92406 kayıt bulundu.
1. sıfat , sıfat , bitki bilimi , bitki bilimi , sıfat , sıfat , bitki bilimi , bitki bilimi , Sadece bir bölgede yetişen veya yaşayan (bitki, hayvan)
2. tıp , tıp , tıp , tıp , Belli bir bölgede salgın olmaksızın sık görülen (hastalık)
Lisan : Fransızca endémique
1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Çok az, çok seyrek
1. Ender fırsatlarla gittiğim bu salaşın içi bana pek sempatik gelirdi.
1. Ender fırsatlarla gittiğim bu salaşın içi bana pek sempatik gelirdi.
2. zarf , zarf , zarf , zarf , Çok seyrek olarak, çok seyrek bir biçimde
1. Gözleri, ender görülen bir acıyla gölgelendi.
1. Gözleri, ender görülen bir acıyla gölgelendi.
Lisan : Arapça ender
1. isim , isim , tarih , tarih , isim , isim , tarih , tarih , Saraylarda harem ve hazine dairelerinin bulunduğu yer
2. Büyük sarayların iç bölümü
3. Devlet görevlilerini yetiştiren okul
Lisan : Farsça enderūn
1. sıfat , sıfat , tarih , tarih , sıfat , sıfat , tarih , tarih , Enderunda eğitim görmüş olan
endirekt atış
1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Dolaylı
Lisan : Fransızca indirect
1. isim , isim , isim , isim , Tasa, kaygı
1. Bir kayıkta boş kalan son yere atlayıp Galata'ya geçerken kafası hem umut hem de endişeyle doluydu.
1. Bir kayıkta boş kalan son yere atlayıp Galata'ya geçerken kafası hem umut hem de endişeyle doluydu.
2. Kuşku
3. Korku
4. Düşünce
1. Hiç olmazsa kızının okuma masraflarını çıkarmak endişesiyle yukarıdaki odalardan birini kiraya vermeyi düşünmüşlerdi.
1. Hiç olmazsa kızının okuma masraflarını çıkarmak endişesiyle yukarıdaki odalardan birini kiraya vermeyi düşünmüşlerdi.
Lisan : Farsça endīşe
1. isim , isim , isim , isim , Endişelenmek işi
1. Söz konusu mezarlıklarda ölüleri olanların endişelenmesine lüzum yoktu.
1. Söz konusu mezarlıklarda ölüleri olanların endişelenmesine lüzum yoktu.
1. nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , Tasalanmak, kaygılanmak
1. Biz hep o haberlerin tesiriyle düşünür, endişelenir, kuşkulanır, kederlenir dururuz.
1. Biz hep o haberlerin tesiriyle düşünür, endişelenir, kuşkulanır, kederlenir dururuz.
1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Endişesi olan, kaygılı, tasalı
1. Sıkıntılı, heyecanlı günler yaşıyoruz fakat endişeli değiliz, korkmuyoruz.
1. Sıkıntılı, heyecanlı günler yaşıyoruz fakat endişeli değiliz, korkmuyoruz.
1. tasaya kapılmak, kaygılanmak
1. Hatta kilise yetkilileri onun sağlığından endişeye düştüler.
1. Hatta kilise yetkilileri onun sağlığından endişeye düştüler.
1. isim , isim , bitki bilimi , bitki bilimi , anatomi , anatomi , isim , isim , bitki bilimi , bitki bilimi , anatomi , anatomi , İç deri
Lisan : Fransızca endoderme