92406 kayıt bulundu.
1. isim , isim , isim , isim , El, yabancı
1. Eloğlunun keyfinin kâhyası değiliz.
1. Eloğlunun keyfinin kâhyası değiliz.
2. mecaz , mecaz , mecaz , mecaz , Damat
3. mecaz , mecaz , mecaz , mecaz , Koca
Telaffuz : e'loğlu
1. isim , isim , halk ağzında , halk ağzında , isim , isim , halk ağzında , halk ağzında , Kertenkele
Telaffuz : e'löpen
eltieltiyeküstü
1. isim , isim , isim , isim , Kadına göre kocasının erkek kardeşlerinin eşlerinden her biri
1. `eltiler birbirlerinden uzak dururlar, görümceler gelinlerle kavga ederler` anlamında kullanılan bir söz
1. `arpa unundan yemek yapılamadığı gibi eltilerin de iyi geçinmeleri beklenemez` anlamında kullanılan bir söz
1. isim , isim , isim , isim , Birbirine ters duran iki çiçekten oluşan dokuma veya nakış motifi
elvan elvan
1. isim , isim , eskimiş , eskimiş , isim , isim , eskimiş , eskimiş , Renkler
2. sıfat , sıfat , halk ağzında , halk ağzında , sıfat , sıfat , halk ağzında , halk ağzında , Türlü renklerde olan
1. Çok aradım bulamadım dengimi / Elvan çiçeklerden aldım rengimi
1. Çok aradım bulamadım dengimi / Elvan çiçeklerden aldım rengimi
Lisan : Arapça elvān
Telaffuz : elva:nı
1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Çeşit çeşit
1. Elvan elvan kokun gelir / Yâr oturmuş yele karşı
1. Elvan elvan kokun gelir / Yâr oturmuş yele karşı
1. ünlem , ünlem , ünlem , ünlem , Bir daha kavuşulmayacağı düşünülen bir şeyden ayrılırken kullanılan bir söz
1. Elveda ey güzel günler!
1. Elveda ey güzel günler!
2. Bir daha karşılaşılmayacak biçimde ayrılırken `Allah'a ısmarladık, Allah'a emanet olun` anlamlarında kullanılan bir söz
Lisan : Arapça elvidāʿ
Telaffuz : elveda:
1. zarf , zarf , zarf , zarf , İmkân dâhilinde olduğu sürece
Telaffuz : elverdiği'nce
1. yeter ki
1. Elverir ki bir gün bana, derinden / Ta derinden bir gün bana `gel` desin
1. Elverir ki bir gün bana, derinden / Ta derinden bir gün bana `gel` desin
1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Uygun, müsait
1. Halim'e, içinde bulunduğu zor ve ezici durumdan kurtulmak için bundan daha elverişli bir fırsat çıkmazdı.
1. Halim'e, içinde bulunduğu zor ve ezici durumdan kurtulmak için bundan daha elverişli bir fırsat çıkmazdı.
2. İşe yarayan, ergonomik
1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Uygun olmayan, uygun gelmeyen
1. En elverişsiz noktada idi ama ister istemez döndü.
1. En elverişsiz noktada idi ama ister istemez döndü.
1. nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , Yetmek, yetecek kadar olmak
1. Bu kadar bana elverir.
1. Bu kadar bana elverir.
2. Uygun gelmek
1. O her vakit, benim zaman elverirse pek çok çalışabileceğimi söyler.
1. O her vakit, benim zaman elverirse pek çok çalışabileceğimi söyler.
cam elyafı
1. isim , isim , isim , isim , Genellikle iplik durumuna getirilebilir lifli madde
2. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Bu maddeden yapılmış
Lisan : Arapça elyāf
1. sıfat , sıfat , eskimiş , eskimiş , sıfat , sıfat , eskimiş , eskimiş , Çok gerekli, vazgeçilmez
1. Hükmün muteber olması için ittifakla alınması elzemdir.
1. Hükmün muteber olması için ittifakla alınması elzemdir.
Lisan : Arapça elzem
1. isim , isim , halk ağzında , halk ağzında , isim , isim , halk ağzında , halk ağzında , İlaç, merhem
1. isim , isim , isim , isim , Radyoaktif cisimlerde ölçü birimi
Lisan : Fransızca éman
emanet dolabı, şehremaneti
1. isim , isim , isim , isim , Birine geçici olarak bırakılan ve teslim alınan kişice korunması gereken eşya, kimse vb., inam, vedia
1. Emaneti olanlar burada her vakit bunlarla ilgilenecek bir çırak bulurlar.
1. Emaneti olanlar burada her vakit bunlarla ilgilenecek bir çırak bulurlar.
2. Bir kimse ile birine gönderilen şey
1. İstanbul'dan getirdiğim emanetinizi akşam benden alınız.
1. İstanbul'dan getirdiğim emanetinizi akşam benden alınız.
3. Eşyanın ücret karşılığı geçici bir süre bırakıldığı yer
4. Can, ruh
1. Allah emanetini alsın da kurtulayım.
1. Allah emanetini alsın da kurtulayım.
Lisan : Arapça emānet
Telaffuz : ema:net
1. `ödünç alınmış araçlarla girişilen işler çok kez yürütülemez` anlamında kullanılan bir söz