Sözlük

Her geçen gün büyüyen ve güncellenen TDE sözlüğü...

92406 kayıt bulundu.

Sırala
enayice
Anlamı:

1. zarf , zarf , zarf , zarf , Enayiye yakışır bir biçimde, enayicesine

Örnek:

1. Çünkü ben tertipleseydim böyle enayice tertiplemezdim.

1. Çünkü ben tertipleseydim böyle enayice tertiplemezdim.


Telaffuz : ena:yi'ce

enayicesine
Anlamı:

1. zarf , zarf , zarf , zarf , Enayice

Örnek:

1. Enayicesine bütün şehir insanlarının gözü önünde yapılan hırsızlığı bile bile...

1. Enayicesine bütün şehir insanlarının gözü önünde yapılan hırsızlığı bile bile...


Telaffuz : ena:yi'cesine

enayileşme
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Enayileşmek durumu


enayileşmek fiil
Anlamı:

1. nesnesiz , nesnesiz , argo , argo , nesnesiz , nesnesiz , argo , argo , Enayi durumuna düşmek

Örnek:

1. Sen de enayileşme öyleyse. Bu yaşa kadar kadın mı görmesin?

1. Sen de enayileşme öyleyse. Bu yaşa kadar kadın mı görmesin?


enayiliğine doyma!
Anlamı:

1. iyi niyetle yaptığı bir davranış sonunda zarar gören kimseye söylenen bir söz


enayilik
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Enayi olma durumu

Örnek:

1. Annem onun enayilik çizgisine varan yufka yürekliliğine kızardı.

1. Annem onun enayilik çizgisine varan yufka yürekliliğine kızardı.


enayilik etmek
Anlamı:

1. enayi gibi davranmak

Örnek:

1. Enayilik edip de fazla vakit kaybedeyim deme!

1. Enayilik edip de fazla vakit kaybedeyim deme!


enberi
Anlamı:

1. isim , isim , gök bilimi , gök bilimi , isim , isim , gök bilimi , gök bilimi , Bir gök cisminin yörüngesi boyunca, etrafında dolandığı merkezî cisme en yakın olduğu nokta


Telaffuz : e'nberi

enbiya
Anlamı:

1. isim , isim , din bilgisi , din bilgisi , isim , isim , din bilgisi , din bilgisi , Nebiler, kendilerine kitap indirilmemiş peygamberler


Lisan : Arapça enbiyā

Telaffuz : enbiya:

encam

İlgili Kelimeler:

serencam

Anlamı:

1. isim , isim , eskimiş , eskimiş , isim , isim , eskimiş , eskimiş , Son, işin sonu

Örnek:

1. Nereye varır bu işin encamı?

1. Nereye varır bu işin encamı?

2. mecaz , mecaz , mecaz , mecaz , Gelecek

Örnek:

1. Encamımız hayrolsun demekten başka elden ne gelir?

1. Encamımız hayrolsun demekten başka elden ne gelir?


Lisan : Farsça encām

Telaffuz : enca:mı

encümen

İlgili Kelimeler:

belediye encümeni

Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Alt kurul

Örnek:

1. Nadir eserleri kopya etmek üzere encümenin kararı ile Fransa'ya gönderildim.

1. Nadir eserleri kopya etmek üzere encümenin kararı ile Fransa'ya gönderildim.


Lisan : Farsça encumen

endam

İlgili Kelimeler:

endam aynası, arzıendam

Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Vücut, beden, boy bos

Örnek:

1. Yıldız'a sezdirmeden genç kızın endamına bakakaldı.

1. Yıldız'a sezdirmeden genç kızın endamına bakakaldı.


Lisan : Farsça endām

Telaffuz : enda:mı

endam aynası
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , İnsanı boyunca gösteren ayna

Örnek:

1. Yazık sana, bir endam aynan bile yok. Ne biçim artistsin sen?

1. Yazık sana, bir endam aynan bile yok. Ne biçim artistsin sen?


endamlı
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Boylu, boyu bosu yerinde

Örnek:

1. Endamlı, balıketinde bir taze.

1. Endamlı, balıketinde bir taze.


endamsız
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Boyu bosu yerinde olmayan, kısa, çelimsiz

Örnek:

1. Çoğu bodur, endamsız, kemikli yüzlü ve sönük gözlü olduklarından...

1. Çoğu bodur, endamsız, kemikli yüzlü ve sönük gözlü olduklarından...


endaze
Anlamı:

1. isim , isim , eskimiş , eskimiş , isim , isim , eskimiş , eskimiş , 65 santimetrelik uzunluk ölçüsü

Örnek:

1. Birader, bir ağızlık kullanıyor, nah, asgari bir endaze boyunda.

1. Birader, bir ağızlık kullanıyor, nah, asgari bir endaze boyunda.

2. mecaz , mecaz , mecaz , mecaz , Ölçü

Örnek:

1. Mehmetçiğin makamını şan ve şerefle ölçebilecek, ne bir tartı ne bir endaze ne bir kıyas, ne bir mikyas vardır.

1. Mehmetçiğin makamını şan ve şerefle ölçebilecek, ne bir tartı ne bir endaze ne bir kıyas, ne bir mikyas vardır.


Lisan : Farsça endāze

Telaffuz : enda:ze

endazeleme
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Endazelemek işi


endazelemek fiil
Anlamı:

1. -i , -i , -i , -i , Endaze ile ölçmek


endazeli
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Ölçülü


endazesiz
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Ölçüsüz


endazeyi kaçırmak
Anlamı:

1. fazla abartmak, ölçüyü kaçırmak

Örnek:

1. Endazeyi kaçırmışsındır çancı ustası, dedi, olmayacak bahse sürersin emmi oğlumu.

1. Endazeyi kaçırmışsındır çancı ustası, dedi, olmayacak bahse sürersin emmi oğlumu.


endazeyi şaşırmak
Anlamı:

1. ne yapacağına bir türlü karar verememek, telaşlanmak

Örnek:

1. Biri bu konuda damarına basınca endazeyi şaşırıyor, kendine hükmedemiyordu.

1. Biri bu konuda damarına basınca endazeyi şaşırıyor, kendine hükmedemiyordu.


endeks

İlgili Kelimeler:

geçinme endeksi

Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Dizin

Örnek:

1. Eserin birinci cildi uzun bir ön sözden sonra ayrıca arkasına koyduğu şerh ve endeksten ibarettir.

1. Eserin birinci cildi uzun bir ön sözden sonra ayrıca arkasına koyduğu şerh ve endeksten ibarettir.

2. ekonomi , ekonomi , ekonomi , ekonomi , Gösterge


Lisan : Fransızca index

endeksleme
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Endekslemek işi


endekslemek fiil
Anlamı:

1. -i , -i , -i , -i , Endekse bağlamak