92406 kayıt bulundu.
1. isim , isim , isim , isim , Yaş elma, şeker ve suyun kaynatılması ile yapılan komposto
1. isim , isim , isim , isim , Boya katılmış şeker pekmezine batırılarak şekerlenen ve çubuğa takılarak satılan elma
1. Tahtaya sokulu elma şekeri yalaya yalaya bayramı Fatih meydanında geçiren bu soysuz kız...
1. Tahtaya sokulu elma şekeri yalaya yalaya bayramı Fatih meydanında geçiren bu soysuz kız...
1. isim , isim , isim , isim , Elmanın şekerle kaynatılmasından elde edilen bir içecek türü
1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Yanağı kırmızı, parlak, canlı olan (kimse)
2. mecaz , mecaz , mecaz , mecaz , Sağlıklı
1. isim , isim , hayvan bilimi , hayvan bilimi , isim , isim , hayvan bilimi , hayvan bilimi , Tepeli dalgıç
Telaffuz : elma'baş
elmacık kemiği
1. isim , isim , anatomi , anatomi , isim , isim , anatomi , anatomi , Elmacık kemiği
1. isim , isim , anatomi , anatomi , isim , isim , anatomi , anatomi , Yüzün yanakla göz arasında bulunan, az çok çıkıntılı bölümü
1. Badik Ahmet'in elmacık kemikleri, fırlak, tombul yanakları kıpkırmızı oldu.
1. Badik Ahmet'in elmacık kemikleri, fırlak, tombul yanakları kıpkırmızı oldu.
1. isim , isim , isim , isim , Ankara iline bağlı ilçelerden biri
Özel: Evet
Telaffuz : elma'dağ
1. isim , isim , isim , isim , Antalya iline bağlı ilçelerden biri
Özel: Evet
Telaffuz : e'lmalı
1. `dıştan birbirine benzeyen her şeye aynı işlem uygulanamaz, her biri özelliğine göre ayrı bir davranış ister` anlamında kullanılan bir söz
elmastıraş, kara elmas, camcı elması
1. isim , isim , isim , isim , Yerin derinliklerinde bulunan, billurlaşmış arı karbon
2. Mücevher olarak kullanılan, saydam, değerli taş
1. Bazı nadir inciler, elmaslar vardır ki onların biri yalnız saltanat tacı olabilir.
1. Bazı nadir inciler, elmaslar vardır ki onların biri yalnız saltanat tacı olabilir.
3. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Bu taşlarla yapılmış
1. Elim değmişken elmas kılıcımla canını cehenneme yollayayım.
1. Elim değmişken elmas kılıcımla canını cehenneme yollayayım.
4. Elmastıraş
Lisan : Arapça elmās
1. çok iyi, çok değerli
1. Elmas gibi kalbi var. Elmas gibi bir çocuk.
1. Elmas gibi kalbi var. Elmas gibi bir çocuk.
1. isim , isim , isim , isim , Dondurulmuş meyve suyundan yapılan bir pelte türü
Lisan : Arapça elmāsiyye
Telaffuz : elma:siye
1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Elmas takmış olan
1. Zenginliğe doğru kendimde bir yakınlaşma duyar, elmaslı, kürklü kadınlara sokulmak isterdim.
1. Zenginliğe doğru kendimde bir yakınlaşma duyar, elmaslı, kürklü kadınlara sokulmak isterdim.
1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , (elma'stıraş) Üzeri elmas gibi yontulmuş (iyi tür cam, billur)
1. Elmastıraş sürahi.
1. Elmastıraş sürahi.
2. isim , isim , isim , isim , Ucu elmaslı, kalem biçiminde cam keskisi, elmas
Lisan : Arapça elmās + Farsça -terāş
1. `elma fidanını düz ve sulak yere, armut fidanını bayıra, su tutmayan yere dikmelidir` anlamında kullanılan bir söz
1. isim , isim , bilişim , bilişim , isim , isim , bilişim , bilişim , Elektronik posta
Lisan : (elektronik mektup'tan)