Sözlük

Her geçen gün büyüyen ve güncellenen TDE sözlüğü...

92406 kayıt bulundu.

Sırala
eli aza varmamak
Anlamı:

1. bir şeyi çok alma veya verme alışkanlığında olmak


eli bayraklı
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , mecaz , mecaz , sıfat , sıfat , mecaz , mecaz , Şirret, edepsiz, kavgacı (kimse)


eli bayraklılık
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Eli bayraklı olma durumu


eli belinde
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , mecaz , mecaz , sıfat , sıfat , mecaz , mecaz , Kavgaya hazır olduğunu belirten (kimse)


eli belindelik
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Eli belinde olma durumu


eli böğründe
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , mecaz , mecaz , sıfat , sıfat , mecaz , mecaz , Başarısız, zavallı (kimse)


eli böğründe kalmak
Anlamı:

1. başarısızlığa uğramak, bir şey yapamaz duruma düşmek


eli böğründelik
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Eli böğründe olma durumu


eli bol
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , mecaz , mecaz , sıfat , sıfat , mecaz , mecaz , Cömert


eli bolluk
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Eli bol olma durumu


eli boş
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , mecaz , mecaz , sıfat , sıfat , mecaz , mecaz , İşi olmayan, boş gezen (kimse)

2. Yoksul


eli boş çıkmak
Anlamı:

1. umduğunu alamamak, başarısızlığa uğramak

Örnek:

1. Sağa döndü, sola baktı, seksen sergüzeşte atıldı, eli boş çıktı, parasız, kıyafetsiz ve mevkisiz olup...

1. Sağa döndü, sola baktı, seksen sergüzeşte atıldı, eli boş çıktı, parasız, kıyafetsiz ve mevkisiz olup...


eli boş dönmek (veya çevrilmek veya geri gelmek)
Anlamı:

1. umduğunu alamadan dönmek

Örnek:

1. Nereyi arayıp taradılarsa elleri hemen hemen boş döndüler.

1. Nereyi arayıp taradılarsa elleri hemen hemen boş döndüler.


eli boş gelmek
Anlamı:

1. armağansız gelmek

2. umulan şeyi getirmeden gelmek


eli boşluk
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Eli boş olma durumu


eli çabuk
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , mecaz , mecaz , sıfat , sıfat , mecaz , mecaz , Çabuk iş gören, hamarat (kimse)

Örnek:

1. Bu iş eli çabukların işidir, eli ağır olanlar gitsinler hamal olsunlar.

1. Bu iş eli çabukların işidir, eli ağır olanlar gitsinler hamal olsunlar.


eli çabukluk
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Eli çabuk olma durumu


eli dar
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , mecaz , mecaz , sıfat , sıfat , mecaz , mecaz , Maddi olarak sıkıntıda olan (kimse)


eli dar (veya darda) olmak
Anlamı:

1. para sıkıntısı içinde olmak


eli darlık
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Eli dar olma durumu


eli değmek
Anlamı:

1. bir şey yapmaya vakit ve fırsat bulmak

Örnek:

1. Elim değmişken bir açıklamada bulunayım.

1. Elim değmişken bir açıklamada bulunayım.


eli dursa ayağı durmaz
Anlamı:

1. kıpırdak, hareketli (kimse)


eli ekmek tutmak
Anlamı:

1. geçimini kendi emeğiyle sağlayacak duruma gelmek

Örnek:

1. İşi var, eli ekmek tutuyor. İyi çocuktur.

1. İşi var, eli ekmek tutuyor. İyi çocuktur.


eli eline değmemek
Anlamı:

1. herhangi bir yakınlaşma olmamak

2. birisiyle cinsel ilişkiye girmemiş olmak