92406 kayıt bulundu.
açık eksiltme
1. isim , isim , isim , isim , Eksiltmek işi
2. Bir işin kimin tarafından daha ucuz yapılacağının anlaşılması için istekliler arasında açılan fiyat kırma işi, ihale
1. O gün eksiltmeye kendi yerine onu yollamıştı.
1. O gün eksiltmeye kendi yerine onu yollamıştı.
1. -i , -i , -i , -i , Eksik duruma getirmek, sayısını azaltmak
1. Bu cephe, harbin dehşetini eksiltmiyor, artırıyor.
1. Bu cephe, harbin dehşetini eksiltmiyor, artırıyor.
1. bir işi, istekliler arasında en ucuz fiyat verene bırakmak için ihaleye çıkarmak
1. nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , Ekşi duruma gelmek
1. Yoğurt ekşidi.
1. Yoğurt ekşidi.
2. Bozulmak
1. Tepside bir bardak ekşimiş süt, bir çürük yumurta ve iki dilim siyah ekmek vardı.
1. Tepside bir bardak ekşimiş süt, bir çürük yumurta ve iki dilim siyah ekmek vardı.
3. Mayalanmak
1. Hamur ekşidi.
1. Hamur ekşidi.
4. argo , argo , argo , argo , Utanmak, mahcup olmak
5. argo , argo , argo , argo , Sırnaşmak, ısrar etmek
6. halk ağzında , halk ağzında , halk ağzında , halk ağzında , Kaşlarını çatıp yüzüne küskün veya dargın bir anlam vermek, somurtmak
1. Çardaktan Rabiye'nin çıktığını görünce Bekir'in yüzü ekşidi.
1. Çardaktan Rabiye'nin çıktığını görünce Bekir'in yüzü ekşidi.
1. isim , isim , halk ağzında , halk ağzında , isim , isim , halk ağzında , halk ağzında , Çökelek
1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Ekşimiği olan
1. Köydeyken annesi bir top gibi yuvarlak olan ekşimikli ekmeği 'Bak annen sana ne yaptı!' diye uzatıyordu.
1. Köydeyken annesi bir top gibi yuvarlak olan ekşimikli ekmeği 'Bak annen sana ne yaptı!' diye uzatıyordu.
1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Tadı ekşiyi andıran, ekşimtırak
2. mecaz , mecaz , mecaz , mecaz , Buruk
1. Gerçi hiç renk vermiyor fakat içinde tiksintiyle karışık ekşimsi bir duygu...
1. Gerçi hiç renk vermiyor fakat içinde tiksintiyle karışık ekşimsi bir duygu...
1. -i , -i , -i , -i , Ekşimesine yol açmak
1. Kiminin beyni ekşitir hayatı, kiminin de midesi.
1. Kiminin beyni ekşitir hayatı, kiminin de midesi.
başeksper
1. isim , isim , isim , isim , Bilirkişi
1. Babam hem iyi bir tütün eksperi hem de bir tütün tiryakisiydi.
1. Babam hem iyi bir tütün eksperi hem de bir tütün tiryakisiydi.
Lisan : Fransızca expert
1. sıfat , sıfat , felsefe , felsefe , sıfat , sıfat , felsefe , felsefe , Deneyselci
Lisan : Fransızca expérimentaliste
1. isim , isim , felsefe , felsefe , isim , isim , felsefe , felsefe , Deneyselcilik
Lisan : Fransızca expérimentalisme
1. isim , isim , isim , isim , Bilirkişinin görevi, uzmanlık
1. Yusuf Ziya'nın yeni mizahçıları keşfeden eksperliği ve patronluğu sayesinde mizah yazarlığı bir meslek hâlini almaya başladı.
1. Yusuf Ziya'nın yeni mizahçıları keşfeden eksperliği ve patronluğu sayesinde mizah yazarlığı bir meslek hâlini almaya başladı.
1. isim , isim , isim , isim , Bilirkişi tarafından yapılan inceleme
Lisan : Fransızca expertise
1. isim , isim , isim , isim , `Sergilemek, gözler önüne sürmek` anlamındaki ekspoze etmek birleşik fiilinde geçen bir söz
Lisan : Fransızca exposé