Sözlük

Her geçen gün büyüyen ve güncellenen TDE sözlüğü...

92406 kayıt bulundu.

Sırala
eğlencesizlik
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Eğlencesiz olma durumu


eğlendirebilme
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Eğlendirebilmek işi


eğlendirebilmek fiil
Anlamı:

1. -i , -i , -i , -i , Eğlendirme ihtimali veya imkânı bulunmak

2. Eğlendirme becerisi bulunmak


eğlendiri
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Gazino, bar vb. yerlerde müşterileri oyalamak, eğlendirmek amacıyla yapılan ilgi çekici gösteri, atraksiyon


eğlendiriş
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Eğlendirme işi


eğlendirme
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Eğlendirmek işi

Örnek:

1. Siz buraya bizi eğlendirmeye mi geldiniz yoksa ağzımızdan burnumuzdan getirmeye mi?

1. Siz buraya bizi eğlendirmeye mi geldiniz yoksa ağzımızdan burnumuzdan getirmeye mi?


eğlendirmek fiil
Anlamı:

1. -i , -i , -i , -i , Eğlenmesini sağlamak, eğlenmesine yol açmak

Örnek:

1. Ne şımarıklıklar, ne hoppalıklar yapacak, beni nasıl kızdıracak ve eğlendirecekti.

1. Ne şımarıklıklar, ne hoppalıklar yapacak, beni nasıl kızdıracak ve eğlendirecekti.


eğlenebilme
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Eğlenebilmek işi


eğlenebilmek fiil
Anlamı:

1. nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , Eğlenme ihtimali veya imkânı bulunmak

Örnek:

1. Hep böyle bir araya gelip gülüp eğlenebilseler!

1. Hep böyle bir araya gelip gülüp eğlenebilseler!

2. Eğlenme becerisi bulunmak


eğlenilme
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Eğlenilmek işi


eğlenilmek fiil
Anlamı:

1. nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , Eğlenme işi yapılmak

Örnek:

1. Fatma Hanım'ın bahçesinde eğlenildiğini duyan diğer virane sakinleri de akşamları misafirliğe gelmeye başladılar.

1. Fatma Hanım'ın bahçesinde eğlenildiğini duyan diğer virane sakinleri de akşamları misafirliğe gelmeye başladılar.


eğleniş
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Eğlenme işi

Örnek:

1. Garp âleminde eğlenişin bir misali bu.

1. Garp âleminde eğlenişin bir misali bu.


eğlenme
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Eğlenmek işi

2. Neşeli, hoşça vakit geçirme

3. Alay etme

Örnek:

1. Herkesle eğlenmeye ne hakkın var?

1. Herkesle eğlenmeye ne hakkın var?

4. Oyalanma

Örnek:

1. Salonun demirbaşı olan piyano, yağmurlu günlerde çocukların eğlenmesi için kullanıldı.

1. Salonun demirbaşı olan piyano, yağmurlu günlerde çocukların eğlenmesi için kullanıldı.


eğlenmek fiil
Anlamı:

1. nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , Neşeli, hoşça vakit geçirmek

Örnek:

1. Masadakiler eğlenirlerken vali dalgınlaşmıştı, pek dinlemiyordu konuşulanları.

1. Masadakiler eğlenirlerken vali dalgınlaşmıştı, pek dinlemiyordu konuşulanları.

2. -le , -le , -le , -le , Bir kimsenin herhangi bir kusuru veya zayıf noktası ile alay etmek

Örnek:

1. Yalnız bunları sordu ve inan ki benimle eğlendi.

1. Yalnız bunları sordu ve inan ki benimle eğlendi.

3. Bir yerde durmak, beklemek, tevakkuf etmek

Örnek:

1. Yemen'e gönderilirken Beyrut'ta bir hafta eğlenmiş hem şehri görmüş hem de Cebel köylerinde gezintiler yapmıştı.

1. Yemen'e gönderilirken Beyrut'ta bir hafta eğlenmiş hem şehri görmüş hem de Cebel köylerinde gezintiler yapmıştı.

4. Oyalanmak


eğlenti
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Neşeli ve hoşça vakit geçirilen toplantı

Örnek:

1. Dün geceki heyecan bir eğlenti coşkunluğu idi.

1. Dün geceki heyecan bir eğlenti coşkunluğu idi.


eğleşme
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Eğleşmek, oyalanmak işi, tevakkuf

Örnek:

1. Kamyonlar çekildikten sonra çatılarla eğleşmeye gelen kuşlar bulutların altından topluca aşağı süzüldü.

1. Kamyonlar çekildikten sonra çatılarla eğleşmeye gelen kuşlar bulutların altından topluca aşağı süzüldü.


eğleşmek fiil
Anlamı:

1. nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , Oyalanmak, eğlenmek, tevakkuf etmek

Örnek:

1. Hadi boş yere eğleşme. Git eşeğini ara.

1. Hadi boş yere eğleşme. Git eşeğini ara.

2. Bir yerde oturmak, ikamet etmek


eglog
Anlamı:

1. isim , isim , edebiyat , edebiyat , isim , isim , edebiyat , edebiyat , Kısa kır manzumesi, çoban türküsü


Lisan : Fransızca églogue

Telaffuz : l ince okunur

eğme
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Eğmek işi


eğmeç
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Kavis

2. Çay ve ırmağın dönemeç yeri


eğmeçli
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Eğmeci olan, kavisli, mukavves


eğmek fiil
Anlamı:

1. -i , -i , -i , -i , Düz olan bir şeyi eğik duruma getirmek

Örnek:

1. Ağır ağır başını eğip yere baktı ve boynunu büktü.

1. Ağır ağır başını eğip yere baktı ve boynunu büktü.

2. Sert bir cismi bükmek


Eğmür
Anlamı:

1. isim , isim , tarih , tarih , isim , isim , tarih , tarih , Oğuz Türklerinin yirmi dört boyundan biri


Özel: Evet

ego
Anlamı:

1. isim , isim , felsefe , felsefe , isim , isim , felsefe , felsefe , Ben (III)

Örnek:

1. Örnek devlet adamı bence egosunun aleyhine özveride bulunabilen adamdır.

1. Örnek devlet adamı bence egosunun aleyhine özveride bulunabilen adamdır.


Lisan : Latince

egoist
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Bencil

Örnek:

1. Sakat bir kadına tahammül edemeyecek kadar egoist miyim?

1. Sakat bir kadına tahammül edemeyecek kadar egoist miyim?


Lisan : Fransızca égoïste