Sözlük

Her geçen gün büyüyen ve güncellenen TDE sözlüğü...

92406 kayıt bulundu.

Sırala
elifi mertek sanmak
Anlamı:

1. çok cahil olmak

Örnek:

1. Bir şişe görürsün, üstünde 'ilaç' yazar. Benim gibi elifi mertek sanan takımdansan şurup sanır içersin, zehirlenir ölürsün.

1. Bir şişe görürsün, üstünde 'ilaç' yazar. Benim gibi elifi mertek sanan takımdansan şurup sanır içersin, zehirlenir ölürsün.


elifin hecesi var, gündüzün gecesi var
Anlamı:

1. `kolay ve düzgün başlayan bir iş hep öyle sürüp gitmez, güçlüklerle ve aksaklıklarla da karşılaşılabilinir` anlamında kullanılan bir söz


elik
Anlamı:

1. isim , isim , halk ağzında , halk ağzında , isim , isim , halk ağzında , halk ağzında , Dağ keçisi

Örnek:

1. Hızır nazardan koruya, eli ayağı düzgün, elik yavrusundan azgın kara saçlı, gül nakışlı bir kızım dünyaya gelmiştir.

1. Hızır nazardan koruya, eli ayağı düzgün, elik yavrusundan azgın kara saçlı, gül nakışlı bir kızım dünyaya gelmiştir.


elim
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , eskimiş , eskimiş , sıfat , sıfat , eskimiş , eskimiş , Acıklı

Örnek:

1. Geçirmiş olduğum elim sergüzeştin ve sefaletin nihayete ermiş olduğu bir gündü.

1. Geçirmiş olduğum elim sergüzeştin ve sefaletin nihayete ermiş olduğu bir gündü.


Lisan : Arapça elīm

Telaffuz : eli:m

elimi sallasam ellisi, başımı sallasam tellisi
Anlamı:

1. elini sallasa ellisi, başını sallasa tellisi


eliminasyon
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Eleme


Lisan : Fransızca élimination

elimine
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , spor , spor , sıfat , sıfat , spor , spor , `Elemek` anlamındaki elimine etmek, `elenmek` anlamındaki elimine olmak (veya edilmek) birleşik fiillerinde geçen bir söz


Lisan : Fransızca éliminé

elimsende
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Çocukların birbirine el değdirerek diğer arkadaşını ebe yapma amacıyla oynadıkları bir oyun


elin ağzı torba değil ki büzesin
Anlamı:

1. `başkalarının söyleyeceklerine engel olamazsınız` anlamında kullanılan bir söz


elinde ... var
Anlamı:

1. yapar, bilir, bulundurur

Örnek:

1. Elinde güzel bir mesleği var.

1. Elinde güzel bir mesleği var.


Ön Takı : (birinin)

elinde avucunda nesi varsa
Anlamı:

1. `maddi olarak sahip olduğu her şey` anlamında kullanılan bir söz


elinde bulunmak (veya olmak)
Anlamı:

1. o şeye sahip bulunmak


elinde büyümek
Anlamı:

1. büyütülmek, bakılmak

Örnek:

1. Çocuklar Nimet Hanım adında bir kadının elinde büyüdüler.

1. Çocuklar Nimet Hanım adında bir kadının elinde büyüdüler.

2. eğitilmek, bilgi, görgü ve terbiye sahibi olmak, yetiştirilmek

Örnek:

1. Üstadım, ben sizin elinizde büyüdüm, sizden feyzaldım.

1. Üstadım, ben sizin elinizde büyüdüm, sizden feyzaldım.


elinde kalmak
Anlamı:

1. birinin bakımında, yönetiminde olmak

2. bir şey satılamayıp sahibinde kalmak


elinde olmak
Anlamı:

1. isteyince o işi yapabilmek

Örnek:

1. Kadın elinde olmadan yutkundu, bir şeylerin ters gittiğini hemen anlamıştı.

1. Kadın elinde olmadan yutkundu, bir şeylerin ters gittiğini hemen anlamıştı.


Ön Takı : (bir iş)

elinde olmak
Anlamı:

1. bakımı, gözetimi altında olmak

2. egemenliği altında, yetkisinde olmak


elinde patlamak
Anlamı:

1. bir şey satılamayıp sahibinde kalmak

2. haber vb.ni uygun zamanda kullanamayıp fırsatı kaçırmak


elinde tutmak
Anlamı:

1. kendi tekelinde bulundurmak, başkalarına kaptırmamak

2. bir malı satmayıp bekletmek


elinden
Anlamı:

1. yüzünden, -den dolayı

Örnek:

1. Yandım çavuş yandım senin elinden

1. Yandım çavuş yandım senin elinden


Ön Takı : (birinin)

elinden (bir şey) düşmemek
Anlamı:

1. bir şeyle sürekli ilgilenmek

Örnek:

1. Hiç keser, çapa elinden düşmüyordu, yeri kazıyor kazıyordu.

1. Hiç keser, çapa elinden düşmüyordu, yeri kazıyor kazıyordu.


Ön Takı : (birinin)

elinden (bir şeyi) düşürmemek
Anlamı:

1. sürekli onunla ilgilenmek

Örnek:

1. Kendileri sanata çok meraklılar, ellerinden hiç kitap düşürmezler.

1. Kendileri sanata çok meraklılar, ellerinden hiç kitap düşürmezler.


elinden almak
Anlamı:

1. bir şeyden mahrum etmek

Örnek:

1. Özgürlüklerini ellerinden alıp birer araç hâline getiriyor onları.

1. Özgürlüklerini ellerinden alıp birer araç hâline getiriyor onları.


elinden bir iş (veya şey) gelmemek
Anlamı:

1. çaresizlikten veya yeteneksizlikten bir iş yapamamak

Örnek:

1. Matbu kâğıtları doldurmaktan başka elinden bir iş gelmez.

1. Matbu kâğıtları doldurmaktan başka elinden bir iş gelmez.


elinden bir kaza (veya sakatlık) çıkmak
Anlamı:

1. istemeyerek birini yaralamak veya öldürmek

Örnek:

1. Belki elinden bir kaza çıkar diye evine girmeye cesaret edemezdi.

1. Belki elinden bir kaza çıkar diye evine girmeye cesaret edemezdi.


elinden geleni ardına (veya arkasına) koymamak
Anlamı:

1. yapabileceği bütün kötülükleri yapmak