Sözlük

Her geçen gün büyüyen ve güncellenen TDE sözlüğü...

92406 kayıt bulundu.

Sırala
el pençe divan durmak
Anlamı:

1. saygı gösterilen kimse karşısında el kavuşturmuş bir biçimde

Örnek:

1. Doğruldu, el pençe divan durdu, başını önüne eğdi.

1. Doğruldu, el pençe divan durdu, başını önüne eğdi.


el sabunu
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , El yıkamak için kullanılan sabun


el şakası
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Elle yapılan şaka

Örnek:

1. Ama el şakası filan yapmadı benimle. Haddine mi düşmüş?

1. Ama el şakası filan yapmadı benimle. Haddine mi düşmüş?


el sanatları
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , El tezgâhlarında bir yardımcı araç kullanarak yapılan işlerin hepsi


el sıkışmak
Anlamı:

1. pazarlıkta anlaşmak


el sıkmak
Anlamı:

1. selamlaşmak için birinin elini tutmak


el sözlüğü
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Elde ve cepte taşınabilen küçük sözlük


el sürmemek
Anlamı:

1. dokunmamak, değmemek

2. bir işi yapmamak, ilgilenmemek

Örnek:

1. Canım dalga geçmek, akşama kadar bir şeye el sürmemek istiyordu.

1. Canım dalga geçmek, akşama kadar bir şeye el sürmemek istiyordu.


el tası
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , El, yüz yıkanırken su dökünmek veya içinde sabunlu su hazırlanıp el temizlemekte kullanılan tas


el tazelemek
Anlamı:

1. bir işte yorulan kimse yerine başka birini getirmek


el telefonu
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Cep telefonu


el telsizi
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Elde taşınabilen telsiz


el terazi, göz mizan
Anlamı:

1. `değerlerini, niteliklerini yaklaşık olarak tahmin edebilen` anlamında kullanılan bir söz


el topu
Anlamı:

1. isim , isim , spor , spor , isim , isim , spor , spor , Yedi veya on birer kişilik iki takım arasında yalnızca elle oynanan, topu karşı takımın kalesine atmaya dayanan oyun, hentbol


el tutmak
Anlamı:

1. bir iş uzun süre uğraştırmak, vakit kaybettirmek


el ulağı
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Yardımcı, yamak

Örnek:

1. Konaktayken hiç olmazsa el ulakları vardı.

1. Konaktayken hiç olmazsa el ulakları vardı.


el ulaklığı
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Yamaklık

Örnek:

1. Yenilere de el ulaklığı, bahçıvan yamaklığı gibi daha aşağılık işler düşüyor.

1. Yenilere de el ulaklığı, bahçıvan yamaklığı gibi daha aşağılık işler düşüyor.


el üstünde tutmak
Anlamı:

1. bir kimseye çok saygı ve sevgi göstermek

Örnek:

1. Ama azdır sanatçılara saygı gösterenler, onları el üstünde tutmak isteyenler.

1. Ama azdır sanatçılara saygı gösterenler, onları el üstünde tutmak isteyenler.


el uzluğu
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Ustalık, el alışkanlığı, maharet


el vergisi, gönül sevgisi
Anlamı:

1. `bize bir şey verene, armağan edene karşı gönlümüzde sevgi uyanır` anlamında kullanılan bir söz


el vermek
Anlamı:

1. yardım etmek

2. eskimiş , eskimiş , eskimiş , eskimiş , tarikatlarda mürşit, bir müride, başkalarına yol gösterme izni vermek

3. halk hekimliği ile uğraşan kimse bilgilerini bir başkasına öğretmek

4. kâğıt oyunlarında elde olan veya olmayan sebeplerle oyun üstünlüğünü karşı tarafa bırakmak


el vurmamak
Anlamı:

1. bir işi yapmaya yanaşmamak ve başlamamak


el yarası onulur, dil yarası onulmaz
Anlamı:

1. `silahla açılan el yarası çabukça iyi olur ama kötü sözle açılan gönül yarası kolay kolay kapanmaz` anlamında kullanılan bir söz


el yatkınlığı
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , İşe alışmış olma durumu

2. El işlerini yapmakta yetkinlik


el yazısı
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Kalemle yazılan yazı

Örnek:

1. İlk önce ikisinin el yazısını elde edeceğiz, sonra bu mektupla karşılaştıracağız.

1. İlk önce ikisinin el yazısını elde edeceğiz, sonra bu mektupla karşılaştıracağız.

2. Harflerin bitiştirilerek yazılmasıyla oluşan bir yazı türü