Sözlük

Her geçen gün büyüyen ve güncellenen TDE sözlüğü...

92406 kayıt bulundu.

Sırala
endekslenme
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Endekslenmek işi


endekslenmek fiil
Anlamı:

1. -e , -e , -e , -e , Endekse bağlanmak


endeksletme
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Endeksletmek işi


endeksletmek fiil
Anlamı:

1. -i , -i , -i , -i , Endekse bağlatmak


endeksli
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Endekse bağlanmış


endemik
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , bitki bilimi , bitki bilimi , sıfat , sıfat , bitki bilimi , bitki bilimi , Sadece bir bölgede yetişen veya yaşayan (bitki, hayvan)

2. tıp , tıp , tıp , tıp , Belli bir bölgede salgın olmaksızın sık görülen (hastalık)


Lisan : Fransızca endémique

ender
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Çok az, çok seyrek

Örnek:

1. Ender fırsatlarla gittiğim bu salaşın içi bana pek sempatik gelirdi.

1. Ender fırsatlarla gittiğim bu salaşın içi bana pek sempatik gelirdi.

2. zarf , zarf , zarf , zarf , Çok seyrek olarak, çok seyrek bir biçimde

Örnek:

1. Gözleri, ender görülen bir acıyla gölgelendi.

1. Gözleri, ender görülen bir acıyla gölgelendi.


Lisan : Arapça ender

enderun
Anlamı:

1. isim , isim , tarih , tarih , isim , isim , tarih , tarih , Saraylarda harem ve hazine dairelerinin bulunduğu yer

2. Büyük sarayların iç bölümü

3. Devlet görevlilerini yetiştiren okul


Lisan : Farsça enderūn

enderunlu
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , tarih , tarih , sıfat , sıfat , tarih , tarih , Enderunda eğitim görmüş olan


endirekt

İlgili Kelimeler:

endirekt atış

Anlamı:

1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Dolaylı


Lisan : Fransızca indirect

endirekt atış
Anlamı:

1. isim , isim , spor , spor , isim , isim , spor , spor , Çift vuruş


endişe
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Tasa, kaygı

Örnek:

1. Bir kayıkta boş kalan son yere atlayıp Galata'ya geçerken kafası hem umut hem de endişeyle doluydu.

1. Bir kayıkta boş kalan son yere atlayıp Galata'ya geçerken kafası hem umut hem de endişeyle doluydu.

2. Kuşku

3. Korku

4. Düşünce

Örnek:

1. Hiç olmazsa kızının okuma masraflarını çıkarmak endişesiyle yukarıdaki odalardan birini kiraya vermeyi düşünmüşlerdi.

1. Hiç olmazsa kızının okuma masraflarını çıkarmak endişesiyle yukarıdaki odalardan birini kiraya vermeyi düşünmüşlerdi.


Lisan : Farsça endīşe

endişe etmek
Anlamı:

1. tasalanmak, kaygılanmak


endişelendirme
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Endişelendirmek işi


endişelendirmek fiil
Anlamı:

1. -i , -i , -i , -i , Endişelenme işini yaptırmak


endişelenebilme
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Endişelenebilmek işi


endişelenebilmek fiil
Anlamı:

1. -den , -den , -den , -den , Endişelenme ihtimali bulunmak


endişelenme
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Endişelenmek işi

Örnek:

1. Söz konusu mezarlıklarda ölüleri olanların endişelenmesine lüzum yoktu.

1. Söz konusu mezarlıklarda ölüleri olanların endişelenmesine lüzum yoktu.


endişelenmek fiil
Anlamı:

1. nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , Tasalanmak, kaygılanmak

Örnek:

1. Biz hep o haberlerin tesiriyle düşünür, endişelenir, kuşkulanır, kederlenir dururuz.

1. Biz hep o haberlerin tesiriyle düşünür, endişelenir, kuşkulanır, kederlenir dururuz.


endişeli
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Endişesi olan, kaygılı, tasalı

Örnek:

1. Sıkıntılı, heyecanlı günler yaşıyoruz fakat endişeli değiliz, korkmuyoruz.

1. Sıkıntılı, heyecanlı günler yaşıyoruz fakat endişeli değiliz, korkmuyoruz.


endişelilik
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Endişeli olma durumu


endişesiz
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Endişesi olmayan


endişesizlik
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Endişesiz olma durumu


endişeye düşmek
Anlamı:

1. tasaya kapılmak, kaygılanmak

Örnek:

1. Hatta kilise yetkilileri onun sağlığından endişeye düştüler.

1. Hatta kilise yetkilileri onun sağlığından endişeye düştüler.


endoderm
Anlamı:

1. isim , isim , bitki bilimi , bitki bilimi , anatomi , anatomi , isim , isim , bitki bilimi , bitki bilimi , anatomi , anatomi , İç deri


Lisan : Fransızca endoderme