92406 kayıt bulundu.
1. isim , isim , isim , isim , Kesip yapıştırma işlerinde kullanılan bir yüzü parlak renkli kâğıt
1. çok küçük, küçücük
1. Üvey annesi kalp yerine taş taşıdığından eziyet üstüne eziyet ederdi el kadar yetime.
1. Üvey annesi kalp yerine taş taşıdığından eziyet üstüne eziyet ederdi el kadar yetime.
1. oy verdiğini veya söz istediğini elini kaldırarak belirtmek
2. birine, bir şeye vurmaya kalkışmak
1. İtlerden birine el kaldırmanın cezası ölüm idi.
1. İtlerden birine el kaldırmanın cezası ölüm idi.
1. isim , isim , mecaz , mecaz , isim , isim , mecaz , mecaz , Geçimi sağlamak için çalışılan yer
2. Bir kızın gelin olarak gittiği ev
1. El kapısı kızcağızın öyle canına yetmiş ki soğan ekmeğe bile razı.
1. El kapısı kızcağızın öyle canına yetmiş ki soğan ekmeğe bile razı.
3. Yabancı ülke
1. yabancıya muhtaç olmak
1. Başından nasıl bir sergüzeşt geçmişti de böyle el kapılarına düşmüştü?
1. Başından nasıl bir sergüzeşt geçmişti de böyle el kapılarına düşmüştü?
1. `önemli bir iş, başkalarının yardımıyla başarılamaz, iş her an yarıda kalabilir` anlamında kullanılan bir söz
1. başkasının hazırladığı imkânları kendi hesabına kullanarak iş çevirmek
1. isim , isim , isim , isim , Herhangi bir konuda basit konuları ve bilgileri içeren kitapçık
1. isim , isim , mecaz , mecaz , isim , isim , mecaz , mecaz , Kolayca vazgeçilir, atılır şey
1. isim , isim , isim , isim , Herkesin kolaylıkla yararlanması için herhangi bir konuda, pratik amaçlarla hazırlanan kitap, manuel
1. bir yolsuzluğu ortaya çıkarmak, incelemek, vaziyet etmek
2. üstüne konmak
3. zorla almak
1. Herkesin olan bir olanağa el koyup onu kendi çıkarına kullananı neden seveyim?
1. Herkesin olan bir olanağa el koyup onu kendi çıkarına kullananı neden seveyim?
4. işi üzerine almak, sorumluluğu üstlenmek
1. Annem hemen işe el koydu.
1. Annem hemen işe el koydu.
5. yetkili organ bir malı veya bir kuruluşu kendi yönetimine almak
1. `baştaki ne kadar güçlü görünürse görünsün, asıl güç halktadır` anlamında kullanılan bir söz
1. isim , isim , isim , isim , Bilimsel toplantılarda dinleyicilere bildiriyle ilgili dağıtılan kısa notlar
1. yaşlı veya saygı gösterilmesi gereken kimselerin sağ elinin üstünü önce dudağa, sonra alna götürmek
1. Sen el öpmeyi bile unutmuşsun.
1. Sen el öpmeyi bile unutmuşsun.
1. `çok önemli bir iş için bir kimseye ricada bulunmak hatta yalvarmak gerekirse, yapılır` anlamında kullanılan bir söz
1. birinin karşısında ezilip büzülmek
2. birinin kötü duruma düşmesine içten içe sevinmek
1. aşırı saygı göstererek
1. Dayımı el pençe divan karşılar, ne yiyip ne içeceğini sormazdı, çünkü bilirdi.
1. Dayımı el pençe divan karşılar, ne yiyip ne içeceğini sormazdı, çünkü bilirdi.