92406 kayıt bulundu.
1. birisine çok sıkıntı çektirmek
1. Bu olanları başka birinden işitecek olursam emdiğin sütü burnundan getiririm.
1. Bu olanları başka birinden işitecek olursam emdiğin sütü burnundan getiririm.
1. -i , -i , -i , -i , Emme ihtimali veya imkânı bulunmak
2. Emme becerisi bulunmak
1. isim , isim , bitki bilimi , bitki bilimi , isim , isim , bitki bilimi , bitki bilimi , Su ve kara yosunlarının, kökü andıran tutunma organı
1. bir şeyin ortaya çıkması için çalışmış olmak
1. Anneniz, bu kurumun oluşmasında emeği geçmiş belli başlı kişilerdendir.
1. Anneniz, bu kurumun oluşmasında emeği geçmiş belli başlı kişilerdendir.
artık emek, el emeği, göz emeği, sağdıç emeği
1. isim , isim , isim , isim , Bir işin yapılması için harcanan beden ve kafa gücü, mesai, zahmet
1. Ücret emeğin karşılığıdır.
1. Ücret emeğin karşılığıdır.
2. Uzun ve yorucu, özenli çalışma
1. Bir darbe benim bütün o uzun emeklerimi sıfıra indirir.
1. Bir darbe benim bütün o uzun emeklerimi sıfıra indirir.
3. toplum bilimi , toplum bilimi , toplum bilimi , toplum bilimi , İnsanın bilinçli olarak belli bir amaca ulaşmak için giriştiği hem doğal ve toplumsal çerçevesini hem de kendisini değiştiren çalışma süreci
1. `yaşayabilmek, harcayabilmek için çalışıp kazanmak gerekir` anlamında kullanılan bir söz
1. bir şeyin meydana gelmesi için özenli bir biçimde ve çok çalışmak
1. Dirsek çürütüp emek verdiği kitapları, can vermeden can bulunamayacağını ona hiç söylememişti.
1. Dirsek çürütüp emek verdiği kitapları, can vermeden can bulunamayacağını ona hiç söylememişti.
emekçi sınıfı, kol emekçisi
1. isim , isim , isim , isim , Geçimini yaptığı işlerle sağlayan kimse
1. Çocukluğundan başlayarak emekçilerle, sokaktakilerle düşüp kalkmıştı.
1. Çocukluğundan başlayarak emekçilerle, sokaktakilerle düşüp kalkmıştı.
2. Geçimini, emeğini sermayeciye satarak sağlayan kimse, proleter
1. Bildiği veya öğrendiği, asıl çalışmalarını emekçilerin arasında değil, orduda yapmayı sevdikleri idi.
1. Bildiği veya öğrendiği, asıl çalışmalarını emekçilerin arasında değil, orduda yapmayı sevdikleri idi.
1. isim , isim , isim , isim , Emeğini sermayeciye satarak geçimini sağlayanların oluşturduğu toplum kesimi, proletarya
kol emekçiliği
1. isim , isim , isim , isim , Emekçi olma durumu
emekleme çağı, emekleme dönemi
1. isim , isim , isim , isim , Emeklemek işi
1. isim , isim , mecaz , mecaz , isim , isim , mecaz , mecaz , Bir şeyde henüz olgunluk, deneyim kazanılmamış dönem
1. isim , isim , mecaz , mecaz , isim , isim , mecaz , mecaz , Emekleme çağı
1. nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , Dizler ve eller üzerinde yürümek
2. mecaz , mecaz , mecaz , mecaz , Bir işe yeni başlarken deneyimsizlikten ötürü acemilik geçirmek