Vücudunda eksik veya kusuru olan, özürlü

Örnek:

1. Hastalıktan ötürü engelliler bir yana, hep susan bir insan tasarlamaya yetmiyor hayal gücüm.

1. Hastalıktan ötürü engelliler bir yana, hep susan bir insan tasarlamaya yetmiyor hayal gücüm.


engelli koşu
Anlamı:

1. isim , isim , spor , spor , isim , isim , spor , spor , Belirli aralıklarla konmuş, değişik yükseklikteki on çitli engelin üzerinden aşılarak sürdürülen koşu


engellilik

İlgili Kelimeler:

görme engellilik

Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Engelli olma durumu


engelsiz
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Engeli olmayan, mâniasız

2. zarf , zarf , zarf , zarf , Engeli, sıkıntısız, sakıncası olmayan bir biçimde

Örnek:

1. Dünyaya ne yapmak için gelmişse engelsiz, parazitsiz kendini o işe adayabiliyor.

1. Dünyaya ne yapmak için gelmişse engelsiz, parazitsiz kendini o işe adayabiliyor.


engelsizlik
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Engelsiz olma durumu


engerek

İlgili Kelimeler:

engerek otu, kum engereği

Anlamı:

1. isim , isim , hayvan bilimi , hayvan bilimi , isim , isim , hayvan bilimi , hayvan bilimi , Engerekgillerden, başı üç köşeli, rengi siyah veya siyaha yakın, taşlık ve güneşli yerlerde yaşayan zehirli bir yılan (Vipera aspis)


engerek otu
Anlamı:

1. isim , isim , bitki bilimi , bitki bilimi , isim , isim , bitki bilimi , bitki bilimi , Hodangillerden, türleri süs bitkisi olarak yetiştirilen, yaprakları sert tüylü bir ot (Echium vulgare)


engerekgiller
Anlamı:

1. isim , isim , hayvan bilimi , hayvan bilimi , isim , isim , hayvan bilimi , hayvan bilimi , Örneği engerek olan zehirli yılanlar familyası


engin

İlgili Kelimeler:

engin gönüllü

Anlamı:

1. sıfat , sıfat , halk ağzında , halk ağzında , sıfat , sıfat , halk ağzında , halk ağzında , Değer ve fiyatı düşük olan

Örnek:

1. Engin mal.

1. Engin mal.

2. Yüksekte olmayan, alçak (yer), ingin, münhat

Örnek:

1. Engin olur bizim elin ovası / Yüksek olur yaylaların havası

1. Engin olur bizim elin ovası / Yüksek olur yaylaların havası