Sözlük

Her geçen gün büyüyen ve güncellenen TDE sözlüğü...

92406 kayıt bulundu.

Sırala
elektrot

İlgili Kelimeler:

elektrot reaksiyonu, referans elektrot, tersinir elektrot

Anlamı:

1. isim , isim , fizik , fizik , isim , isim , fizik , fizik , Bir elektrolitin içine daldırılan, artısına anot, eksisine katot denilen iki iletken çubuktan her biri


Lisan : Fransızca électrode

elektrot reaksiyonu
Anlamı:

1. isim , isim , kimya , kimya , isim , isim , kimya , kimya , Elektrolit ve metal ara yüzeyinde yük transferini sağlayan kimyasal reaksiyon


elektroteknik
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Elektrik tekniğine ait, elektrik tekniği ile ilgili


Lisan : Fransızca électrotechnique

Telaffuz : elektro'teknik

elem
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Acı, üzüntü, dert, keder

Örnek:

1. Bu derdi huy edinenler elem çekmez.

1. Bu derdi huy edinenler elem çekmez.


Lisan : Arapça elem

eleman

İlgili Kelimeler:

eleman sayısı, ara eleman, öğretim elemanı, yapı elemanı

Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Öge

Örnek:

1. Eskilerin şiirde pek bol kullanmaktan hoşlandıkları elemanlardan birisi de teşbihti.

1. Eskilerin şiirde pek bol kullanmaktan hoşlandıkları elemanlardan birisi de teşbihti.

2. Bir toplulukta çalışan insanların her biri

Örnek:

1. Kızı sizin elemanınız sanmışlar öyle mi?

1. Kızı sizin elemanınız sanmışlar öyle mi?

3. matematik , matematik , matematik , matematik , Kümeye ait varlıklardan her biri


Lisan : Fransızca élément

eleman sayısı
Anlamı:

1. isim , isim , matematik , matematik , isim , isim , matematik , matematik , Bir kümedeki varlıkların sayısı


elemanlı
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Elemanı olan


elemansız
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Elemanı olmayan


elemansızlık
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Elemansız olma durumu


eleme

İlgili Kelimeler:

eleme sınavı, ön eleme

Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Elemek işi, eliminasyon

2. spor , spor , spor , spor , Çeyrek sona katılacak sporcu ve takımları ayırmak için düzenlenen seçme yarışı


eleme sınavı
Anlamı:

1. isim , isim , eğitim bilimi , eğitim bilimi , isim , isim , eğitim bilimi , eğitim bilimi , Herhangi bir eğitim kurumuna başvuran istekliler arasından belli düzeyde başarı gösterenleri seçmek için düzenlenen sınav

Örnek:

1. Bu eleme sınavını aşamayan çıraklıktan kurtulamaz, öğretenin bilgece sözlerini dinlemeye hak kazanamazmış.

1. Bu eleme sınavını aşamayan çıraklıktan kurtulamaz, öğretenin bilgece sözlerini dinlemeye hak kazanamazmış.


elemek fiil
Anlamı:

1. -i , -i , -i , -i , Elek yardımıyla ayıklamak veya incesini kabasından ayırmak, elekten geçirmek

Örnek:

1. Eledim eledim höllük eledim / Aynalı beşikte bebek beledim

1. Eledim eledim höllük eledim / Aynalı beşikte bebek beledim

2. Sınav veya yarışma yoluyla en iyileri seçmek

3. İpliği elemgeden geçirip yumak yapmak

4. mecaz , mecaz , mecaz , mecaz , Gözden geçirmek, ayıklamak, iyisini kötüsünden ayırmak

5. spor , spor , spor , spor , Bir yarışmacıyı yarışma dışı bırakmak, elimine etmek


elemeli
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Eleme yapılan


element
Anlamı:

1. isim , isim , kimya , kimya , isim , isim , kimya , kimya , Kimyasal yöntemlerle ayrıştırılamayan veya bileşim yoluyla elde edilemeyen madde

Örnek:

1. Grafit ve elmas, karbon elementinin iki değişik biçimidir.

1. Grafit ve elmas, karbon elementinin iki değişik biçimidir.


Lisan : Almanca Element

elemesiz
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Eleme yapılmayan


elemge
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Çile durumundaki ipliği yumak yapmak veya masuraya sarmak için kullanılan ve bir eksen üzerinde dönen araç

Örnek:

1. Bu rutubetli mahzenin loş serinliği içine elemgelerini kurmuşlar, iplik eğiriyorlar.

1. Bu rutubetli mahzenin loş serinliği içine elemgelerini kurmuşlar, iplik eğiriyorlar.


elemli
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Üzüntülü, kederli

Örnek:

1. Çektiği elemli aşkla mesut olmasa da bunları sevdiği şüphesizdir.

1. Çektiği elemli aşkla mesut olmasa da bunları sevdiği şüphesizdir.


elemsiz
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Elemi, üzüntüsü, kederi olmayan


elemsizlik
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Elemsiz olma durumu


eleniş
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Elenme işi


elenme
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Elenmek işi

2. spor , spor , spor , spor , Yenilen oyuncu veya takımın yarışmalardan çıkması


elenmek fiil
Anlamı:

1. nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , Eleme işine konu olmak veya eleme işi yapılmak

2. Sınavda başarısız sayılmak

Örnek:

1. İstekliler birer birer elenince en heveslisi ile karşı karşıya kaldı.

1. İstekliler birer birer elenince en heveslisi ile karşı karşıya kaldı.

3. mecaz , mecaz , mecaz , mecaz , Süzülmek

Örnek:

1. Bahçeye, kafeslerde elenen solgun bir ışık vurmuş.

1. Bahçeye, kafeslerde elenen solgun bir ışık vurmuş.

4. spor , spor , spor , spor , Yarışma dışı kalmak, yarışmadan çıkarılmak


elense
Anlamı:

1. isim , isim , spor , spor , isim , isim , spor , spor , Güreşte, kolunu hasmın boynuna getirip başparmağı gırtlağa, dört parmağı da enseye geçirerek hasmı yıkmaya dayalı bir oyun

Örnek:

1. Çok sert elenselerle, tırpanlarla birbirlerini hırpaladılarsa da bastıramadılar.

1. Çok sert elenselerle, tırpanlarla birbirlerini hırpaladılarsa da bastıramadılar.


Telaffuz : e'lense

elense çekmek (veya etmek)
Anlamı:

1. spor , spor , spor , spor , güreşte, kolunu hasmın boynuna getirip başparmağı gırtlağa, dört parmağı da enseye geçirerek hasmı yıkmak amacıyla çekmek

2. mecaz , mecaz , mecaz , mecaz , yenmek, mağlup etmek


elenti
Anlamı:

1. isim , isim , halk ağzında , halk ağzında , isim , isim , halk ağzında , halk ağzında , Arpa, buğday vb.nin kalburdan geçirilmiş bölümü

Örnek:

1. Buğday elentisi.

1. Buğday elentisi.